çevresinde yapılan çalışmaların bir ayağı da, öğrenci kulüpleridir. Şu anda Türkiye çapında toplam 7 adet kadın çalışmaları / toplumsal cinsiyet çalışmaları yapan kulüp var (1).
Araştırmam dahilinde beş farklı üniversitede (Bilgi Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi) kadın çalışmaları / toplumsal cinsiyet çalışmaları yürüten kulüp veya grupların üyeleriyle görüşmeler yaptım.
Öğrenci İnisiyatifli Kulüpleri
Kadın çalışmaları yapan kulüplerin en temel özelliği ve güç aldıkları en önemli nokta; öğrenci inisiyatifli olmalarıdır. Bu kulüpler, diğer öğrenci kulüpleri gibi, öğrenciler tarafından kurulup, öğrencilere yönelik çalışmaktadırlar.
Bu kulüplerin öğrenci inisiyatifli olmaları, kadın çalışmaları yürüten diğer yapılardan farklılaştığı bir noktadır ve beraberinde bazı avantajlar getirmektedir. Kulüp bünyesinde hem kendilerini feminist olarak tanımlayan öğrenciler hem de herhangi bir kimlikten bağımsız öğrenciler yer alabilir.
Bu kulüplerin ortak amaçlarından biri üniversitedeki kadınlara, hem kadınlıklarını fark ettirmek, hem de cinsiyetçi yapıları sorgulatmak. Dolayısıyla kulübe katılan kadın öğrencilerin feminist olmaları herhangi bir önkoşul teşkil etmezken, öğrenciler kulüp bünyesinde çalışmalar yaparak kadınlıklarını ve ataerkil sistemi sorgulama aşamasına gelirler.
Üniversitelerdeki kadın çalışmaları kulüpleri aynı zamanda düzenledikleri etkinlikler ile tüm öğrencilere hitap etmektedir. Kimi etkinlikler sadece kadınlara açıktır, kimileri de kadın-erkek herkese. Bunun sayesinde üniversitedeki tüm öğrencilere cinsiyetçi yapıları sorgulatmayı hedeflerler.
Öğrencilerden çıkan bir oluşum olduğu için, etkinliklere katılan öğrencilerin önünde akademiden farklı bir alan açılır. Bu alan hem derslerde yapılan tartışmalar ile beslenir hem de onlardan biraz daha farklıdır. Kimi durumlarda etkinliğe katılan öğrenciler daha rahat bir ortamda daha özgürce ve içten tepkilerini ortaya koyabilirler.
Bu kulüpler aynı zamanda üniversitelerdeki kadınları bir çatı altında toplayabilme özelliğine sahiptir. Dolayısıyla üniversiteli kadınlar arasında bir dayanışma da yaratır.
Kulüpleşme süreci
Üniversitelerdeki kadın çalışmaları kulüplerinin faaliyetlerine geçmeden önce, biraz kulüpleşme sürecine ve kulüpleşmenin getirilerine değinmek istiyorum.
Genellikle birkaç feminist kadının bir araya gelip bir şeyler yapmak istemesi, ya da cinsiyetçi ayrımcılıklara maruz kalan üniversiteli kadınların bu yapıları değiştirmek istemesi üzerine kulüpleşme sürecine gidiliyor.
Bu süreç üniversiteler arasında farklılıklar gösterse dahi, aslında kulüpleşmek temelde kurumsal bir kimlik, görünürlülük ve meşruiyet sağlıyor. Kurumsal kimlik sayesinde yapılacak faaliyetler için zemin hazırlanmış oluyor, görünürlülük ise bu konuda çalışmak isteyen kadınların biraraya gelmesini sağlıyor (2).
Kulüp faaliyetleri ile kampus hayatına dokunabilmek
Yukarıda da belirttiğim gibi, üniversitelerdeki kadın çalışmaları kulüplerinin temel amaçlarından biri; üniversitelerdeki cinsiyetçi yapıları sorgulamak, değiştirmek ve aynı zamanda kampus hayatına da dokunabilmek.
Bu amaç doğrultusunda kadın çalışmaları kulüpleri çok çeşitli faaliyetler düzenlemektedir. 8 Mart, 25 Kasım gibi tarihlerde panel, film gösterimleri, tartışma ve okuma grupları, performans, dans, tiyatro, müzik gibi bir çok aktivite ile üniversitedeki diğer öğrencilerin de bu etkinliklere katılması ve bu konular üzerine konuşmaları sağlanıyor.
Bu aktivitelerin dışında kulüpler, bülten çalışmalarının yanı sıra, feminist okuma gruplarında feminist teori ya da tematik okumalar ile (sanat ve kadın, ekonomi ve kadın vb.) kendilerini beslemektedirler.
Burada, iki önemli nokta dikkati çekmeye değer. İlki, üniversitelerdeki kadın çalışmaları kulüplerinin yürüttükleri faaliyetlerin üniversitedeki tüm öğrencilere ulaşması ve kampus hayatına dair değişimleri hedeflemeleri. Tüm öğrencilere açık bu etkinlikler sayesinde üniversitede çeşitli konuları gündem yapabilme, ve konuşulur kılma gücüne sahip olmaları.
Diğer önemli nokta ise; kulüplerin teorik okumalarla kendilerini beslemeleri ve bu okumaları aynı zamanda dış mekanlara taşıyabilme güçleri. Afiş, bülten, performans, film gösterimleri sayesinde sadece akademik çevreyle kısıtlı bir çalışmadan öteye geçebilmektedirler.
Örneğin Boğaziçi Üniversitesi'nde toplumsal cinsiyet üzerine hazırlanan bir anket, birçok öğrenci tarafından cevaplanmış, sorular değerlendirildikten sonra, anket sonuçlarını ve değerlendirmesini içeren bir kitapçık kampüste dağıtılmıştır.
Böylece anket katılımcıları hem soruları cevaplarken hem de kitapçıkları okurken düşünmeye ve bu konu üzerinde tartışmaya sevk edilmiştir. Sabancı Üniversitesi'nde Cinsel Taciz yönergesi üzerine yürütülen çalışmalar, Cins Kulüp'ün düzenlediği bir cinsel taciz paneli ve bu paneli takip eden kapalı toplantıyla hız kazanmıştır (3).)
Kadın Çalışmaları Merkezleri ve kadın hareketi ile ilişkiler
Kadın çalışmaları kulüpleri düzenledikleri faaliyetler çerçevesinde kadın çalışmaları yapan diğer kurumlarla iletişime geçmektedirler.
Düzenlenen panel ve söyleşilerde, farklı yapılardan katılımcılar yer alırlar. Dolayısıyla hem kulüpler hem de bu faaliyetlere katılan öğrenciler ile kadın çalışmaları yürüten yapılar arasında bir ilişki kurulur.
Bu ilişki aslında, kadın çalışmasıyla ilgilenen öğrenciler ve kadın hareketi arasında da bir bağ kurmaktadır. Bu süreç, kadın araştırmaları öğrencisi olmadan da kadın çalışması yürütebilen, kadın hareketiyle ilişkiye geçebilen öğrenciler ve örgütler yaratmaktadır.
Dolayısıyla üniversitelerdeki kadın çalışmaları kulüpleri, kadın çalışmaları alanı ve kadın hareketinin daha geniş bir alana yayılmasında önemli bir yerde durmaktadır.
ÜKF ve üniversiteli kadınlar arasında iletişim
Geçtiğimiz Mayıs ayında düzenlenen Üniversiteli Kadınlar Forumu (ÜKF), üniversiteli kadınlar için oldukça önemli bir adımdı. Türkiye'nin 20 farklı üniversitesinden gelen 120 öğrenci, iki gün boyunca üniversitede kadın olmayı ve kampüslerdeki toplumsal cinsiyet rollerini tartıştı (4).
Üniversiteli Kadınlar Forumu'nun ardından yaptığım görüşmelerde üzerinde en çok durulan konu, üniversiteli kadınların bir araya gelmesi ve dayanışma içinde olmasıydı.
Bu zamana kadar kendi kendilerine faaliyetler yürüten kulüp ya da oluşumlar, birbirleriyle iletişime geçmiş oldu, deneyimlerini paylaştı, çözümler üretti. Forumun devamlılığı en büyük temenniydi ve üniversiteli kadınlar arasında bir iletişim ağı kurulmaya başlandı.
Toplumsal cinsiyet çalışmaları
Kulüpler yakın zamana kadar kendilerini "kadın çalışmaları" üzerinden tanımlamışlarken, artık "toplumsal cinsiyet çalışmaları" çerçevesinin de kullanıldığını görüyoruz.
Toplumsal cinsiyet çalışmaları cinsiyetçiliği sorunsallaştırırken yalnız kadınlara-kadınlığa değil, erkeklere-erkekliğe de eğilir. Yukarıda da örneğini verdiğim Toplumsal Cinsiyet Anketi, önümüzdeki yıl içerisinde uygulanmak üzere birkaç kadın çalışmaları kulübünün programına da alınmıştır.
Sabancı Üniversitesi'nde bu sene başında kurulan Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları ve Dayanışması Kulübü (Cins Kulüp), hem kendilerini tanımlayışı hem de bünyesinde aktif erkek üyelerin bulunması açısından diğer kulüplerden farklılaşır.
Üniversitelerde kurulan Kadın Çalışmaları / Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları kulüpleri; hem öğrenci inisiyatifli olmalarından, hem de üniversite hayatına dair yürüttükleri faaliyetlerden ötürü önemli bir yere sahiptirler. Akademik çalışmaların yanı sıra, öğrenci sorunlarına da değinen bu kulüpler, üniversitelerdeki cinsiyetçi yapıları sorgulama, sorgulatma ve değiştirme gücüne sahiptirler.
Yürüttükleri faaliyetler çerçevesinde, kulüpler arasında ve diğer kadın çalışmaları yürüten yapılarla ilişki içindedirler. Bu kadar önemli bir güçlenme-güçlendirme platformu oluşturan kadın çalışmaları / toplumsal cinsiyet çalışmaları kulüplerinin sayılarının artacağını umuyorum. (MK/FK)
(1) Şebnem KENİŞ - Tuğçe ÇUHADAROGLU, "Kadın Araştırmalarında Öğrenci Kulüpleri"
(2) Şebnem KENİŞ - Tuğçe ÇUHADAROGLU, "Kadın Araştırmalarında Öğrenci Kulüpleri"
(3) Nilsu Yürür , "Cins Kulüp Cinsel Taciz Yönergesi Hazırlıyor"
(4) Şebnem KENİŞ - Tuğçe ÇUHADAROGLU, "Kadın Araştırmalarında Öğrenci Kulüpleri"
* Münevver Kınalı, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları ve Dayanışması Kulübü