2016 ve 2019 yıllarında atanan kayyımların ardından birçok kadın işten atılmış, şiddeti durdurmaya yönelik çalışan birçok kadın kurumu peş peşe kapatılmıştı.
Rosa Kadın Derneği, yerel yönetimlere kayyım atanmasının ardından şiddet gören kadınların başvuracağı birçok mekanizma yok olunca 2018 yılında Diyarbakır’da kuruldu. Dernek, o günden bu yana sadece Diyarbakır’dan değil Kürt illerinin tamamından şiddet gören kadınların başvurularını alıp, kadınlara hukuki, psikolojik ve birçok destek sağlıyor.
Kadına yönelik şiddeti yok etmek için farkındalık yaratan çalışmalar da yürüten Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, 25 Kasım’a giderken dernek faaliyetlerini ve Kürt kadınların uğradığı şiddet biçimlerini anlattı.
“Kadınların uğradığı şiddet biçimlerine karşı mücadele ediyoruz”
Rosa Kadın Derneği’ne başvuran kadınların uğradığı şiddet biçimi ne olursa olsun her türlü desteği verdiklerini belirten Suzan İşbilen, “Buraya gelen kadının kimliği, dili, kültürü ne olursa olsun buna bakmaksızın bütün kadınların başvurularını alıyor ve uğradıkları şiddete karşı birlikte mücadele ediyoruz. Biz şiddete karşı kurulan bir derneğiz. Kadının uğradığı şiddet biçimine ve toplum nezdinde tanınan bir siyasetçi ya da yazar bile olsa, şiddet gösteren erkeğin kim olduğuna bakılmaksızın kadına destek sağlıyoruz. Bizim hedefimiz, gerçekten toplumda şiddeti bitirmek. Bitirmek mümkün olmasa da en azından kadınların o erkek şiddetini ‘kaderim’ diye kabul etmemesini sağlamak istiyoruz. Biz buna dair bir farkındalık yaratıyoruz. Bütün çabamız bu” diye konuştu.
Şüpheli kadın ölümleri
Kadınların, sistemin yaratığı toplumsal cinsiyet rollerine karşı bir direniş sergilediğini ve sistemin onlara biçtiği roller doğrultusunda yaşamayı reddettiklerini belirten İşbilen, şöyle devam etti:
“Ama iktidarın, devletin ve erkeğin hedefi de kadınları eve kapatıp erkeklere hizmet eden bir noktaya getirmek. Bunların yöntemlerinden biri de cezasızlık politikaları ve kadın ölümlerini ‘şüpheli’ diyerek failsiz bırakma girişimi. Narin Güran cinayeti 3-4 aydır gündemin ortasında ama kim, neden öldürdü sorusu halen yanıtsız. Belki birileri ceza alacak ama ‘cinayet’ aydınlatılmayacak gibi görünüyor. Aynı şekilde devlet, Gülistan Doku’nun öldüğünden emin ama fail nerede hatta Gülistan’ın ‘bedeni’ nerede bunu cevaplamıyor. Rojin Kabaiş’in cesedi günlerce suda kaldı. Aile bilgilendirilmedi ve ‘şüpheli ya da intihar’ denilerek kapatılmak istenecek. Yani kadınlar ya yüksekten atlıyor ya kendini asıyor ya da suda boğuluyor. Erkek devlet, 'şüpheli ölüm' diyerek failsiz bir kadın mezarlığı yaratmaya çalışıyor."
25 KASIM’A GİDERKEN
“Diyarbakır, direnişten vazgeçmeyen kadınlarla dolu”
İntihar
Şüpheli ölümlerin ve intihar vakalarının münferit olmadığını vurgulayan İşbilen, “Ama biz biliyoruz ki kadınlar yaşamayı seviyor, özellikle genç kadınlar. Rojin, 21 yaşında gencecik bir kadın. Hayalindeki üniversiteyi kazanıp Van gibi bir yere gitmiş ve üniversite okuyor. İki gün sonra kayboluyor ve günler sonra da cesedi bulunuyor. Geçen yıl yüksekten atlayarak öldüğü söylenen kadının ölmeden önce annesini arayıp ‘Anne beni kurtar’ dediği bir kayıt ortaya çıkınca cinayet olarak değerlendirildi. Biz yaşamı severken ve yaşam bu kadar güzelken hiç kimse, 80 yaşındaki bir insan bile, ölmek istemezken genç kadınların bu gibi belli yöntemlerle ölmüş olmalarına inanmıyoruz. Eğer intihar varsa bile aile, çevre, toplumsal ve sosyal hayat o kadını öyle bir hale getiriyor ki ona ölümden başka çare bırakmıyor. Yani adeta diyor ki 'ben seni öldürmüyorum ama sen kendini öldüreceksin.' Bunu dayatıyor ve bunun koşullarını yaratıyor” diye konuştu.
2023’ten bu yana 87 şiddet başvurusu
Rosa Kadın Derneği'nin verilerine göre, 25 Kasım 2023'ten bu yana 87 şiddet başvurusu alındı. Diğer şiddet türleri ile birlikte 36 başvurucu ekonomik şiddete, 42 başvurucu fiziksel şiddete, 27 başvurucu cinsel şiddete, 28 başvurucu sosyal şiddete, 29 başvurucu dijital şiddete, 58 başvurucu psikolojik şiddete maruz kaldı. 52 başvurucuya hukuki destek,19 başvurucuya psikolojik destek sağlandı ve 25 başvurucu baroya, 2 başvurucu ŞÖNİM’e yönlendirildi.
“Şiddet sarmalına karşı örgütlü mücadele”
Diyarbakırlı kadınları 25 Kasım’a çağıran İşbilen, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kadınlar sağlık haklarından mahrum bırakılıyor, ekonomik olarak da geçinemiyor. Yani bütün bu yönleriyle kadın, bir örümcek ağı gibi her yerden sarmalanmış durumda. Kadınlar yüzyıllar içerisinde o ağların bir kısmını aşmış olsa da tamamen yırtıp özgürleşmesi için mücadele gerekiyor. 25 Kasım günü saat 18.00’de, bileşenlerinden olduğumuz Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP), Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı ile Şex Said (Dağkapı) Meydanı’ndan Keçi Burcu’na düdüklerimiz, meşalelerimiz ve beyazlı morlu tülbentlerimizle yürüyeceğiz. Bu şiddete ve bu şiddet sarmalına karşı ancak örgütlü mücadelemiz ile direnebiliriz. O yüzden biz genç ve yaşlı bütün kadınları örgütlenmeye ve omuz omuza yürümeye çağırıyoruz.”
(ED)