"Kadın Cinayetleri Önlenebilir" kampanyasının ilk adımı olan 2 günlük Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Eylem Konferansı “Kadın Cinayetleri Nasıl Haberleştiriliyor, Nasıl Haberleştirilmeli” oturumuyla devam etti.
TIKLAYIN - KADIN CİNAYETİ HABERLERİNDE MEDYANIN KARNESİ
Semiha Öztürk moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Hürriyet’ten Emel Armutçu, bianet kadın ve LGBTİ haberleri editörü Çiçek Tahaoğlu, CNN Türk muhabiri Göksel Göksu, JİNHA muhabiri Sibel Yükler ve gazeteci Feyza Akınerdem konuştu.
“Medyanın iki yüzü”
JİNHA’nın haberine göre, Armutçu, medyanın kadın cinayetleri ile ilgili 2 farklı yüzünün olduğunu ifade ederek, "Medyanın iki yüzünden biri şiddeti yeniden üreten yaptığı ya da yapmadığı haberlerle dili ile şiddeti besleyen yanı var. Bir yandan da şiddetin görünür olmasını farkındalık yaratmasını da sağlayan medya. Bir yandan çok kızıyoruz bir yandan da haberlerimizi o medyada duyurmamız gerekiyor. İstediğimiz gibi olmasını sağlayan da bizim elimizde" dedi.
Armutçu, kadın cinayetleri haberlerindeki “cinnet” vurgularına, faillerin görünmez kılınmasına ve cinayetleri meşrulaştıran dile dikkat çekti. “Haberlerinde cinnet başlıklarına baktığınızda, sanki ‘Cinnet’ diye biri var sürekli kadınları öldürüyor.” Dedi.
“Yaygın medya tutarlı yayın politikası belirlemiyor”
Tahaoğlu, gazetelerin tutarlı bir yayın politikası belirlemediğini ve yapılan haberlerde dilin editörün inisiyatifine kaldığını belirtti.
Yaygın medyada kadın haberlerindeki sorunları ele alan Tahaoğlu, Özgecan Arslan cinayetinin ardından gazetelerdeki kadın haberlerinin sayısının artışına dikkat çekti. bianet’in kadın odaklı habercilik çalışmalarını anlattı.
“Her haber kadın odaklı yapılabilir”
CNN Türk spikeri Göksel Göksu, medyada kadınların olarak ya haber yaparak ya da haber konusu olarak var olduğunu ifade etti.
"Cinayet haberlerinde pornografik ve polisiye bir dil var çünkü bu haberleri yapanlar polis muhabirliği yapmış olanlardan seçiliyor. 'Anlaşıldı, malum şahıs' dili buraya da yansıyor. Dilimiz çok evrim geçirdi uzun yıllar içerisinde bilim adamından zor da olsa bilim insanına gelebildik. Artık biraz daha duyarlı bir kuşağında geldiği bir gerçek.”
Aynı olayla ilgili bambaşka haberler yapıldığına dikkat çeken Göksu, “Bir sahaya çıktığımızda kadın odaklı haber yapabiliriz ve bunu yaygınlaştırabiliriz. Sınırdan bir haber yaparken o dramı anlatıyorsanız hem kadın odaklı haber yapabilirsiniz hem de savaşın en fazla kadınları ve çocukları etkilediğini yazabilirdiniz. Dolayısıyla kadın odaklı haberciliği yapabilecek kişilere ihtiyacımız var” dedi.
“Muhalif medya da klişe başlıklar atıyor”
JINHA muhabiri Sibel Yükler, daha önce çalıştığı İhlas Haber Ajansı’nın bir bölge de kadın gazetecilerin çalıştırmadığını ve kaşeli bir yasa ile bunu kural olarak kabul ettiklerini dile getirdi. Sadece kadınların çalıştığı ve kadın haberleri yapan JINHAyı anlattı.
"Ana akım medyadan bahsettik ve bir de muhalif basınımız var. Kadın cinayetleri politiktir ama muhalif medyada da hep klişe başlıklar görüyoruz. Muhalif medya bu haberleri magazinselleştirmiyor ancak politikleştirmiyor da” dedi.
"Sabah programlarıyla ilgili ne yapabiliriz"
Akınerdem ise sabahları kadınlara yönelik televizyon programları ve izdivaç programlarını ele aldı. “Feminist örgütlenmeler ve kadın örgütleri olarak, biz bu alanda ne yapıyoruz bunu düşünmemiz gerekiyor" dedi.
Akınerdem, sabah kuşaklarında kadınların egemen olduğunu söylerken, bu programların sunucularının toplumsal normlar açısından çok “düzgün” ve “örnek” kabul edildiklerini belirtirken “Bir taraftan da bu kadınlar tüm yaşananlara birinci elden tanık oluyorlar ve bu tanıklık onları ciddi bir şekilde çelişkiye sokuyor" diye konuştu. (SG/ÖDK/ÇT)