Wadud ve Noumani aralarında Türkiye'nin de bulunduğu dünyadaki pek çok "İslam ülkesi"nden ve teker teker Müslüman kadınlardan destek mesajları geldiğini söyledi. Ancak Türkiye'de kadın hakları alanında faaliyet gösteren "dindar kadınlar" olaya pek sıcak bakmıyor.
Geçen hafta New York'ta kılınan namazın da organizatörlerinden olan Numani, namazdan sonra çok sayıda tehdit içeren e-posta da aldıklarını; zaten daha önce aldıkları tehditler yüzünden de namaz mekanını birkaç kez değiştirmek zorunda kaldıklarını söyledi.
Kendilerine tepki gösterenlerin, kitleler üzerinde hakimiyet ve kontrollerini sürdürmek isteyenler olduğunu ileri süren Numani, "Bunların yozlaşmış düşüncelerini artık kabul etmiyoruz. Yaptığımızın geçerliliğine ve doğruluğuna güveniyoruz" diye konuştu.
Geçen hafta Amine Wadud tarafından New York'ta bir kilisede kıldırılan cuma namazına 100'e yakın kadın ve erkek karışık olarak katılmıştı. Medyanın büyük ilgi gösterdiği namaz, İslam dünyasının ileri gelenlerinin tepkisini toplamıştı.
Türkiye'den destek yok.
"Muhafazakar / dindar kadınların" bir araya geldiği "Başkent Kadın Platformu"nda kadın hakları çalışmaları yürüten Hidayet Şefkatli Tuksal, "kadın imam meselesinin abartılmasının, hayatın diğer alanlarıyla ilgili konularda girişilecek reformların önünü kesebileceğini" söyledi.
Her dinde olduğu gibi İslamiyet'te de ibadetin gelenekselleşmiş bir ritüel olduğunu kaydeden Tuksal, "Kişisel olarak kadının imamlık yapabileceğini düşünüyorum. Ancak bu kadının nitelikleri çok önemli. Yaşı, toplum içindeki saygınlığı da göz önüne alınmalı" diye konuştu.
Amina Wadud'un imamlık için doğru kişi olduğunu kaydeden Tuksal şunları söyledi:
"Bu hanımı daha önceden de eserlerinden tanıyorduk zaten. Ekranlardan izlediğimiz kadarıyla, duruşu, kıyafeti, namazı kıldırma biçimi açısından hiçbir sakınca görmedim. Ama iç ezanı başı açık bir kadının okuması benim için de çok yadırgatıcıydı".
Zorlamak ters etki doğurur...
Türkiyeli Müslüman kadınların bu girişimden "hoşlanmadığını", erkeklerle ayrı yerlerde namaz kılmayı tercih edeceklerini ifade eden Tuksal şöyle konuştu:
"Üstelik mesele sadece kadın - erkek meselesi de değil. Daha doğrusu tek başına değil. İbadetler sözkonusu olduğunda alışılmış ritüellerin dışında ne yapılsaydı aynı tepkiyi çekerdi".
Toplumun dini hassasiyetlerini çok zorlamamak gerektiğini dile getiren Tuksal, ne kendisinin ne de çevresindeki kadınların böyle bir uygulamayı Türkiye'de talep etmeyi düşünmediklerini; enerjilerini aile içi şiddet, kadının çalışma yaşamındaki yeri, hukuki durumuna yönelttiklerini anlattı.
Tuksal "Toplumda bu kadar tepki doğuracak bir şeyi yapmaktan imtina etmek lazım. Zamanlama olarak da doğru bulmuyorum. İlke olarak onaylasam da başka yararları engelleyeceğini düşünüyorum" dedi.
Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek
Mazlum - Der ve Özgür - Der gibi sivil toplum örgütleri içinde "kadın meselesi ve toplumsal değişim" üzerine faaliyet gösteren yazar Yıldız Ramazanoğlu ise Cuma namazını kadın imamın kıldırmasının "şov" olarak değerlendirdi.
Namaz sırasında İslami açıdan "büyük hatalar" yapıldığını öne süren Ramazanoğlu, kadın bir imamın kıldıracağı bir namaza katılmak istemeyeceğini belirtti. Ramazanoğlu şöyle konuştu:
"Müslümanlar İslam adına ortaya konan kötü pratiklerle yüzleşmek zorunda. Camilerde bile en kuytu dar ve kötü mekanları kadınlara ayırmanın, hala kadını 'esas insan' görmemenin, toplumsal bilinçaltında eşitlenmeyi reddetmenin bir bedeli olacaktı.
Amine hanım herhalde tutucu ve çağını kavramaktan uzak din adamlarını sarsmak istedi. Yanlışlarla dolu bu namazla ölümü gösterip sıtmaya yani daha adil bir yapılanmaya razı etmek. Bu yönüyle heyecan verici. Ama işgalci bir ülkede temel bazı ilkeleri hiçe sayarak gazetecilere kılınan bu namaz zaman mekan ve politik açıdan hoşuma gitmedi".
Diyanet: "Caiz değil"
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun kararında da kadınların erkeklere imamlığının caiz olmadığı bildirildi.
Kurulun kararında , din alimlerine göre, günlük beş vakit namazda olduğu gibi teravih namazında da kadınların diğer kadınlara imamlık yapabileceği, ancak kadının erkeklere ya da kadın - erkek karışık cemaate imamlık yapmasının caiz görülmediği kaydedildi.(AK/EÜ)