TBMM'de bütçe görüşmeleri sürerken, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün (KSGM) bütçesinin görüşülmesi sırasında, meclis tutanaklarına da giren Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme kavramını, Ankara Üniversitesi (AÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Mustafa Şahin "Toplumsal cinsiyet perspektifinin tüm politik alanlara yerleştirilmesi" olarak açıklıyor.
Şahin: Her konuda toplumsal cinsiyet perspektifi
"Gender Budgeting"in bir üst bütçe olmadığını vurgulayan Şahin, yerel yönetimlerin bütçelerinin de bu perspektifle değerlendirilmesi gerektiğine işaret ediyor.
"Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme" konusunda doktora çalışması sürdüren Şahin, bu kavramın "aklınıza gelebilecek her konuya toplumsal cinsiyet perspektifinin dahil edilmesi"yle ilgili olduğunu söylüyor.
Şahin "Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme"nin bütçenin hazırlanması sürecinin tüm aşamalarında göz önünde tutulması gerektiğini belirtiyor: "Bu süreç, bütçenin hazırlığı, kanunlaşması, uygulaması, denetimi ve değerlendirilmesinde toplumsal cinsiyet perspektifinin dahil edilmesidir," diyor.
Devletin personel harcaması, politikası
"Bir hizmet programı düşünelim. İlk akla gelen eğitim oluyor. Cinsiyet bazında eğitim alanında kız ve erkek öğrenci.var. Yapılan harcamaların kız ve erkek öğrenciler arasında dağılma oranları Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçelemenin ilk akla gelen boyutu" diyor Şahin.
İkinci bir örnekse devletin personel harcamaları:
"Kadınların kamu istihdamında yüzde 30 oranında temsil edildiğini düşünelim. Kamusal karar alma mekanizmalarında kadın ne kadar temsil ediliyor?" sorusunu soruyor Şahin.
"Örneğin hiç müsteşar kadın yok. Müsteşar yardımcılığı görevinde beş kadın varsa bu kritik bir durum. İşte bu bağlamda devletin personel politikaları 'Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme'nin ele alacağı konulara örnek gösterilebilir" diyerek yanıtlıyor sorusunu.
Ağduk: Türkiye'nin böyle bir bütçesi yok
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Proje Koordinatörü Meltem Ağduk ise dünyada bir çok ülkede toplumsal cinsiyeti gözeten bütçelerin yapıldığına dikkat çekiyor. Ancak BM'nin "Binyıllık Kalkınma Hedefleri"nin, "Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme" politikalarının hayata geçirilmediği sürece de gerçekleşmesinin zorluğuna işaret ediyor.
Ancak "Türkiye'nin genel bütçesinde 'Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme' olmadığını" söylüyor Ağduk.
"BM olarak biz de, yerel bütçeler arasında bir şeyler yapabilir miyiz, diye bakıyoruz. Bu sorunun aşılması için Eylül 2006'da iktisatçıların katılacağı bir toplantı planlıyoruz."
Feminist iktisatçılar toplantısı
Feminist iktisatçıların katılacağı bu toplantıda toplumsal cinsiyete duyarlı uzmanlarla bir atölye düzenleyeceklerini ve kamu çalışanlarına yönelik bir çalışma yapacaklarını belirten Ağduk: "Bu bir ilk adımdır." diyor.
"Nasıl yapılır ne yapılabilir, yapılabilirliği ya da yapılamazlığı konusunda henüz bir nosyon yok."
Ağduk'un verdiği bilgiye göre Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün (KSGM), toplumsal cinsiyete duyarlı kamuoyu yaratmak adına bir bütçesi yok. Kadından sorumlu Devlet Bakanlığının, 2006 bütçesinin (KSGM) 1 milyon 606 bin 750 YTL olduğunun da altını çiziyor: "Kanunu olmadığı için zaten eksik bütçeyle çalışılıyordu. BM Nüfus Fonu olarak, bu yılki bütçenin de çok yeterli olduğunu sanmıyoruz."
Şenesen: Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme kamunun temel görevi
İstanbul Üniversitesi(İÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülay Günlük Şenesen de Türkiye'de bu konuda bir boşluk olduğunu söylüyor.
Şenesen, UNFPA'ın Eylül 2006'da düzenleyeceği iktisatçılar toplantısı nedeniyle konuya eğildiğinde "Sağlık ve eğitim açısından, özellikle yerel yönetim bütçeleri üzerinde bazı uygulamaların yapıldığını gözledim" diyor.
"Genel bütçelerde zaten yok. Bugüne kadar yerel yönetimler eliyle sivil toplum kuruluşlarının, kadın örgütlerinin yürüttüğü çalışmalar var. Ama bunun kamunun temel görevi olduğundan yola çıkılarak özgül ihtiyaçların tanımlanıp, ona göre bütçe ayrılması gerekiyor."
"Gender Budgeting": İlk uygulama 1984'te Avustralya'da
Mustafa Şahin, "Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme"nin ilk olarak 1984'te Avustralya'da uygulanmaya başladığını belirtiyor.
İngiltere ve Kanada'nın öncü ülkeler olduğunu söyleyen Şahin, ilk demokratik seçimini 1995'te yapan Güney Afrika'nın da aynı yıl "Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme"ye geçtiğine dikkat çekiyor.
Şahin'in saydığı diğer örnekler arasında, Bangladeş, Şili, El Salvador, Kenya, Mozambik, Peru ve Filipinler de var.
5018 Sayılı Kamu Yönetimi Kanunu fırsat
Şahin'in verdiği bilgiye göre , "Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme" şu anda Avrupa konseyine üye ülkelerin yarısından çoğunda uygulanıyor. Standartlar açısından Türkiye'nin çok gerisinde olan ülkeler bile bu konuda oldukça mesafe almışlar.
"Avrupa Konseyinin bu konulara ilişkin raporları var" diyor Şahin. "Önümüzdeki günlerde Türkiye'nin de gündemine girecek. Her konuda olduğu gibi kendi iç dinamiğimizden çok, dışsal bir ivmeyle Türkiye'nin gündemine girecek."
Şahin "5018 Kamu Yönetimi Kanunu ile 'Performans Esaslı Bütçeleme Sistemi'nin yürürlüğe girmesi"nin bir fırsat olabileceği kanısında.
Üçüncü dalga feminist hareketin talepleri iddialı
Bütçeyi ve kaynak oluşumunu belirleyen çok sayıda faktör olduğunu söyleyen Şahin, krizden çıkmış bir ekonomiye vurgu yapıyor.
Şahin literatürde "Toplumsal Cinsiyeti Gözeten Bütçeleme"yle ilgili olarak bir tanıma dikkat çekiyor:
"Literatürde 'görünür bir şekilde' diyor. Hukuki çerçevenin günlük yaşamda uygulanması önemli olan. Çok sayıda ideal hukuki düzenleme yapabiliriz ama, günlük yaşamda geçemezse ne olacak? Toplumun tüm kesimlerinde yükselecek bir eğitim ve duyarlılığın geliştirilmesi gerekir."
Şahin, "kota" ve benzeri kadın taleplerinin, 1980'li yılların ikinci dalga feminist hareket talepleri arasında yer aldığını hatırlatıyor ve ekliyor: "Üçüncü dalgada kotayı aşan talepler var. Bugünün talepleri iddialı. İddiası tüm alanlarda. Kotaya indirgenecek bir konu değil." (AD/EK)