Kuşkusuz yasaların genel olarak erkek eliyle yapılıyor olmasının da bunda rolü vardır. Çünkü hukuk "bir erki tanımlar" ve "ona uymayı taahhüt etmeyi" kurallaştırır.
Pek çok durumda "tanımlayanın erkek, uyması gerekenin kadın" olması durumu, "erkeklerin egemen" olduğu bir toplumda kolay kolay değişemez.
Ancak "eşitlik bilinci" bunu değiştirebilir. Bu ise farklı bakmayı başarmayı, dahası o bakışın uzantısı olarak farklı davranabilmeyi gerektirir. "Eşitlik" yalnız ve mutlak eşit davranarak sağlanamaz.
Eşit olmaları gerekenlerin mevcut durum, koşul ve olanaklarının da bu davranış belirlenirken göz önüne alınması gereklidir. İşte "pozitif ayrımcı" yaklaşımın temeli de budur. Özellikle "eşitliğin" bir hukuk kuralı ve "norm" olarak tanımlandığı durumlarda; "eşit" davranmak gerçek anlamda eşitliği sağlamaya yetmez.
* * *
Buraya kadar söz ettiğimiz; kadının yararlanması gereken tüm sağlık hizmetlerinin onun en çok yararlanabileceği şekilde sunulması, bu yapılırken de onun temel özellik ve niteliklerine özen gösterilmesi yaklaşımı; sağlık hizmetiyle ilgili denetim ve olumsuzluklar halinde işlemesi gereken başvuru mekanizmaları sırasında da aynı şekilde uygulanmalıdır.
Çünkü; hizmetle ilgili hakların getirdiği yükümlülük ve sorumluluklar arasında bu hakları bilme, isteme, kullanma görevleri olduğu kadar, bunların ihlal edilmesi durumunda hakkını arama yollarını kullanma ve yararlanma görevi de vardır.
Düzenlemeleri yapan, kuralları koyanlar bir hak olarak bu son hakkın yol ve yöntemlerini de belirlemek, bunun için gerekli kurumları oluşturmak göreviyle de yükümlüdürler.
Bu noktada yine kadınların bu hakları kendiliklerinden kullanabilmelerine olanak tanıyacak düzenlemeler yapılmalıdır.
* * *
Bu hakların kullanılmasında cinsler arasında, kadının aleyhine herhangi bir ayrımcılık söz konusu olmamalıdır.
Gerek konuyla ilgili hasta hakları mevzuatı, gerekse başvuru hakkıyla ilgili düzenlemeler ve uygulamalar; hastaları yalnızca insan hakları belgeleri ile uyumlu sınırlılıkların ve yasalar ile belirlenen prosedürlerin hükmü altında olmalarını güvenceye almıştır.
Bu konularda "eşit davranılması" kuralı ve buna uygun olarak davranılması, kadının statüsü, konumu, durumu, koşul ve olanakları nedeniyle kadının daha "geri"deki durumunu sürdürmeye yol açmaktadır.
Oysa gerçek eşitliğin sağlanabilmesi, bu konularda da kadına pozitif anlamda ayrıcalıklı davranılması ile mümkündür.
Böyle bir yaklaşım; öncelikle başvuru hakkının ne olduğu, nasıl kullanılacağı, süreçlerde nelerin yapılacağı, hangi noktalarda kadının erkeklere göre daha zorluklar yaşayacağının bir bilgi olarak kadına anlatılmasını gerektirir.
Dahası bu bilgiler kadına yine onun kendisini eşit göreceği ve onun özelliklerini bilen, buna göre davranan kişiler tarafından anlatılması ve gerçek bilgilendirilmeyi gerektirir.
Örneğin bu konularla ilgili danışma ve başvuru birimlerinde görev yapanların "kadın olmaları"nın sağlanması bunu kolaylaştıracak bir unsurdur.
Bu tür hizmetlerin verildiği mekanların bile hizmeti alanlar arasında kadınların olacağı, kadınların erkeklerden farklı gereksinim ve durumların olduğu göz önüne alınarak düzenlenmelidir.
Benzer biçimde gerekli bilgilendirme yapılırken, kullanılan sözcüklerin seçiminden, konuşma düzeyine kadar pek çok unsur, konuşulanın "bir kadın" olduğu bilinciyle yapılmalıdır.
* * *
İkinci olarak bu hukuksal süreçlerde kesinlikle bir "ilgili erkeğin onayı" ya da "aracılığı" bir ön koşul olarak getirilmemelidir.
Okuma yazma bilmeme gibi eksiklikler bile bu noktada bir negatif unsur olarak etki etmemelidir. Bu konularda da kadına yardımcı olacak farklı yöntemler ve bunlara uygun düzenlemeler yapılmalıdır.
Üçüncü önemli nokta da bu süreçlerde yaşanan sıkıntı ve olumsuzlukların, bir de kadın gözüyle sürece bakılıp ona göre çözümler üretilmesidir.
Ayrıca kadınların bu hakları kendilerinin kullanmasının mümkün olmadığı durumlarda, resmi/yasal temsilcileri veya bu amaçla belirleyecekleri kişiler kadınların adına sorumlu olabilmelidirler.
Resmi/yasal temsilci veya hastaca belirlenen kişinin olmadığı durumda ise, hastaların temsili için gerekli hukuki mekanizmalar, yine bu hakkı kullanacak olanın yine bir "kadın" olduğu bilinciyle belirlenmelidir.
* * *
Sonuç olarak başvuru hakkıyla ilgili düzenlemeler yapılır ve bu temel hakkın gereği yerine getirilirken hizmet alanın "kadın" olduğu göz ardı edilmeden, şu noktalara özen gösterilmelidir:
* Kadın hastalar ve hastaların kadın yakınları başvuru haklarının nasıl kullanılacağı ve uygulanması ile ilgili bilgi ve önerilere ulaşabilmelidir.
* Kadın hastalar haklarına saygı gösterilmediğini hissettiklerinde, şikayet için her türlü başvuru koşul ve olanağına sahip olmalıdırlar.
* Bağımsız mahkemelere başvurmanın yanı sıra, idari ve mesleki anlamda başvuruda bulunma, hakemlik isteme ile bağımsız soruşturma ve araştırma mekanizmaları bulunmalı, bunların işletilmelerinde başvuru yapan bir "kadın" ise bu bilinçle davranılmalıdır.
* Bu mekanizmalar şikayet prosedürleri ile ilgili bilgi edinmeyi, bağımsız kişilere ulaşabilmeyi ve hastanın en uygun nasıl hareket edeceği konusunda danışmada bulunma olanakları kadınlara da sağlamalıdır.
* Bu mekanizmalar, kişinin kendi haklarını savunma yanında, hasta adına savunma ve yardım olanaklarını da gerektiği yer ve durumlarda kadına da sağlamalıdır.
* Hastaların şikayetlerinin değerlendirilmesi, etkili ve tam olarak ilgilenilmesi ve sonuçları hakkında bilgilendirilmesi konularında kadınların da aynı haklara sahip oldukları göz ardı edilmemeli ve buna uygun davranılmalıdır.
* Ayrıca sunulan sağlık hizmetini denetlemek ve izlemekle görevli "resmi veya sivil" yapılarda da kadının eşit temsili sağlanmalıdır.(AD)