The Guardian'da Amy Fleming tarafından 13 Aralık 2018'de kaleme alınan bu makaleyi Yaya Derneği üyesi Başak Beykoz Türkçe'ye kazandırdı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Yaya Derneği'nin internet sitesinde de yayınlanan makaleyi sizlerle paylaşıyoruz.
Cinsel şiddet haberleri çok nadiren bugünlerde olduğu kadar gündemde oldu. Bu küresel sorun, film yapımcısı Harvey Weinstein hakkında 2017 Ekim'inde ortaya atılan iddialarla nihayet ana yayın konuları arasında yerini aldı. Birleşmiş Milletler (BM) tahminlerine göre, her üç kadından biri fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmış ve dünya çapında 120 milyon kız, cinsel zorlamayla karşılaşmış veya cinselliğe zorlanmış.
Saldırıya uğrayanlar üzerindeki yansımaları, fiziksel veya psikolojik hasarın ötesine geçiyor. Taciz ve şiddet korkusu kız çocuklarının, genç kızlar ve kadınların özgür hareket etmelerine ayak bağı oluyor. Böylece kadınların, sosyal ve ekonomik gerçek potansiyellerine erişmelerinin önü kesiliyor. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için "Womanity Award Bienali"ni yöneten Laura Somoggi'ye göre "Eğer kadınlar korku içindeyse, bu onların çalışabilmelerini okula ve üniversiteye gidiş gelişlerini baltalar. Sonuç olarak gelişimleri, güçlenmeleri ve hakları etkilenir. Yoksulluktan kaçan kadınlar için saldırı korkusu bir engeldir." Somoggi, yakın zamanda Delhi'de böyle uzun vadeli etkilere bizzat tanıklık etmiş. Tacize uğrayan kızlar bunu ailelerine söylerse, aileleri de kız çocuklarına, okula gitmemelerini söylüyor. Sorunu çözmeye çalışmıyorlar. Bu yaygın bir toplumsal sorun. Aslen São Paulo'lu olan ve Londra'da yaşayan Somoggi, sorunun bir kısmı 'kentlerin, erkekler için, erkekler tarafından düzenlenmiş' olmasından diyor.
Yayılıp büyümekte olan metropol kentler, basitçe ortadan kaldırılamaz veya yeniden inşa edilemez. Sokaklarda daha güvenli hissettirecek ve kadınların emniyetli bir şekilde hareket etmesini sağlayacak bir dizi tedbir alınabilir. Böylece yeni kentsel gelişim planlamalarında kadınlara eskisinden çok daha fazla danışılmaya başlanıyor.
Delhi: Kenti kadın perspektifinden haritalamak
Kadınlar için en tehlikeli ülke olan Hindistan'da kurulmuş olan Thomson Reuters Vakfı* tarafından 2018 Haziran'ında düzenlenen panelde dünya çapında uzmanlarca küresel kadın sorunları oylandı. Tıp öğrencisi Jyoti Singh'in 2012'de Delhi'de otobüste bir çete tarafından tecavüz edilerek öldürülmesi, kadınları protesto gösterileri için sokağa döktü. Kadınların bu korku, ıstırap ve öfkelerinden değişime gidecek güçlü fikirler ortaya çıktı.
2013'te Kalpana Viswanath, SafetiPin diye bir uygulamanın geliştirilmesine ortak oldu. Uygulama, kullanıcıların cadde, sokak ve bölgeleri güvenlik kriterlerine göre derecelendirmesine izin vererek kadınların güvende kalmasına yardımcı olmayı hedefliyor. Uygulamada ışıklandırma, görülebilirlik, insan yoğunluğu/tenhalık, cinsiyet dağılımı, emniyet ve ulaşım gibi kriterler var. SafetiPin uygulaması, kısmen kullanıcılar tarafından sağlanan bu güvenlik verilerini yerel yönetim ve plancıların kullanımı için derliyor. Sadece Delhi'de 51,000 tanımlı nokta hakkında veri mevcut. Kullanıcılara şehirde daha az riskle hareket edebilmeleri için "en güvenli" rotayı önerebiliyor.
Uygulamanın diğer önemli bir özelliği de kullanıcılara seçtikleri rotayı güvendikleri birine haber verip izle(n)me olanağı sunması. Ortaklardan Viswanath "Pek çok kadın bu iki özelliği kullanarak gece rahatlıkla dışarda dolanabiliyor. Bu uygulama onlara şehirde hareket edebilmeleri için güven veriyor." diyor. Böylece daha çok kadın dışarı çıkıyor, sokaklar kalabalıklaştıkça daha güvenli oluyor.
Uygulama verilerini etraflı ve kapsamlı hale getirmek için tenhalık kriteri fotoğraflarla desteklenebiliyor. "Hareket eden bir aracın penceresinden her 50 metrede bir otomatik fotoğraf çekebilen bir kameramız var." diyor Viswanath ve ekliyor: "Tüm kenti fotoğraflarla haritalıyor ve bu kareleri kullanıcıların sağladığı verilerle destekliyoruz. Google Earth ve Street View'e de farklı perspektiflerden başvuruluyor ancak SafetiPin uygulamasının sağladığı veriler sürekli değişen kenti yansıtacak şekilde dinamik."
Ekibimiz, Delhi'de ışıklandırma derecesi sıfır olan 7,800 karanlık nokta tanımladı. Viswanath'ın verdiği bilgiye göre kent ışıklandırmasından sorumlu kent yönetim birimleri bu verilere dayanarak ışıklandırma açığının %90'ını giderdi. Metro istasyonları, otobüs durakları, turist noktaları, halk tuvaletleri ve parkları kadınlar açısından daha erişilebilir ve güvenli kılmanın yolları konusunda çalışmak için yerel yönetim ve SafetiPin yakın zamanda bir sözleşme imzaladı.
Uygulama dünya çapında her yerde kullanılabilir. Şimdiye kadar 25'i Hindistan'da olmak üzere toplam 50 kent uygulamaya dahil oldu. Bunların 10 tanesinde SafetiPin, yerel yönetime danışmanlık veya teşkilatlanma sağlıyor. Viswanath: "Örneğin, Hanoi'de yeni bir metro hattı inşa ediliyor ve inşasından önce yeni istasyonların yerleri için bizden ön inceleme yapmamızı istediler. Kadınların güvenliğini düzenlemeye dahil ediyorlar. Bogota'da, bisiklet yollarının daha güvenli hale getirilmesi için SafetiPin verilerine başvuruldu. Geceleri rahat kullanımı sağlamak için nerelerde ışıklandırmanın güçlendirileceği, CCTV kameralarının nerelere yerleştirileceği ve bisiklet istasyonlarının yerleri için verilerimiz kullanıldı. Sırada bu senenin "Womanity Ödülü"nü kazanan Güney Afrika var. SafetiPin ve bazı yerel kuruluşlar, güvenlik alanlarını haritalamak ve özellikle kadınların işe giderken kullanması gereken güvenli olmayan taksi-minibüsleri belirlemek üzere bir takım kuracak.
Barcelona: Kadınlara pozitif ayrımcı kamusal alanlar tasarlamak
Collective Point 6, yaklaşık on yıldır Barcelona sokaklarına kalite getirmeye çalışan feminist mimar, sosyolog ve şehir planlamacılardan oluşan bir kolektif. Kolektifin bileşenlerden Sara Ortiz, görünürlüğün kilit nokta olduğunu söylüyor. Bunun ışıklandırmadan fazlası olduğunu ekliyor. Ortiz: "İşlek, hareket olmayan veya etrafta bir çift göze rastlanmayan, iyi ışıklandırılmış sokaklarda dahi insanlar yine güvende hissetmeyecektir."
"Sokakta bir çift göz, hem sokağa düşen ayak izi anlamında hem de sokağın iki yanında sıralı -ticari olsun olmasın- binalarda olan biten açısından işlek, hareketli olmak anlamına geliyor. Şeffaflık olmalı. İçeriden dışarısı görünebilmeli veya tam tersi. Her şeyin ötesinde kadına karşı şiddet çoğunlukla kapalı kapılar ardında gerçekleşir. Zengin muhitler, tünelde gibi hissettiren yüksek duvarlı binalarla çevrili sokaklarıyla bunun en kabahatlileri olabilir."
Karanlık köşeleri ve engellerle bulmacaya dönüşen şehir sokakları potansiyel saldırganlar için ideal saklanma alanları yaratıyor. Barselona'da geniş geridönüşüm ve çöp kutuları, park alanları, fazla büyümüş bitkiler pusuya yatma noktalarını azaltmak için elden geçirilebilir. Collective Point 6 girişimi, peyzaj bitkilerinin ardı görünebilecek şekilde bir metreden uzun olmamasını ve ağaçların ışığı kesmeyecek şekilde yaşatılmasını öneriyor. Ortiz, "Köşeler, merdivenler, geçitler, sundurmalar ve benzer biçimde inşa edilegelmiş diğer yerlerin güvenlik açısından kontrolünün daha zor olduğunu" belirtiyor. "Kuzey sahilinde San Sebastian'da yeni evlerin girişlerinin saklanmaya olanak yaratan yerleri önleyecek şekilde cadde/sokak seviyesinde olmasını düzenleyen yeni bir tüzük onaylandı." diye açıklıyor.
Virane eski imar alanlarının yeniden inşa edilmesi durumlarında bu mekanların her yaştan ve her cinsiyetten bireyler için uygunluğunu teyit etmeye hazır olduklarını söylüyor. Barselona'ya yakın bir beldede yer alan Plaça de la Llibertat (ç.n: Özgürlük Meydanı), mimari olarak değişik seviyeler, duvarlar yaratma ve merdiven yapma akımının yaygın olduğu 60-70'lerde inşa edilmiş. Kadınların gitmekten sakındığı bir meydanmış. Yeniden inşa edilmiş ve kadınlara bunun hakkındaki görüşleri sorulduğunda "Artık daha açık bir alan. Gece ve gündüz, meydanı çeşit çeşit insan kullanabiliyor. Bebek arabası, tekerlekli sandalye, bisiklet gibi (motorsuz) tekerlekli araçlarla geçişe de daha elverişli." diyorlar.
Ortiz'e göre diğer önemli bir nokta da kadının sokakta nasıl temsil edildiği. Otobüs durağında beklerken durakta sergilenen cinsiyetçi reklam afişi, kadınlara saygılı bir alan yerine rahatsız edici bir ortam hissi verebilir. İspanya genelinde bununla savaşmak için caddelere kadın isimleri veya kadınlarla ilintili mesleklerin adı verildi. Duvar resimleri ve kamusal alanda sergilenen sanat eserlerinin kadınların katkılarını anımsatacak şekilde feminist eserlerden seçilmesi teşvik edildi. Barselona'da cinsiyet şiddetine karşı kamusal alanlarda açıkça görünür bir kampanya yürütülüyor.
Fotoğraflar: The Observer, Georgina Goodwin
Nairobi, Kenya: Kadının güçlendirilmesi ve kendini koruma
Uluslararası Af Örgütü'ne göre yarısından çoğunu gayri resmi (kayıtsız) topluluklar halinde yaşayan kentlilerin oluşturduğu Nairobi gibi şehirlerde sadece şehir planlamasıyla kadına karşı şiddet tehdidi ortadan kaldırılamaz. Tecavüzleri önleme örgütü olan No Means No Worldwide. (ç.n: Hayır Demek Hayır Demektir)' e göre, yetersiz altyapı hizmetleriyle içli dışlı yaşayan bu topluluklarda her sene dört kadından birine tecavüz ediliyor. Kızlara kendini savunma programlarıyla gelmekte olan riski erkenden tanıma ve ilerlemeden durdurma teknikleri öğretiliyor. Özellikle "hayır"ın yeterli olmadığı durumlarda kendilerini kurtarmaları için fiziksel savunma becerileri ediniyorlar. Diğer yandan erkelere de tecavüz mitlerine meydan okumaları, rıza göstermemeleri ve tehdit altında bir kadının durumunu fark edip onu korumak/kurtarmak için harekete geçmeleri öğretiliyor.
Journal of Adolescent Health dergisinde basılmış, bu bölgede yaşayan genç kızlar arasında yapılan bir çalışmaya göre No Means No Worldwide. girişimince verilen 12 saatlik böyle bir eğitimden sonra kızlara yönelik saldırılar yarı yarıya azalmış. Eğitimleri takiben araştırma tekrarlanmış ve programdan 10 ay sonra, katılanların yarısından çoğu çeşitli seviyelerdeki cinsel saldırılara karşı öğrendikleri yeni becerileri kullanmak zorunda kaldıklarını belirtmiş. Erkeklerin de dörtte üçü, kadına karşı şiddet olaylarına önleyici olarak müdahale etmiş. Programın aktif olduğu yerlerde okul çağındaki kızların hamilelik nedeniyle okulu bırakma oranı da %46 azalmış.
Kahire, Mısır: cinsel tacizin boyutlarını teşhir etmek
Önceleri aktivist olan Kahire kökenli Amal Fathy, Mayıs'ta bir banka görüşmesi sırasında cinsel tacize uğradığını açıkladı. Olayın detaylarını anlattığı bir video hazırladı. Devletin kadınları korumada yetersiz olduğunu söylemesi üzerine derhal tutuklandı. Küçük bir çocuk annesi olan aktris, "ahlaksız unsurlar içeren yanlış haber" yayma suçlarından iki yıl hapse mahkum edildi. Dahası kamusal aşağılama suçundan para cezasına çarptırıldı.
2017 Thomson Reuters Foundation* poll, oylamasına göre Kahire, kadınlar için dünyadaki en tehlikeli on megakentin başında yer alıyor (ç.n: Bu ankete göre İstanbul da en tehlikeli 10 megakentten biri. ). Bir Birleşmiş Milletler (BM) anketine göre 2013'te Mısırlı kadınların %99.3'ü cinsel tacize maruz kalmış, ancak resmi rakamlara bakılırsa etkilenenler %10'un altında.
Bu korku ve inkar ortamı HarassMap.'i doğurmuş. Delhi için örneklenen SafetiPin uygulaması gibi, HarrasMap de kullanıcılarından kitle kaynaklı veri topluyor. Veriyi güvenlik kriterleri yerine cinsel taciz ve şiddet olayları üzerinden derliyor. Kullanıcılar bir olay bildirdiğinde, adalet sağlanabilmesi ve destek için ilgili başvuru birimlerinin iletişim bilgileri ve gerekli öneriler otomatik bir yanıtla kendilerine iletiliyor.
Tüm kadınları etkileyen bu salgının ölçeğini ve bunun onların hatası olmadığını göstermek, çoğunlukla caddelerde ve toplu taşıma araçlarında meydana gelen tacizi açığa çıkarıp gözler önüne sermek uygulamanın temel amacı. 2010'da HarassMap uygulamasının kullanılmaya başlanmasından bu yana Mısır'da cinsel taciz bir suç olarak tanındı. Yunanistan, Türkiye, Suudi Arabistan ve Afganistan'ı da kapsayan 80 farklı ülkeye uyarlandı.
Kahire'de kadınlar başlarına geleni uygulamadan da fazla sosyal medyada paylaştılar. Örneğin #FirstTimeIWasHarassed (ç.n: ilkkeztacizeuğradığımda) etiketi geçen sene ortaya çıktı ve HarassMap uygulaması ekibi bu sayede yaklaşık 2,000 adet çocuklara yönelik cinsel taciz beyanı derledi.
Kigali, Ruanda: Güvenli işyeri yaratmak
Dünya Ekonomik Forumu'na göre İngiltere ve Fransa sokaklarını geride bırakan Ruanda, cinsiyet eşitliği açısından dünyadaki en iyi dördüncü ülke. 2017'de BM'nin açıklamasına göre dünyada kadınlar kadar çok erkeğin çalıştığı sadece iki devlet bulunuyor ve bunlardan biri Ruanda (diğeri Bolivya).
Worldwide, only Rwanda and Bolivia have as many women as men in their parliament. Download 2017 #womeninpolitics map https://t.co/KGEV4IOPwc pic.twitter.com/TRXxFWHodL
— UN Women (@UN_Women) 7 Temmuz 2017
Ancak bu, yaklaşık 5,000 kadın sokak satıcısı olan bu kentte yaşamın, kadınlar için tehlikeli ve zor olmadığı anlamına gelmiyor. Son dört yılda bu kadınlara emniyetli ve düzenli işyeri sağlamak için emzirme alanlarına kadar çeşitli olanak ve düzenlemeler içeren on altı tane güvenli ufak pazar kuruldu.
Bu pazarlar, kadınların işlerini daha güvenli hale getirmekle kalmadı, aynı zamanda düzenli bir pazar ortamında yürüttükleri ekonomik faaliyetler daha iyi kazanmalarına yardım etti. Dünya çapında bir gerçek olarak ekonomik statüdeki iyileşme, tacize ve şiddete karşı en iyi kalkandır. Uwantege of UN Women's Rwanda, BM Kadın Ofisi'nden Emma Carine'ye göre, Kigali, zayıf kadınları, özellikle sokak satıcılarını kooperatiflerle örgütlenme ve işlerini kalkındırmada destekliyor.
Toplu taşıma ile ulaşım da geliştirildi. Bazı otobüslere, cinsel taciz ve cinsiyete bağlı şiddet olayları için sese duyarlı CCTV kameraları yerleştirildi. Cinsel tacizi durdurma ve bildirmeye yönelik afişler hazırlandı. (BB / HA)