Kendi cinsel kimlikleri üzerinde söz sahibi olan, kimileri için bu 'öteki' cinsler; politik duruşları olan, bütün ayrımcılıklara karşı duran, toplumun beden üzerindeki egemenliğini tanımayan LGBTT bireyler, yaşamlarını bianet'e anlattılar.
Travesti ve transseksüeller ne kadar görünür ise bedenleri kadın ama hisleri erkek olan trans erkekler de bir o kadar saydam. Çoğu zaman lezbiyenlerle karıştırıldıklarını söyleyen trans erkekler, yaşadıkları deneyimleri, kendi 'erkekliklerini' anlatıyor.
"Bizi lezbiyenlerle karıştırıyorlar"
Voltrans Trans erkek İnisiyatifi adlı örgüt içerisinde bir araya gelen trans erkeklerden Kannu ve İlksen bianet'e çocukluklarından bugüne yaşadıkları toplumsal cinsiyetin yarattığı baskıyı anlattılar:
Kadın bedeninde doğan ancak kendini erkek olarak kabul eden trans erkeklerden Kannu Akkaya; kendileriyle ilgili yanlış algılamaları anlatıyor:
"Her trans erkek kadınları sever' diye bir kural yok aslında. Bizi lezbiyenlerle karıştırıyorlar. Trans erkekler kendilerini doğuştan erkek olarak kabul ederler. 'Kadın olarak doğdum ama ben bir erkeğim' derler. Aynı şekilde trans kadınlar da 'Erkek bedeninde doğdum ama aslında kadınım' derler. Bizi lezbiyenlerden ayıran fark; cinsiyet kimliğimiz. Lezbiyenler kadın bedeninde olmaktan rahatsız olmazlar. Trans erkekler ise bu durumdan rahatsız olurlar ve bedenlerini erkek bedeni olarak hayal ederler. Eğer toplumsal cinsiyet var diyorsak o zaman ben bir erkeğim. Bir de insanlar 24 saat bizim cinsellik düşündüğümüzü ya da ilişkiye girdiğimizi düşünüyor ama aslında öyle değil."
Akkaya, kendini erkek olarak kabul etme sürecinin ise çocukluğunda başladığını söylüyor:
"Tam olarak ne zaman kendime erkek dediğimi hatırlamıyorum. Ama ilkokulun son sınıfında giydiğim kıyafetler, bedenimi kullanış biçimimde bir çelişki olduğunu hissediyordum. İlk etekli önlüğü giydirdiklerinde niye ben bu eteği giyiyorum diye düşünüyordum. Ortaokul birinci sınıfa kadar okuduğum için hayatımda bir daha hiç etek giymedim."
"O zamanlar annem arada etek giyip kız çocuğu gibi görünmemi istiyordu. Bir sene kadar bir pantolonla idare ettim. Sonra ablamla bana bir etek diktiler. Diktikleri eteği giymem için beni birkaç gün zorladılar. Bir hafta giymek zorunda kaldım. Sonra üzerimde parçalandı. Ben de içimdeki şeyi tam olarak tanımlayamıyordum çocukken ama etek giymemek konusunda bir ısrarım vardı."
"Çok erkekli bir ailede büyüdüğü için insanların böyle olduğu düşünülür ama benim altı kız kardeşim vardı. Bu doğru değil demek ki. Çocukluğum Sivas gibi kapalı bir yerde geçti. 12 Eylül'ü de orada yaşadım. Sonra ergenlik dönemimde İstanbul'a ablamın yanına geldim. Ama kadınlar arasındaki ağda, regli muhabbetlerinden sürekli kaçıyordum. Sonra yeniden Sivas'a döndüm. Alevi olarak orada yaşamak çok zordu. Maraş'taki gibi kapımızın önüne çarpı işareti yapılıyordu."
"Göğüslerimden rahatsız oluyordum"
"Göğüslerimle sorunum vardı hep onları saklamaya çalışıyordum. Çünkü aslında bir yandan da ben onların var olmadığını düşünüyordum. Bakışlardan çok rahatsız oluyordum göğüslerim varken. İnsanlarda kafa karışıklığı yaratıyordu. Bazıları uzun uzun bakıyordu. Daha sonra da ameliyata karar verdim ve aldırdım. Şimdi çok rahatım. Göğüslerimin olmadığını birçok insan da fark etti ama kimse sormaya cesaret edemiyor.
" Ablalarıma da göğüs ameliyatı olmaya karar verdiğimde söylemek zorunda kaldım. Daha doğrusu ameliyattan sonra gördüler ve belli oluyordu zaten. Anladılar sordular ben de söyledim ama kötü bir tepki vermediler. Ben aslında sizin bir erkek kardeşinizim dedim. Bir ağabeyim vardı trafik kazasında ölmüştü. Ablamlar da bir erkek kardeşimiz öldü ama şimdi bir erkek kardeşimiz daha oldu dediler. Bu durum hoşlarına da gitti. Penis yaptırmayı düşünmüyorum. Hormon kullanmadım kullanmayacağım da."
"Şu anda 40 yaşındayım. Daha 5 yıl önce ne olduğumun adını koydum. Ben tam olarak kadınlardan hoşlanıyorum da diyemem. Burayı da tam olarak cevaplamış değilim. Bunun çok netleşmesini de istemiyorum. Bir gün bir erkekten hoşlanırsam ne yaparım çok bilmiyorum. Ama şu ana kadar bir erkek ile ilişkim olmadı. Ama 'queer' tanımı (cinsiyetlerden ve cinsel yönelimlerden bağımsız olma) beni çok rahatlatıyor."
"Kim belirliyor kimin normal kimin olmadığını. Trans erkeklerin belirlediği bir toplumsal düzende de heteroseksüeller belki anormal olacaktı. Cinsiyeti beden üzerinden kodlamamak gerek. Neden benim normlarım üzerinden değil başkalarının normları üzerinden şekillendireyim ki düşüncelerimi."
"Anneme ve babama söylemedim. Ama ben onların her zaman hem oğlu hem de kızıydım. Onlar böyle söylüyorlardı. Kendimin ne olduğunu açığa çıkardığımda babam hasta oldu ve öldü. Daha sonra anneme söylemek istedim ama o da birkaç ay sonra hastalandı ve onu da kaybettik. Şu anda onların emekli maaşlarıyla geçiniyorum. Daha önce uzun yıllar konfeksiyonlarda çalıştım. Oraları tam kız sömürü merkezleri gibi..."
"Maço bir erkek değilim"
"Kadınlarla ilişkilerimi onların dış görünüşü üzerinden değil kurduğum iletişimle yürütüyorum. Yolda yürürken de kadınların kalçasına bacağına bakıp laf atmam. Çünkü bu da cinsiyet ayrımcılığına giriyor. Ben erkeğim ama maço bir erkek değilim. Feminist bir trans erkeğim diyebilirim."
"Çocuk doğduktan sonra kimliğine yazılmasın cinsiyeti, kimse de toplum da ona hiçbir rol atfetmesin. İleride büyüdüğünde cinsiyetini kendi seçsin ona sorulsun kendini nasıl hissediyorsun diye. Hemen vajinası var diye kız adı verilmesin."
"Biz görünür değiliz. Bizim sorunlarımız da. Trans kadınlar daha çok şiddete uğradığı için görünürler. Başı kapalı trans erkekler de var. Evlenmiş, çocuğu olmuş ama erkek olmak istiyor. Zorla evlendirilmiş trans erkekler de var. Bazı feministler de kadın bedenine ihanet etmişim gibi kızanlar oluyor. Çünkü kadın kimliği üzerine bir politika yürütüyorlar. Ailelerden de 'Sen intihar et de bizi katil yapma' denen trans erkekler de var..."
"Hormonlar bedeninizi değiştirir ne hissettiğinizi değil"
"Kim ne hissediyorsa odur. Beden üzerinden norm belirlenmez" diyen 25 yaşındaki İlksen Emirgürsoy da trans erkeklerden. Çocukluğundan itibaren yaşadığı erkeklik deneyimini paylaştı:
"Çocuklukta cinsiyetin farkında olmuyorsun. Bedenindeki organı kadın veya erkeklik organı olarak algılamıyorsun. Doğal bir gelişim sürecinde kıyafet, renk seçmeye başlıyorsun ve o seçtiğin tüm kıyafetlerin, renklerin bir cinsiyeti oluyor zaten toplumda. Ama senin bedenine yakıştırılan gerektirdiği hiçbir şeyi istemiyorsun hatta tam zıddını istiyorsun. Toplum sana bedeninden ötürü etek giydirmek isterken sen pantolon giymek istiyorsun. Kızlarla oyun oynarken erkek rolünde olmak ve ona göre oyuncak seçmek ya da birini beğenmek kısmında ben erkeklerin oynadığı oyuncakları seçiyordum, kızları beğeniyordum.
"Daha sonra ilkokula giderken etek giydiğim zaman eteğe uzun uzun bakmıştım. Beğendiğim kızlarla aynı şeyi giyiyordum o zaman üzülmüştüm. Yavaş yavaş farkındalık kazanıyordu o cinsiyetinin o beğendiğin kızlarla aynı cinsiyeti paylaştığın durumu. İlkokulda önlüğün altına sürekli pantolon giyiyordum. Edirne'de büyüdüm. Köyde büyüdüm. Bayramlarda ya da özel günlerde külotlu çorap ve etek giymem gerekiyordu. O zaman annemle tartışıyorduk.
"Annem başıma kurdele takmak istiyordu. Ona sadece istemiyorum diyordum ben erkeğim o yüzden istemiyorum diyemiyordum çünkü ne olduğumu bilmiyordum bu içinde bulunduğum durumu tanımlayamıyordum. Yalnızca bir farklılık hissediyordum ama ne olduğunu anlayamıyordum. Erkeğim ama niye böyle davranıyorlar gibi hissediyordum. Bedenin böyle sen kızsın bütün arkadaşların böyle o yüzden bunları giymek zorundasın gibi şeyler söylüyorlardı. Zorla giydiriyordu. Ağlayarak giyiyordum ben de."
"Bu olayı hormonlarla açıklamaya çalışmaları çok saçma. Sonuçta kadınlarda da erkeklik hormonu var erkeklerde de kadınlık hormonu. Hormonlar yalnızca sizin bedeninizi değiştirir ama hissettiklerinizi etkilemez. Kadınların da tüyleri çıkıyor ama onlar yine kendilerini kadın hissediyor."
"Ergenliğe geçiş dönemim çok yıpratıcıydı. Çünkü o zaman bedenimle yüzleşmek zorunda kalmıştım. Regli oluyorsun, göğüslerin çıkmaya başlıyor. Ortaokula başladığımda kızlara ilgi duymam arttı. Karşımdaki insan beni erkek olarak görsün istiyordum ama bedenim yüzünden öyle görmüyorlardı. Hissettiğim cinsiyeti gösteremiyordum. O yüzden toplumun yüklediği erkek rollerini göstermeye çalışıyordum. Hissettiğim erkek kimliğini göstermek için şiddet gösteriyordum, yeter ki karşımdaki insanlar görsün erkek olduğumu diye sebepsiz yere vuruyordum karşımdakine, kabadayılık yapıyordum. Sonra bir baktım böyle erkeklik mi olur dedim vurup kırmakla. Sonra vazgeçtim bundan."
"Liseye başladığım zamana değişirim diye düşünmüştüm. Ailemden ayrı okuduğum için kız yurdunda kalıyordum. Okulda benim lezbiyen olduğumu düşünüyorlardı. Lisede kendimi oturtmaya çalışırken karşıma rehber öğretmenim çıktı. Tavırlarım farklı olduğu için benimle konuşmak istedi. Ben de anlattım. 'İstersen geçer' deyip beni psikiyatriste gönderdi. Doktor bana tek tedavimin cinsiyet değişimi olduğunu söyledi. Ya kadın gibi hissedeyim ya da erkek bedeninde olayım istiyordum. Doktora hangisi olursa olsun yeter ki kendimle barışayım istiyordum. Ama bir yandan da hep penisim olsun istiyordum. İçimdeki hislerin değişmeyeceğini aslında biliyordum.
"Doktor kimliğimin adını koydu 'Sen trans erkeksin' dedi. Sonra bunu öğretmenime anlattım. Öğretmenim daha genç olduğumu düşünerek bunların çok zor olduğunu, ailemi üzmeye hakkım olmadığını ve beni zorlu bir süreç beklediğini söyledi. 'Kız olmayı dene' dedi. Denedim de. Konserlere öyle çıktım. Makyaj yaptım, oje sürdüm. Kendime yeni bir gardırop yaptım. Bana pembe renkli bir body almıştı. Bana giyince kendini nasıl hissediyorsun diye soruyordu. Ben kendimi toplumdaki feminen erkekler gibi hissettiğimi söylüyordum kendimi Fatih Ürek gibi hissediyordum. 'Bir süre daha dene' dedi. Üç yıl denedim kız olmayı ama değişen hiçbir şey olmadı. 'Erkek arkadaşın olsun' dedi. Oldu da. Ama baktım olmuyor. Bana yaklaşmaya çalışan bir kızı doğal görüyorken bir erkeğin bana yaklaşması garibime gidiyordu sapık olduğunu düşünüyordum."
"Sınıfta yalnızca dört erkek vardı. Kız muhabbetlerinden kaçamıyordum. Zaten etrafımda bir kız ordusu vardı. O kızların içinde kendimi bir erkek olarak korumaya çalışıyordum. Bana sevdiğin bir erkek olup olmadığını sorarak üstüme geliyorlardı. Beni beğenen erkekler oluyordu. İçimden 'Beni niye beni beğeniyor diye acaba gay mi' diye düşünüyordum. Çünkü bu beni huzursuz ediyordu. Kendi içimde yaşadığım acı çok büyüktü. Sonra İstanbul'da üniversiteyi kazandım. Okulun ikinci sınıfında saçlarımı yavaş yavaş kestirdim. Üniversitede de kız yurdunda kalıyordum ve artık bilincinde olduğum için kimliğimin kız yurdunda kalmaktan korkuyordum. Bende bir gariplik olduğunu düşünüyorlar ama ne olduğunu tam çıkaramıyorlardı. Göze batmadan kimliğimi yapmak için kadınsı klasik giysiler yerine spor giyinmeye başladım."
"Seni zaten abla gibi görmedim"
"Ailemden ilk olarak kız kardeşlerime söyledim. En küçük kız kardeşim bana 'Seni zaten abla olarak görmedim' dedi ve durumu kabul etti. Ama diğer kız kardeşim tepkiyle karşıladı ve o da psikologa gitti. Annem ise çantamdaki terapi kağıtlarını görünce sordu. Anneme iki yıl önce söylemek zorunda kaldım. Çünkü artık kız yurdunda kalmak istemiyordum. Söylediğimde de 'Ben ne doğurduğumu mu bilmiyorum' dedi. Kabul edemedi. O gece babama da söylemiş. Babam da 'Yapacak bir şey yok, bizim anlamamız, sormamız gerekirdi' demiş.
"Babamdan daha sert bir tepki bekliyordum ama o daha iyi karşıladı. Dedeme söylediğimde babaannem tepki gösterdi. Dedemi ise gurur duydu. Çünkü erkek oluyorsun. Bu da önemli. Diğer türlü olsaydı kızardım dedi. Ama aslında aynı şey. Dedemin anladığı erkek olmak ama aslında değişen bir şey yok ben zaten erkeğim. Annem de babamdan daha fazla kızdı. Annem evleneceğin hayalini kurmuş çeyiz düzmüş bir kayıp yaşıyor kendi içinde kız çocuğu ölüyor gibi."
"Ben kadınlara ilgi duyduğum için değil kendimi erkek olarak gördüğüm için cinsiyetimi değiştirmek istiyorum. Bir heteroseksüel kadınla birlikte olduğumda göğüslerimi sıkı sıkı sarıyordum onlara dokunulmasını istemiyordum. Ben de hormon kullanmaya başladım. Sarışın olduğum için sakallarım yeni yeni çıkıyor. Göğüs ameliyatı oldum. Penis ameliyatı da olacağım. Cinsiyet değişimi için terapiye gidiyorum.
"Anneme cinsiyet değiştireceğimi söylediğimde 'Kendini parçalattıracaksın' dedi. Ama sünnet için de bir çocuğu toplumun ve dinin koyduğu kurallarla kesip biçiyorsun. Kimsenin mutluluğu başkasının mutsuzluğu olmamalı. Teyzemler 'Cinsiyetini değiştireceğine beynini değiştirelim' diyorlar. Vajinası olduğunu kabul etmeyen trans erkekler de var. Onlar da yapay penis takarak ve göğüslerini alarak ilişkiye giriyorlar. Ama karşılarındaki kadın bunu görmüyor. Onu erkek olduğunu sanıp ilişkiye giriyor. Kendilerini böyle saklayanlar da var."
"Çoğu zorla evlendiriliyor"
"İnsanlar ne olduğuna karar veremeyen gözlerle bakıyorlar. Kimliğini açıkladığında da farklı tartışmalar oluyor. Psikolojik şiddetten intihar eden trans erkekler de var. 5. kattan atlayıp sakat kalanlar da var. Çoğu trans erkek zorla evlendiriliyor, çocuk yapmak zorunda bırakılıyor. Terapiye giden trans erkekler trans kadınlardan daha fazla kadın var. Bir an önce cinsiyetini değiştirip ayrı bir şehirde yeni bir hayat kurmak istiyorlar."
"Üniversitede de kimliğimi erkek olarak yazıyorum. Okulda erkek olduğumu biliyorlardı ama kadın bedeninde doğmuş bir erkek olduğumu bilmiyorlardı. Bir gün okulda Freud ile ilgili bir sunum yaparken açıkladım."
"Hep kızlarla bir arada olduğum için erkeklerin arasında da erkek muhabbetleri beni çekmiyor. Çünkü onun erkekliği ile benim erkekliğimi aynı yaşamamışım. Ben bir kadına baktığımda daha pornografik bakmıyorum ama onların muhabbeti daha çok penis üzerinden dönüyor. Bize yönelik de bir taciz var o yüzden biz de bir kadına tacizkar yaklaşmıyoruz."(BT)
*Voltrans Trans erkek İnisiyatifi; her Pazar Amargi'de 15.00-17.00 saatleri arasında toplanıyor.