Şiddet; baba, koca, öğretmen, polis ve askerde üstlerden geliyor.
Bu önemli tespitler, "İzmir Barosu'nun İşkencenin önlenmesinde hukukçuların rolü" projesi çerçevesinde Ege Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, Sosyal Psikoloji ana bilim dalından Doç. Dr. Melek Göregenli'nin yürüttüğü "şiddet, kötü muamele ve işkenceye yönelik deneyimler, tutumlar ve değerlendirmeler" çalışması sonuçlarında yer alıyor.
Avrupa Birliği (AB) katkılarıyla İzmir kent merkezinde, 9 ilçe ve 36 semtte, 1033 kişiyle yüz yüze görüşme yoluyla yapılan araştırma şiddet deneyimleri, şiddetin kaynağı, işkence yapanlar, hakların bilinme düzeyi gibi başlıklar altında yapıldı.
Araştırmada, "işkence nedir, bir insana ne zaman işkence yapılmış olur" sorusunu yanıtlarken kimi genelleştirdi, kimi "her türlü sözel-fiziksel şiddettir" dedi, kimi de"dayak, sopa, darp, dövmek, sövmek, elini kolunu bağlamak, elektrik vermek, hakaret, ağır söz, vurma, çarpma, küfür, bağırıp çağırmak, coplanmak, Filistin askısı, tecavüz, şişelere oturtmak, tırnak çekme" şeklinde açıkladı.
Ayrıca, işkence tanımı, duruma, suça, güce ve amaca vurgu şeklinde tarif edilen işkence haklara el koyma, kişilik haklarına tecavüz ve insanlık suçu olarak yapıldı.
Hayattaki şiddet
Araştırmaya göre; gelir düzeyi düştükçe şiddet görme oranı yükseliyor; askerde maruz kalınan şiddet ise gelir düzeyi düştükçe artıyor.
Fiziksel şiddet sıralaması okul, aile, askerlik ve karakol olarak seyrediyor.
Görüşme yapılan 18-24 yaş üzeri 404 erkekten yüzde 37.9'u askerlik sırasında üslerinden sözel şiddet, yüzde 41.1'i ise fiziksel şiddet gördüğünü açıkladı.
Kadınlar erkeklere göre; anne, akraba ve eşlerden çok daha fazla sözel şiddet görüyor.
Erkeklerin ise öğretmen, yönetici, polis, arkadaş, kamu görevlisi, jandarma, ve cezaevinde kadınlara göre daha fazla sözel şiddete maruz kaldıkları ortaya çıkıyor.
Aile içi şiddetin mağduru kadın
Aile içi ilişkilerde; babaların ve akrabaların oğlan çocuklarına daha fazla fiziksel şiddet uyguladığı görülüyor.
Görüşülen kadınların yüzde 22.2'si, erkeklerin ise yüzde 1.9'u eşlerinin şiddetine maruz kaldığını açıklıyorlar.
Görüşülenlerin kendilerini solda görenler polis şiddetinden, sağda görenler ise baba ve askerlik sırasında üslerinden gördükleri şiddetten daha çok etkileniyor.
Politik görüş, kadınların eşlerinden gördüğü şiddeti ne azaltıyor ne de artırıyor. Oysa, dini görüşlerinin günlük hayatını yüksek oranda etkilediğini belirten kadınlar eşlerinden gördükleri şiddetten daha fazla etkileniyor.
Şiddete tepkisizlik
Araştırma, görüşülenlerin yüzde 82.5'inin sözel, yüzde 91'inin de fiziksel şiddete herhangi bir tepki vermediğini gösteriyor.
Sözel şiddete tepki "küsmek" ten, aynı şekilde, örneğin; "küfretme"ye kadar değişiyor.
Askerlikteki sözel şiddete karşı yüzde 93.3, fiziksel şiddete karşı da yüzde 95.7 hiçbir şey yapılmıyor. Bu durum, cezaevinde yüzde 99'a çıkıyor.
Poliste sözel şiddetine maruz kalanların da yüzde 89.6'sı, fiziksel şiddete maruz kalanların yüzde 95.2'si hiç tepki vermiyor. Bu grubun sadece yüzde 1.2'si avukata başvuruyor.
Görüşülenlerin çoğunluğu kimseye karşı şiddet kullanmadıklarını öne sürerken, kullananlar sırasıyla en çok çocuklara, kavga sırasında hasımlarına, kardeşlerine, eşlerine (karılarına) şiddet kullanıyor.
Kimler işkenceye maruz kalıyor? ,
Araştırmaya göre; aile içinde kadınlara ve çocuklar; adli suçlulara, güçsüzlere, yoksullara, söz hakkı olmayanlara, hak edenlere, öğrencilere, gençlere, Kürtlere, siyasi suçlulara, rejimin tersine gidenlere, aydınlara, düşünen, toplumsal olaylara ilgi duyanlara, itiraz edenlere, düşüncesini açıkça söyleyenlere, azınlıklara, düşünce ve davranışları marjinal olanlara, travestilere, grup dışında kalanlara, zihinsel engellilere, suçsuzlara dahası herkese işkence yapılabiliyor.
Haklarınızı biliyor musunuz?
Haklarını bilenlerin "CMUK, avukat isteme hakkı, konuşmama hakkı..vb" konularında bilgi sahibi olmakla birlikte "bu hakların hayata geçirilmesinde sorunlar olduğunu, bu nedenle hakları bilmenin kullanma anlamına gelmediği"ni düşünüyorlar. (NM)