Forum'un Mali'nin başkenti Bamako'da düzenlenen Afrika ayağı sona erdi; dün (24 Ocak) Amerika kıtasındaki bölüm, Venezüella'nın başkenti Caracas'ta başladı. Forum'un Asya ayağıysa, mart ayında, Pakistan'da, Karaçi'de düzenlenecek.
Bamako'nun gündeminde öne çıkan organizasyonlardan biri, Dünya Kadın Mahkemesi'ydi. Sembolik mahkeme, küreselleşmenin türlü yüzlerinin kadınları nasıl etkilediğini ele aldı.
Caracas'taki diğer sembolik mahkemeyse, "Serbest Pazarın Ataerkil Şiddetine Karşı Uluslararası Kadınlar Mahkemesi".
Mahkemenin organizatörlerinden biri olan Kübalı araştırmacı ve aktivist Humberto Miranda "Mahkemenin ardında yatan düşünce, baskın kapitalist sistemim gizlediklerini açığa çıkarmak" diyor.
Her iki mahkemenin de ele aldığı konulardan biri, Irak işgalinin ve savaşların kadınlar üzerindeki etkileri.
2004'te Hindistan Mumbai'de düzenlenen Dünya Sosyal Forumu'ndaki organizasyonlardan biri de, ABD'nin Savaş Suçlarına Dair Dünya Kadın Mahkemesi'ydi.
Bu yıl Bamako'da gerçekleşen Dünya Kadın Mahkemesi'yse, 1992'den beri Afrika'da düzenleniyor.
Resmi insan hakları bakışını değiştirmek
Miranda, "İstatistikler, en çok kadınların sömürüldüğünü, kadınların yoksullar arasında en yoksul olduğunu gösteriyor; ama Batı kültürünün örüntüleri bu toplumsal cinsiyet perspektifini saklı tutuyor" diyor.
Mahkeme'nin amacı da, bu duruma dikkat çekip "görünmeyeni görünür kılmak". Aynı zamanda, yaşamak ve gelişmek için temel ihtiyaçlarından her gün yoksun kalan milyonlarca insanın yaşadıklarını görmezden gelen "resmi insan hakları bakışına" karşı çıkmak.
Tanık Cindy Sheehan
Yasal bir yaptırım gücü olmayan Uluslararası Kadınlar Mahkemesi 27 Ocak Cuma günü toplanacak; toplumsal dışlanma, devlet terörü ve diğer hak ihlallerini ele alacak.
Mahkemenin tanıkları arasında, oğulları Irak'ta öldürülen iki anne var. Oğlu Casey Irak'ta öldürülen ABD'li barış aktivisti Cindy Sheehan ve ABD askerlerinin öldürdüğü İspanyol kameraman José Couso'nun annesi Maribel Permuy.
Kadın soykırımı
|
Mahkeme'nin ele alacağı bir başka konu da, "kadın soykırımı" (femicide), yani özellikle Meksika ve Guatemala'da yoğun bir şekilde yaşanan, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin en aşırı hali.
Ülkelerin parlamentolarının verdiği rakamlara göre, 2001'le 2005 arasında, Guatemala'da öldürülen kadın sayısı bin 924; Meksika'da yalnızca 2004'te öldürülen kadınların sayısıysa 625.
Araştırmalara göre, Guatemala ve Meksika'daki kadın soykırımının köklerinde, toplumsal nedenler, örgütlü suç ve derin bir şekilde işleyen cezasızlık mekanizmaları var.
"Serbest Pazarın Ataerkil Şiddetine Karşı Uluslararası Kadınlar Mahkemesi", DSF'nin altı temasından biri olan "Toplumsal bağımsızlık için iktidar, politika ve mücadele yöntemleri"nin altında yer alıyor.
"Bu sorunların hepsini birden hesaba katmayan bir bağımsızlık projeniz olamaz" diyor, Miranda.
Mahkeme'nin düzenlenmesinden sorumlu örgütler arasında, başında geçen yıl İstanbul'da düzenlenen Irak Dünya Mahkemesi nihai oturumunun da tanıklarından Corinne Kumar'ın olduğu El Taller International da var. Kumar, aynı zamanda, Asyalı Kadınların İnsan Hakları Konseyi'nin de kurucu üyelerinden biri.
Savaşlara karşı direnen kadınlar
Bamako'daki Dünya Kadın Mahkemesi'nin bu yılki temasıysa, "Savaşlara Direnmek - Küreselleşme Savaşları, Kadınlara Karşı Savaşlar"dı.
Mahkeme'de konuşan Mali Turizm Bakanı ve aktivist Aminata Traore, "Kürselleşme için yüksek bir bedel ödediğimizi biliyoruz. Bu süreci ve yoksul ülkelere, özellikle de kadınlara ve çocuklara yaptıklarını anlamak anahtar öneme sahip" dedi.
Kenya'dan sivil haklar savunucusu kadın aktivist Wahu Kaara'ysa "Küreselleşme, teması rekabet kıyafeti giydirilmiş yıkım ve en güçlünün hayatta kalması olan bir paradigmadır. Yaşam değerleri pazarın zorlamalarına bırakılmış durumda" dedi.
Adaletsiz kuralların uluslararası ticareti nasıl yönettiğini ve üçüncü dünya ülkelerini nasıl etkilediğini anlatan Karaa, pazarın görünmez eli denen şeyin, "zenginliğimizin yalnızca küçük bir bölümünü bize bıraktığını, bunun çoğunun da birkaç kişinin elinde olduğunu" söyledi ve ekledi:
"Bana göre bu neoliberalizmin skandalı ve ayıbıdır."
Küreselleşmenin gündeme getirildiği konulardan biri de, kadın ve kız çocuklarının ticareti, bunun Afrika ülkelerinde AIDS'in yayılmasını nasıl körüklediğiydi.
Zambiya'dan Mercy Siame, yoksulluğun birçok kadını ve kız çocuğunu seks işçiliğine ittiğini anlattı; beş Zambiyalıdan birinin AIDS olduğunu söyledi.
"Zambiya'da kadınlar ve kız çocukları, para karşılığında ve sağlıkları pahasına bu hizmeti veriyor. AIDS olma riskini göze alıyor; bedenlerinin hakimiyetini kaybetmiş durumdalar." (TK/KÖ)
* Bu haberi, Tolga Korkut derledi ve Türkçeleştirdi.
* Dünya Sosyal Forumu'yla ilgili bianet haberlerinin listesi için tıklayın.