Ancak müzakerelerin başlamasıyla birlikte gözlerini Nimet Çubukçu'ya bağlı kadın aile ve çocuktan sorumlu devlet bakanlığına çeviren kadın kuruluşları, AKP hükümetinin 4 Ekim sonrası bu alanda bir hazırlığının olmadığı kanısında.
Özellikle toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili düzenlemelerin AB müktesebatına uyumlulaştırılmasıyla ilgili çalışmaların sorumluluğun, Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı'nda olması gerekirken, Çalışma Bakanlığı üzerinde olması eleştiriliyor.
Acuner: Teknik uzman yetersizliği var
KA-DER (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği) yönetim kurulu üyesi Selma Acuner, konuyla ilgili çok yazı yazdığını söylüyor.
Acuner, kadın bakanlığının konusuna sahip çıkmadığını, Çalışma Bakanlığı'nın ise artık sahip çıkılmasına izin vermediğini söylüyor. Acuner, AB görüşmelerinin başlamasına gönderme yaparak, artık Nimet Çubukçu'nun göreve talip olmasının zamanının geldiğine işaret ediyor.
"Kadın örgütlerinin katkılarıyla kadın sorunları konusunda olağanüstü kazanımlar elde edildi. Ama işin teknik kısmı şimdi başlıyor. Teknik uzman yetersizliği var. Müzakere heyeti kurulması gerekiyor. Heyette kadın müzakereci olması gerekiyor. Oysa kadın sorunlarına ilişkin düzenlemeler AB'ye uyum süreci Çalışma Bakanlığı üzerinden gidiyor."
Acuner'in dikkatleri çektiği bir başka konu da, sosyal politikaların ilk tartışılacak konular arasında olmaması. "Çünkü" diyor, "Kolay çözümlenecek konular yok. STK'lerin ve kadın bakanlığının bu süreci dikkatle izlemesi gerekiyor. Bunun için kaynak, teknik personel ve eğitim gerekiyor."
Seyman; TCK'deki kazanımlar içselleştirilmeli
Sendikacı Yazar Yaşar Seyman, AB müzakerelerinin başladığı bu süreçte, kadın sorunlarının birinci mesele olması gerektiğine işaret ediyor.
"Kadınla ilgili AB müktesebatına uyum sürecinde konuların Çalışma Bakanlığı'nca izlenmesi kadın sorunlarının ciddiye alınmadığını gösteriyor. Hükümette kadın, ilaç niyetine var. Koskoca hükümette bir tek kadın bakan var."
Seyman, katıldığı bir çok toplantıda, "sendikal dünyanın AB'ye ne kadar hazır olduğunun" sorulduğunu söylüyor:
"20 yıllık sendikal deneyimden gördüm ki yasal değişiklik asla önemli değil, bunun yaşama dönüşmesi önemli. Çalışma bakanlığı tabii ki gerektiğinde katkıda bulunacaktır ama, konunun kadın bakanlığından yürütülmesi gerek. Sorunların bir bakanlıkta toplanması alacağımız yolu hızlandırır. "
Yaşar Seyman, çalışma yaşamı ve sendikal yaşamın sorunlarının, evrensel sorunlar olduğunu söylüyor ve "Türkiye'deki sorunları AB ülkelerinde de görüyorsunuz. Zaten işsizlik çok fazla. AB'yle birlikte kadınların sorunları tabii ki bitmeyecek. Ama, her zaman bir çok sorun önce kadını vuruyor. Kaldı ki, bizim yasalarımızın dışında da dinden, törelerden kaynaklanan sorunlarımız var. " diyor.
Seyman'a göre, kadın örgütlerinin yeni TCK'deki kazanımları bir an önce içselleştirilmesi için çaba sarf etmesi gerekiyor.
Aslantepe: Pozitif ayrımcılık gerekli
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Temsilcisi Gülay Aslantepe, kadınla ilgili AB müktesebatına uyum sürecinde Çalışma Bakanlığı'nın devrede olduğunu ve "ayrımcılık" başlığı altında araştırma/çalışma yaptığını söylüyor.
Aslantepe, "Ana politikaları, AB uyum sürecindeki kadına ilişkin direktiflerin uygulanmasını bir de kesinlikle günlük yaşamına yansımasını takip etmesi gereken Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı'dır. Çalışma Bakanlığı'nın istihdam, ücret ve sosyal haklar gibi "Avrupa Sosyal Şartı" olan konularda devrede olması doğal. Bu politikaların Çalışma Bakanlığı'nda oluşturulması gerekiyor" diyor.
Gülay Aslantepe, AB'ye ilişkin kadına yönelik olumsuzluklarla ilgili olarak da bianet'e şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Her pozitif ayrımcılık zaman zaman duvara da çarpabilir. Yine de Türkiye'de kadının konumunun güçlenmesi ILO da pozitif ayrımcılık yapılmasından yana. Türkiye'deki kadının konumu, genelden farklı olduğu için, pozitif ayrımcılık gerekli diye düşünüyorum. Kamu sektöründe 'Eşit işe eşit ücret' alıyorlar ama, kayıtdışı sektörde ücret farklılığı gözleniyor. Tüm dünyada bu var."
AB müzakereleriyle birlikte, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nde müzakere yürütecek teknik kadrolaşmanın yapılacağına işaret eden Aslantepe, "Müzakere yürütecek bürokrat sayısı çok az. Sivil kuruluşlar da var tabii. İlk adım olarak Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'ne Esengül Civelek atandı"diyor.
Kadın dernekleri ise bu atamanın siyasi olduğu görüşünde. Bugüne kadar kadın sorunlarıyla ilgilenen ve her türlü yasal mevzuatı bilen eski genel müdürün yerine gelen Civelek'in kadın konularıyla ilgili nasıl bir çalışması olduğunu, bilmediklerini söylüyorlar.(AD)