Ahmet Ermiş Türk Böbrek Vakfı Hizmet Hastanesi Kardiyologu Uğur Coşkun ile kadınlar ve kalp sağlığı üzerine konuştuk.
Kadınlarda kalp sağılığı deyince, ilk akla gelen faktörlerden biri, östrojen hormonunun kalbi koruması ... Neden böyle?
Uğur Coşkun: Evet, yapılan çalışmalar, östrojenin kadınlarda ve hatta kullanıldığında, erkeklerde dahi damarlar üzerinde olumlu etkileri olduğunu ortaya çıkardı. Özellikle östrojenin, kolesterol mekanizmasını etkileyerek damar sertliğini azaltıcı etkileri olduğunu söyleyebiliriz. Bu olumlu etkilere bağlı olarak, kadınlarda doğurganlık dönemlerinde, yani östrojen hormonunun yüksek olduğu dönemlerde koroner damar sertliği ve koroner damar tıkanıklıkları ile ilgili kalp krizi gibi komplikasyonlara çok ender rastlanır. Menopozdan sonra östrojen hormonunun etkinliğinin azalmasına bağlı olarak kadınlarda koroner hastalıkları başlar.
Menopozdan sonra kadınlarda hangi tür kalp hastalıkları daha sık görülüyor?
Uğur Coşkun: Öncelikle koroner yetmezliği, myokard enfarktüsü dediğimiz kalp krizi, hipertansiyon ve hipertansiyona bağlı olarak beyin damarlarında sertleşmeler, tıkanma ve kanama gibi sorunları menopoz sonrasında sıklıkla görebilmekteyiz. Erkeklerde ise, damar sertliği ve buna bağlı olarak ortaya çıkan koroner yetmezlikleri ve koroner kalp hastalıkları kadınlara göre 10 yıl daha erken başlıyor. Bunun da sebebi kadınlarda östrojen hormonunun kanda bulunması.
Gebeliği önleyici ilaçların da östrojen hormonu içerdiği için kalbi koruduğu söylenebilir mi?
Uğur Coşkun: Gebeliği önleyici ilaçlarda, östrojen hormonu var. Fakat bunların içinde progesteron dediğimiz bir hormon da bulunur ki, östrojenin sağladığı olumlu etkileri negatif yönde etkileyip, damarlar üzerindeki olumlu etkileri çok azaltır. Hatta pıhtılaşma ve pıhtı atma dediğimiz olaylara sebep olabilir. Bu nedenle gebeliği önleyici ilaçların kalp hastalığını, koroner damar hastalığını azaltıcı, kalbi koruyucu etkileri olduğu söylenemez.
Östrojen hormonu olumlu etkilerini nasıl gösteriyor?
Uğur Coşkun: Östrojen hormonu kanın yağ metabolizmasını olumlu etkileyerek, damar duvarında, koroner hastalığı başlangıcını önlüyor. İyi huylu kolestrol miktarını artırıp, kötü huylu kolestrol dediğimiz LDL miktarını azaltıyor. Bunun sayesinde damarın iç tabakasında oluşacak yağ birikimlerini engelleyip, damar tıkanması, damarda yırtıkların meydana gelmesi gibi sorunların gelişimini durduruyor. Bu etkiler sayesinde kadınlarda menopoz dönemine kadar kalp damar hastalıkları çoğunlukla meydana gelmiyor.
Östrojenin etkisinin azalmasıyla kilo alma başlar. Böylece geçen her 10 yılda kadınlar ile erkekler arasında kalp hastalığına yakalanma riski eşitleniyor.
Deprem sonrasında, kalp rahatsızlıklarında ya da çarpıntı şikayetlerinde bir artış oldu mu?
Uğur Coşkun: Gerçekten deprem sonrası polikliniğimize çarpıntı şikayetiyle başvuran hasta sayısında bir artış oldu. Tabii ki deprem büyük bir stres konusu. Stres de kalp hastalıkları için ciddi bir etken olarak kabul ediliyor. Fakat, kalp hastalığı oranını artıracak bir durumdan bahsedemeyiz. Ama depremin yarattığı şoka ve insanların ruhsal durumlarındaki değişikliklere bağlı olarak yaşanan çarpıntılar olağan. Her türlü korku ve heyecanla böbrek üstü bezlerimizden stres hormonu dediğimiz adrenalin hormonu salgılanır. Adrenalin hormonu da iki etki yapar, biricisi kan basıncını yükseltir . Dünya Sağlık Örgütü'nün (tansiyon için) kabul ettiği değerler 14'e 9 ve bunun altıdır. İkincisine gelince... Adrenalin, nabızda bir hızlanma yapar, nabız da (dakikada) 60-80 arası normal kabul edilir. Adrenalin deşarjına bağlı olarak, kişiler çarpıntı ve kuvvetli vurum hissi duyarlar. Hastalarımız bunun bir kalp hastalığı olduğunu düşünerek bize başvururlar. Ancak şunu söylemekte yarar var: Kalp hastalığı sadece çarpıntı ile değil, bir takım başka rahatsızlıklarla da kendini gösterir. Çarpıntı şikayeti ile gelen hastalarımızda, yüzde 90'ın üzerinde panik atak ve sinirsel durumlara bağlı nedenler bulduk.
Peki kalp hastalığının belirtileri neler?
Uğur Coşkun: Koroner kalp hastalığı deyince, kalbi besleyen damarların tıkanmasına ilişkin hastalıkların belirtilerini öncelikle söyleyelim. Özellikle, yürürken ya da yokuş çıkarken gelen, beş- on dakikalık dinlenmeyle geçen, göğüsün ortasında yaygın, ezici tarzda, sol kola vurabilen bir ağrı söz konusudur. Hastalarımız, günlerce süren batma tarzında noktasal ağrılardan şikayet eder, eforla çoğalmayan ağrılardır bunlar. Bu tarz ağrılar kalp dışı sebeplerden meydana gelebilir. Zaten 6 saatten fazla süren bir enfarktüs ağrısı hastayı şoka götürür ve tansiyonu sıfıra indirir ki, bunun da yaşamla bağdaşması mümkün değildir.
Diğer kalp hastalıklarında ne gibi belirtiler var?
Uğur Coşkun: Özellikle kapak hastalıklarında ya da kalp yetmezliği hastalarında nefes darlığı ve çabuk yorulma önemli bulgulardır. Nefes darlığının ya da yorulmanın derecesine göre bir takım hareketler belirler ve ilaç tedavileri düzenleriz. Nefes darlığı kalp hastalarında bir başka özellik gösterir. Nefes darlığı olup, kalp hastası olanlar, tek yastıkla yatamaz. Nefes darlığı şikayeti olan hasta, alçak bir yerde, tek yastıkla yatabiliyorsa bu sorunun kalp kaynaklı olmadığını düşünebiliriz. Kalp hastalığındaki nefes darlığında, hasta yatarken birkaç yastığa ihtiyaç duyar. Hatta ilerleyen durumlarda hasta oturarak uyumak ya da uyuyamamak gibi sorunlarla karşılaşır.
Tabii ki çabuk yorulma da kalp yetmezliği bulgularından biridir. Kalp, vücudun istediği dakikalık kan hacmini gönderemezse, çabuk yorulma hissi, tüm adalelerde bir yorgunluk hissi oluşur.
Peki kadınlarda kalp kapağı sorunları ve hamilelik ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Uğur Coşkun: Kalp kapak hastalıkları ülkemizde çok önemli bir sağlık sorunudur. Çocukluk çağında geçirilen ateşli eklem romatizması sonucunda kalp kapaklarının tutulmasıyla, kalp kapak hastalıkları meydana gelir.
Kalp kapağı hasta olan bir kadın, çocuk sahibi olmak istediğinde bir kardiyolog tarafından değerlendirilmelidir. Gebelik durumunun uygun olup olmadığına da kardiyolog karar vermelidir. Çünkü kapak hastalıkları, gebeliğin son dönemlerine doğru anne hayatını tehlikeye sokabilmekte, hatta çocuk için de hayati tehlike oluşturabilmektedir.
Bu tür hastalıklarda mutlaka bir ekokardiyografik bir değerlendirme gerekir. Çünkü özellikle mitral darlığı ve aort darlığı gibi - ki bunlar kalp içindeki iki önemli kapaktır -romatizma nedeniyle önemli derecede tutulmuş ve darlık dereceleri yüksekse; hamilelik açısından büyük risk oluşturur. Böyle durumlarda, öncelikle kapağın düzeltilmesi için cerrahi müdahale uygulanıp daha sonra hamilelik durumunun düşünülmesi gerekir.
(TS/NU)