Programın başladığı saatlerde ekran karşısına geçen güvenlik güçleri, kimi zaman aradıkları suçluyu buluyor, kimi zaman çözemedikleri bazı olaylarla ilgili ipuçları elde ediyor. Yakınını kaybeden bazı polis memurları bile bu programlara başvuruyor. Kadın programları da birçok konuda polis ile işbirliği yapıyor. Serap Ezgü ile Sizin Sesiniz programının yapımcı yardımcısı Arzu Çaltılı, kendilerine başvuran 15 emniyet mensubunun üçünü yakınlarına kavuşturduklarını söylüyor.
Polisle ortak çalıştıklarını belirten Çaltılı, "Bizler genelde kocasından dayak yiyen kadınları, babası tarafından şiddete maruz kalan çocukları, terk edilen kadınları programa alıyoruz. Bir anlamda suçluları deşifre ediyoruz. Polis bu sayede aradığı suçluya ulaşıyor" diyor.
"Yasemin Bozkurt'la Kadının Sesi" programının yapım koordinatörü Tülin Ülver de bu tür programların yayına başladığı saatlerde tüm karakollardaki polislerin TV'ye kilitlendiğini iddia ediyor.
"Eşimden her gün dayak yiyorum", "Babam beni tanımadığım biriyle evlendirmek istedi, ben de evden kaçtım", "Babamın baskısına dayanamıyorum", "Karım beni aldatıyor", "Karım çocuklarımla beni terk edip gitti"...
Bu şikayetler hemen her kanalda yer alan "Kadının Sesi" benzeri programların ana teması. Sadece kadınların çıkıp sorunlarını anlattığı programlarda artık gözü yaşlı erkekler de eşine barış çağrısı yapıyor, evden kaçan kızlarının bulunması için yardım istiyor. Bir anlamda suçluların da deşifre edildiği programları en çok emniyet güçleri izliyor.
Programın yapımcıları da emniyet güçleri ile işbirliği yaptıklarını ifade ediyor. Yasemin Bozkurt'la Kadının Sesi programının yapım koordinatörü Ülver, "Geçenlerde 19 yaşında bir erkek çocuğu babasından dayak yediği için evden kaçmış. Bize geldi, babasından şikayetçi olduğunu söylüyordu. Bu polis için bir ihbar sayılıyor. Hemen bizi arayıp babanın adresini istedi, adamı evinden alıp karakola götürdüler" diye konuşuyor.
"Serap Ezgü ile Sizin Sesiniz" programının yapımcı yardımcısı Çaltılı ise polisin programlarını izleyerek suçluları yakaladıklarını şöyle anlatıyor: "Programa çocuğunu arayan bir anneyi çıkardık. Kadın hakkında suç duyurusu varmış, polis her yerde onu arıyormuş. Program sonrası gelip ifadesini alıp gittiler."
Yasemin Bozkurt, 12 kişilik ekibiyle nöbetçi hastane, karakol gibi çalıştıklarını kaydediyor. Bozkurt, tecavüze uğradığı için intihar etmek üzere olan kızların da kendilerine başvurduğunu, mağdureyi programa çıkardıktan sonra polisle temasa geçip suçluların bir an önce yakalanması için çalıştıklarını söylüyor. Eğer kız ailesine geri dönmek istemiyorsa kadın sığınma evlerine yerleştirdiklerini ifade ediyor. Tülin Ülver, polis memurları arasında bile yakınını bulmak için kendilerine başvuranların olduğunu söylüyor. Ülver, "Programlarımız geniş kitlelere ulaşıyor. Polis de bunun farkında, bazen kendi imkanları da kaybolan yakınını bulmaya yetmiyor" diye konuşuyor.
Önceleri kadın sorunlarını dile getirmek için yayınlanan programlara artık erkekler de başvuruyor. Tülin Ülver, günde 300-400 başvuru aldıklarını, bunun yüzde 40'ını erkeklerin oluşturduğunu söylüyor. "Sizin Sesiniz" programının yapımcısı Ahmet Sarbay, erkekleri de çıkarmaya başladıktan sonra "Kadının Sesi" olan programın adını "Sizin Sesiniz" olarak değiştirdiklerini dile getiriyor. Sarbay, erkek başvuru sayısının her geçen gün arttığını belirterek, günde 700'e yakın e-mail, telefon başvurusu, dilek ve şikayet aldıklarını, bunun 400'ünü erkeklerin oluşturduğunu ifade ediyor.
Yapımcı yardımcısı Arzu Çaltılı, eşiyle barışmak isteyen, eşi evi terk eden ya da çocuğu evden kaçan erkekler ile evlenmek isteyenlerin kendilerine başvurduğunu, bu yüzden de eleme yaptıklarını anlatıyor. Çaltılı, "Bir programa 7 konuk alıyorsam 4'ü erkek oluyor" diyor. (BB)