Iraklı anayasa yazıcıları ve ABD hükümeti; yeterli destek alamayan taslağı, Sünnilerin referandumda anayasayı protesto edeceği çekincesiyle ve üzerinde çalışılacağı gerekçesiyle meclise göndermedi.
Sünnilerin memnuniyetsizlikleri bir yana, Iraklı kadınlar da anayasa taslağına karşı. Ancak Iraklı kadınların protestolarına rağmen, anayasa komisyonunun üzerinde anlaşmaya vardığı temel prensipler ve kadınların haklarını düzenleyen "Haklar ve Görevler" bölümü üzerinde herhangi bir değişiklik beklenmiyor.
İslam temel kaynak
22 Ağustos'ta kamuoyuna açıklanan anayasa taslağındaki İslam'ın belirleyici rolü, ilk maddelerden itibaren kendini belli ediyor.
"İslam'ın devletin resmi dini ve yasamanın temel kaynağı olduğu"nu belirten birinci madde; laikleri ve kadınları endişelendiren unsurlardan biri. Ne var ki asıl korkuları, "yapılan hiçbir kanunun İslami kurallarla çelişemeyeceği"ni ilan eden "a" bendine dayanıyor.
"Din adamlarının eline kalacağız"
İslami kuralların yorumlanmasında İslam hukukçularının görüşlerine başvurulacağı ve böylece din adamlarının iktidar sahibi olacağını öngören laik Iraklılar var. Onların kaygısı, ülkenin nihayetinde bir teokrasiye dönüşebileceği.
Ayrıca evlilik, boşanma ve miras gibi medeni hukuk alanlarındaki anlaşmazlıkların, yeni anayasanın kurulmasına izin verdiği, şeriat uyarınca çalışacak dini mahkemelerde görüşülecek olmasının kadın haklarını baltalayabileceğini düşünüyorlar.
Bir kadın grubu lideri olan laik milletvekili Raja Kuzai yaptığı açıklamada "Irak hükümetinin geleceği din adamlarının elinde kalacak. Oysa ben Iraklı kadınların özgür olmalarını, özgürce konuşabilmelerini ve dolaşabilmelerini istiyorum" diyor.
Iraklı laiklerin bir kısmının, Amerikan hükümetinden, sürece daha etkin katılımını istemesine rağmen, Amerikan Büyükelçisi Zalmay Khalilzad, Amerikan nüfuzunun sınırlılığını kabul ederek, "Bush hükümetinin niyeti, tarihi ve kültürü batıdan farklı olan bir ülkede, batılı bir anayasayı zorla yürürlüğe sokmak değil" diyor.
ABD Başkanı George Bush ise "Yıllarca diktatörlükle yönetilen bir ülkede yeni bir anayasa üzerinde uzlaşmaya varmak kolay değil. İnsanların fikirlerini dile getirmesine şahit oluyoruz" demekle yetiniyor.
Yüzde 25 kota tehlikede
Kadınların budanan hakları bunlarla sınırlı kalmayacak. Taslakta, Saddam döneminde, meclisteki kadın kotasını yüzde 25 olarak belirleyen maddede -ki meclisteki kadın milletvekili oranı yüzde 30'lara yaklaşıyordu-, geçici hükümler olarak adlandırılan bölüme kaydırıldı.
Bu bölümün geçerlilik süresi ve hukuki gücü ise muğlak.
Kadın hakları gruplarının, kadınların düşük okur yazarlık oranlarını göz önünde bulundurarak, yürürlüğe girmesini teklif ettikleri zorunlu orta öğretim ise yine taslakta kendine yer bulamadı.
Oysa Iraklı kadınlar, haftalarca süren anayasa yazma çalışmaları esnasında haklarını sadece istemekle kalmamış, gerektiğinde eylem yaparak, gerektiğinde hayır oyuyla tehdit ederek seslerini duyurmaya çalışmışlardı.
Kadınların sesi duyulmadı
Son protestolarını 14 Ağustos'ta taslağın yazıldığı kongre merkezine gidip üçüncü kez oturma eylemi yaparak gerçekleştirdiler.
Kadın göstericilerin içeri alınmamasına için kesin emir almış güvenlik görevlilerini aşamayınca teker teker yere oturan kadınlar, birbirlerine dirseklerinden bağlanıp, Irak türküleri söyleyerek, merkezin diplomatik ciddiyetini kırdılar.
Ancak aradan uzun bir süre geçtikten sonra, sadece üç temsilcilerinin içeri girmesine izin verildi.
Ne yazık ki Iraklı kadınlar zar zor girebildikleri kapıdan çıkarken, içeride gördüklerinden memnun değillerdi.
Hayır tehdidi
Kadın Liderlik Enstitüsü'nden Sundus Abbas, Iraklı kadınların makul bulduğu talepleri karşılanmazsa, kadınların hayır oyu kullanacaklarını söyledi.
Abbas kadınların seçimler için taşıdığı öneme atıfta bulunarak, "seçimleri başarıya ulaştıran kadınlardı" dedi.
Birleşmiş Milletler Kadın Fonu'nun (UNIFEM) verilerine göre seçimlerde oy kullananların en az yüzde 55'i kadındı.
Abbas, kadınların seslerinin aynı zamanda ailenin de sesi olduğunu belirtti, "bizim sesimiz kocalarımızın, kardeşlerimizin, babalarımızın, oğullarımızın da sesidir" dedi.
Son tercih Irak halkının
Irak başbakan yardımcısı Ahmet Çelebi'yse, Ortadoğu'da din ve devlet işlerini birbirinden bu kadar sert ayıran başka bir anayasa bulamazsınız diyerek gelişmeleri memnuniyetle karşıladığını dile getirdi.
Dini kurumların medeni hukukta oynayacağı belirleyici rolün, çoğunluğun isteği olduğu için anayasa taslağına girdiği söyleyen Çelebi, "Her ne olursa olsun, Iraklılar anayasayı istedikleri takdirde reddedebilir ve laik mahkemeleri tercih edebilirler" dedi.(CŞ/AD)
___________________________________
*New York Times ve UNIFEM haberlerinden Cem Şimşek tarafından derlenmiştir.