“Amacın Kürt kadınlarının cinsiyetçiliğe, milliyetçiliğe karşı barış ve özgürlükten yana sesini kısmak olduğu ortada. Ordu, hükümet ve medya el ele vermiş adeta 'önce kadınları vurun' şiarıyla hareket ederek şovenist linç kampanyalarını erkek egemenliğinin kadına yönelik şiddetiyle buluşturuyor."
"Kadına Yönelik Şiddete Dur De" İnisiyatifi basın açıklamasında "Son haftalarda cinsiyetçi ve milliyetçi kışkırtmalar Kürt kadınların özel hayatlarını da didik didik ederek yalan haberlerle devam ediyor; bu kampanyanın son hedefi Demokratik Özgür Kadın Hareketi'nden Yıldız Aktaş" dedi.
İtirafçının ifadeleri kadını hedef göstermek için yeterli mi?
İstanbul Sultanahmet Parkı'nda, 13 Kasım günü yaptıkları açıklamada kadınlar, Uğur Dündar'ın Arena programının "29 Ekim Cumhuriyet Özel" adlı bölümünü eleştirdi; Dündar hakkında Sultanahmet Adliye'sinde suç duyurusunda bulundu.
"Dündar, kadın hareketinden Yıldız Aktaş’ı 'terörist' olarak adlandırarak hedef gosterdi. Aynı haber ertesi gün Flash TV haber bülteninde tekrarlandı. Hedef gösterme işlemi bir itirafçının ifadelerine dayanarak, yargı sürecinin etkilenmesine çalışılarak devam etti."
Tuncel, Kurtulan, Aktaş... Sıra kimde?
Medyanın "körükleme" faaliyetlerine Sabahat Tuncel'in milletvekilliğini düşürmek üzere başladığını belirten kadınlar, esir alınan sekiz askerin geri dönmesini sağlayan Demokratik Toplum Partisi (DTP) milletvekillerinden Fatma Kurtulan'ın da "linç süreci"nin mağduru haline geldiğini vurguladı.
"12 yıl önce evlendiği erkeğin politik tercihleri, evliliğinin süresi, yani özel hayatı medya tarafından adeta yağmalandı. Bu saldırıların ve hedef göstermelerin ardı arkası kesilmiyor. Acaba, şimdi sıra hangisinde… Cinsiyetçi, ırkçı, milliyetçi, saldırılara karşı yaşasın kadın dayanışması, diyoruz." (NY/GG)
* Fotoğrafı Nilgün Yurdalan çekti.