Sınır Ötesi Feminist Buluşmalar'ın bölgesel durum değerlendirmeleri oturumunda her konuşmacı savaş bölgesinde kadının konumunu ve deneyimlerini aktardı.
İlk konuşmacı Tunus'tan Kadijya Artaoui, yeni bir anayasa oluşturma sürecinde olan Tunus'ta bugün birçok hakkın tehdit altında olduğunu belirtti. Tunus'ta Arap Baharı'nın doğurduğu ortamın özellikle kadınlar açısından birçok sıkıntıya sebep olduğunu belirten Artaoui, ülkenin yeni iktidarının şeriatı getirme amacında olduğunu ve erkek egemen bu zihniyetin kadınları derinden etkilediğini ve etkileyeceğini vurguladı.
Hindistan'da feminizmin nasıl geliştiğini anlatan Karen Gabriel ise Hindistan'daki iç savaştan yola çıkarak, bu duruma karşı nasıl tek bir ses yaratılabileceği üzerine konuştu. Farklı dinleri, dilleri, kabileleri barındıran ve yaklaşık 1.3 milyar nüfusa sahip olan Hindistan'da tek bir feminizmden bahsedilemeyeceğini ancak bir birlik oluşturabilecek kadın hareketine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Bugün Hindistan'da yaşanan iç savaşın devletin istimlak projelerinden rant sağlamasından kaynaklandığını ve bundan en çok kadınların ve çocukların etkilendiğini anlattı. Gabriel son olarak kadın hareketinin bu iç savaşı göz ardı etmemesi gerektiğini ve bununla yüzleşmesi gerektiğini vurguladı.
Anti-militarist Ucubeler'den Nilgün Yurdalan, kadın hareketi ve barış için kadın hareketi arasındaki ilişkiyi anlattı. Militarizm, patriyarka, kapitalizm, heteroseksizm, transfobi ile iç içe olduğunu vurgulayan Yurdalan, militarizmin etkilerini aşmak için feminizme ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Şefika Gürbüz ise Kürt kadınlarının militarizmi nasıl deneyimledikleri üzerine konuştu. PKK-TSK savaşının bugün devam etmesinin sebebinin militarizmi destekleyenler olduğunu vurgulayan Gürbüz, kadınların bunu aşmak için demokratik ve özgür kadın hareketi olarak örgütlendiklerini belirtti. "Berhudar Jiyane" (Direnmek Yaşamdır) diyerek kadın sorunlarını görünür kılmaya çalıştığını belirterek kadınların sadece 8 Mart'ta örgütlenmelerinin yeterli olmadığını ve kadınlar arasında uluslararası dayanışmanın çok önemli olduğunu belirtti.
Hiba Abbani, Lübnan'daki savaşın kadınlar için büyük bir sorun olduğunu belirtirken, kadınların mücadele edebilmesinin de bir o kadar güç olduğunu ekledi. Başta kadınların eşlerine vatandaşlık hakkı verememesi olmak üzere, çalışma, emek ve aile haklarından da kadınların mahrum bırakılması kadınların karşılaştığı sorunlar arasında. Lübnan'daki savaş ortamını değiştirebilmenin yolunun savaş zihninden kurtulmak olduğunu belirten Abbani, bu mücadelenin laik ve feministlerin başını çektiği bir mücadele olması gerektiğini belirterek konuşmasını bitirdi.
Ilham Makki Irak'ta 2003'ten sonra feminist dönüşümün nasıl gerçekleştiği üzerinde durdu. Makki, kadınların meclisteki temsil oranlarının arttığını, kamusal alanlarda iyi işler bulabildiğini ancak özel sektörde kadın işçilerin kötü koşullarda çalıştığını belirtti. Geleneklerin hala kadınları erkeklerden aşağı gördüğünü ve feminist çabaların kadına gerekli koşulları sağlayamadığının altını çizdi.
Oturumun son konuşmacısı Gali Kürdistan Kanalı'ndan Kajin Hesen'di. Hesen değişime rağmen kadınların hala haksızlık ve şiddete uğradıklarını belirtti. Kadın örgütlerinin kadının toplumdaki yerini oluşturmada ve dönüştürmede etkili olduğunu belirten Hesen, bölgedeki değişimlerden bahsetti. Kadınların karşılaştıkları engelleri aşmak için mücadeleye devam ettiklerini ekleyen Hesen, konuşmasını kadınların kendi hakları konusunda erkeğin karşısında dimdik durmaları gerektiğini belirterek sonlandırdı. (ÇT)