Kadınların istihdama erkekler kadar katılamamasının altında, bu cinsiyetçi bakışın yattığını belirten Tanrıöver, "Kadına yönelik zihniyet kalıpları var. Bunlar eş ve annelik kalıplarıdır. Bu nedenle yarım gün ya da esnek çalışma saatleri gibi, uygulamalarla kadına istihdam alanı yaratılmaya çalışılıyor. Ama buna istihdam denemez" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un "Kadınlar haklarını mücadele etmeden aldılar" sözüne göndermede bulunan Tanrıöver, "Bakan Koç, isimli isimsiz tüm kadınları hiçe sayarak, 'Kadınlar hiç mücadele etmedi, Atatürk verdi' sözü de o zihniyet kalıplarındandır" dedi.
Bu kalıpların yeniden üretildiğini de örnekledi Tanrıöver:
"Medyadaki kadın kategorilerine bir bakın. Uzun süredir televizyondaki kadın olgusuyla ilgilendiğim ve araştırmalarımın temeli medyadaki kadın profilleri olduğu için bu çıkartmak hiç zor olmadı. Medyada'fettan kadının karşılığı kurban', 'Ünlü kadının karşılığı zavallı' ve erkekleşmiş kadının karşılığı 'ev kadını'olarak kategorize edilmektedir".
Hülya Uğur Tanrıöver, görsel ve yazılı medyanın kadını kategorize etmesine de, yayın ve yayımlarıyla ilişkilendirdi:
"Televizyonlardaki ya da gazetelerdeki tüm bakışlarda cinsiyetçilik göze çarpar. Televizyon programlarına bakalım:
Erkekler için tüm ciddi programlar ve haberler yapılır, kadınlar içinse, diziler.
Gazetelere de baktığımızda farklı bir tablo çıkmaz karşımıza:
Ana gazeteler her zaman erkeklere seslenir, gazetelerin ekleriyse kadınlara."
Haftada 47 dizinin ekrana geldiğini belirten Hülya Uğur Tanrıöver'e göre dizi bombardımanından kurtulmanın yolu yok.
"Cinsiyetçi zihniyet kalıpları ve bakışlar karşısında tek yapılabilecek şey, bu programların teşhir edilmesidir. Tabi bir de alternatif ürünler yaratılmalıdır. Kadınları popüler kültür ürünlerine mahkum olmaktan kurtarmak gerekiyor "(AD)