Batman çok önemli bir il. Hem kadınlar açısından önemli bir il, hem de mücadele açısından. Biliyorsunuz Batman bir dönem, faili meçhullerin en yoğun yaşandığı bir şehirdi. Sonra kadın intiharlarıyla gündeme geldi. Batman'da halkın bilinç ve mücadelesi de olgun ve kararlı. Kadın intiharlarında kökleri derinlere dayanan nedenler de var, yakın zamanda yaşanan çatışmalı ortamın da etkileri var.
-Nasıl etkiler bunlar?
Sistemin kadın üzerindeki politikaları kadınları etkiliyor. Kadınlar, kendi iradelerini yansıtamıyorlar. Ama bunun tohumları atıldı. Kadınlar şimdi kimlik ve cins mücadelesi veriyorlar. Bunu toplumun her kesimine yayma, siyasette de bir güç olma çabası var. Tabii bu günlere kolay gelinmedi. Çok bedeller ödendi.
-Batmanlı mısınız, neden Batman'dan aday oldunuz?
Batmanlı değilim. Batman kadın açısından önemli. Bu Batman halkının talebi. Ben HADEP'te Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptım. Partinin profesyonel çalışan, aktif çalışan bir yöneticisiydim. Tüm örgüt yapılarıyla ilişkim vardı. Batman il örgütünden böyle bir talep geldi. Benim 1. sıradan aday olmamı istediler. Ön seçim yapmadık ama atama aday da değilim. İl örgütümüzün, tabanın talebi.
-Peki seçildiğiniz takdirde kadınlarla ilgili öncelikli olarak neler yapacaksınız?
Kadınların sorunlarını sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarıyla ele almaya çalışacağız. Kadının başta siyaset olmak üzere her alana katılımını, demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir sistemin yaratılmasında ön koşul olarak görüyoruz. Ama bu uzun vadeli bir çabayı gerektiyor. Öncelikli olarak kadınların işsizliğine, yoksulluğuna dair tedbirler almalıyız. Kadınların istihdam olanaklarından daha fazla yararlanmalarını sağlamaya yönelik, cinsiyet ayrımcı uygulamaları giderici düzenlemeler gerçekleştireceğiz. Kadınların sendikal örgütlenme ve sosyal güvencelerini kazanmalarını hedefliyoruz. Eğitim, hukuk ve sağlık alanında kadınlar lehine düzenlemelere ihtiyaç var. Kadının her alandaki emeğinin görünür kılınması için çalışacağız. Sığınma evlerinin yaygınlaşması, doğum izinlerinin arttırılması, babalara da doğum izni uygulamasının yaygınlaştırılması, her iş yerine kreş açılması gibi somut hedefler konusunda çalaşmalar yapacağız.
-Batmanlı kadınlarla ilgili neler planlıyorsunuz?
Parti olarak da, kadın kolları olarak da il örgütümüz kadın intiharlarıyla ilgili kapsamlı bir çalışma yaptı. Bölge'de de, Batman'da da bir yandan feodal özellikler etkin, bir yandan da mücadeleye çok yatkın bir halk. Bunun çelişkisi yaşanıyor. Şimdi çatışmanın bittiği bir süreç yaşanıyor. Bunun hem olumlu, hem olumsuz kimi yansımaları var. Kadın intiharlarının arkasında tek bir neden yok. Onun için mücadelemiz çok yönlü olmak zorunda. Batman'da zaten başlamış olan bir kadın çalışması var. Belediye'yle işbirliği içinde kadınlara ait mekanlar açıldı. Kadınlar sorunlarını birbirleriyle paylaşıyor ve ortak çözümler arıyorlar. Bu çalışmaları daha da derinleştireceğiz.
-Biraz da sizden söz edelim. Politikaya nasıl başladınız?
1964 Kayseri, Sarız doğumluyum. Bir sürgün ailesinin çocuğuyum. Ankara'da büyüdüm. Ailem Kürt kimliğini muhafaza etmiş bir aileydi, Zazaca'yı çocukken öğrendim. Siyasetle çok küçük bir çocukken, Hüseyin İnan'ın idamıyla tanıştım. Hüseyin İnan'da Sarızlıydı. Ailem sürgün zaten, duyarlı bir aile, Hüseyin İnan'ın idamıyla hepimiz politize olduk. Çevrem hep solcu bir çevreydi. Sonra ağabeyim aktif olarak siyasete katıldı. Benim de o yıllarda başlayan duyarlılığım giderek gelişti ve HADEP Genel Başkan Yardımcılığı'na kadar uzanan uzun bir politik yaşamım oldu.
-Peki kadın mücadelesine ilginiz nasıl gelişti?
Sol kitapları okumaya başlamamla birlikte bir eşitlik fikri gelişti zaten, bu fikir kadın eşitliğini de içeriyordu. 1986'dan sonra yurtsever hareketin geldiği evrede özgün kadın örgütlülüğünün gelişimi, bizleri cins bilinci, kadın bilinci konusunda yoğunlaşmaya götürdü.
-Siyasi yaşamınızda hiç ayrımcılığa uğramadınız mı?
Benim büyüdüğüm aile ortamı kadınların ayrımcılığa uğradığı bir ortam değildi. Hem düşünce anlamında böyleydi, hem de sanırım annemden kaynaklanan bir durum vardı. Annem ailede çok egemendi. Ama elbette çevremde tanık olduğum şeyler oldu. Ailesinden baskı gören kadın arkadaşlarım oldu.
-Ya parti örgütünde?
Yoğun bir kadın mücadelesi var ama kadının siyasette güç olması söz konusu değil. Erkek egemen anlayış bulunduğumuz yapılarda da varlığını sürdürüyor. Biz siyaset yaparken, kendi içimizde de bu mücadeleyi sürdürüyoruz.
-Peki bu kadar yoğun siyasi yaşam içinde özel yaşamınız nasıl?
14 yaşında bir oğlum var. O dört yaşındayken ayrıldım. Bakımını asıl olarak halası üstlendi. Bir karar vermek durumundaydım; benim çocuğum gibi binlerce çocuk var. Kendimi, sadece kendi çocuğuma adamak yerine, bütün çocuklar için uğraşmam gerektiğine karar verdim. Binlerce çocuk için mücadeleyi seçtim. Bu anlattığım çocuğuna karşı duyarsız anne profili anlamına gelmemeli tabii ki. Elbette kendi çocuğumla ilgileniyorum, ona zaman ayırıyorum. Ama herşeyimi kendi çocuğum için feda edemezdim.
-Çocuğunuz bu duruma ne diyor?
Anlam vermeye çalışıyor. Zaman zaman tepkileri oluyor ama anladığına inanıyorum. Bana destek oluyor.