Seminere katılan çoğu kadın 40 gazeteci, deneyimlerini paylaşma, kadın haberciliğini değerlendirme ve Medeni Kanun, yeni Ceza Kanunu ve uluslararası Sözleşmeleri hakkında kadın hakları ve kadına yönelik suçlar yönünden bilgilenme fırsatı buldular.
Ordulu gazetecilerin dışında Artvin, Çorum, Giresun, Bulancak, Şebinkarahisar, Kastamonu, Karadeniz Ereğli'si, Ünye, Samsun, Zonguldak, Trabzon ve Kars'tan seminere katılan radyo, televizyon ve gazete çalışanları, bu tür buluşmaların sıklaştırılması ve yasaların en ivedi ve etkin şekilde uygulanmasının sağlanması için harekete geçilmesi gerektiğini ifade ettiler.
Gülbahar: Medya, kadına karşı ihlali savcı gibi araştırmalı
BİA² Koordinatör Yardımcısı Fügen Uğur'un projeyi tanıtan açılış konuşmasının ardından Medeni Kanun ve TCK Kadın Platformu Kurucularından Hukukçu Hülya Gülbahar, ilk konuşmacı olarak, "Kadın Haklarıyla İlgili Ulusal ve Uluslararası Düzenlemeler" konusunda bir sunum yaptı.
"Türkiye'de çalışan kadın olmasına karşın, mal ve mülk sahibi olanlar hep erkekler. Rakamlara baktığımızda aileye kayıtlı gayrı menkullerin sekizde birinin kadının üzerine kayıtlı olduğunu görüyoruz. Doğu Anadolu'da kadınların yüzde 93.5'nin geliri yok. Ege bölgesindeyse kadınların yüzde 76.6'sının sosyal güvenceleri ve gelirleri yok."
Kadınların boğaz tokluğuna çalıştıklarını söyleyen Gülbahar, "Eksik etek, kaşık düşmanı gibi tanımlamalarla, kadınların boğazından geçen lokmada alınıyor. İnsan haklarına ilişkin izlenen haberlerin üçte biri kadına ait değilse 'Okumuyorsunuz' demektir" dedi.
Seminerde, kadına yönelik şiddete ilişkin örnekler de veren Gülbahar, töre cinayetlerinin temelinde ekonomik nedenler yattığına örneklerle değindi.
Av. Gülbahar, Medeni Kanunun herkesin aile yaşantısına emeği ve gücü oranında katkı yapmasını öngördüğünü ifade ederek, "Evlilik içinde edinilmiş malların paylaşımında, son dakika değişikliğiyle, sadece 1 Ocak 2002'den sonra edinilen mallar paylaşıma açıldı. Medeni Kanunu, genç kızlar ve onların çocuklarına yarayacak. Bizler ve bizden öncekilere geçmiş olsun" dedi.
Gülbahar, bu nedenle yerel basına çok iş düştüğünü söyledi "Namus cinayetlerinin ardındaki gerçek nedeni avukat savcı gibi araştırmalılar" diye konuştu.
Tanrıöver: Medya kadına ya cinsel ya da geleneksel rol veriyor
Habercilerin bölgelerinde kadının durumuna ilişkin gözlemlerini aktarmalarının ardından Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hülya Tufan Tanrıöver, ulusal basında kadın ve kadının sorunlarına ilişkin çıkan haberleri yorumlayarak, medyanın kullandığı dilin çok önemli olduğunu söyledi.
"Medya ve Kadın" başlıklı seminer sunumunu, "Medya ve Medyada Kadının Temsili ve "Medyada Kadın Hakları İhlalleri" olmak üzere iki başlıkta toplayan Doç. Dr. Tanrıöver, "Medyanın kaptığı kadını belli temsil biçimleriyle, kalıplarla temsil etmektir. Temsil edilen kişi kurum nesnenin hayatımızdaki yerini temsil eder. Bizim toplumumuzda kadın iyi eş ve iyi annedir" dedi.
Kadının, tecavüze uğradığında kurban, cinsiyetçi ve ırkçı bir temsille de cinsel nesne olarak toplumda temsili olduğunu söyleyen Tanrıöver, "Türk medyası dünya literatürüne 'Arka Sayfa Güzeli' diye bir kavramı kazandırdı" diye konuştu.
"Medyanın kadını ya da kadın sorunlarını hiç yazmayarak, görmezlikten de gelerek, kadını simgesel olarak imhaya, yok etmeye gidiyor. Bu yaklaşımda ekonomik, kültürel ve toplumsal nedenler yer alıyor."
"Dil çok önemli"
Tanrıöver, Medyada kadınlara ilişkin açık ve örtük /.örtülü olmak üzere iki ayrı söylem olduğunu hatırlattı.
"Kadınlar ne işiniz var siyasette, Git otur evinde, demiyoruz da, bunu başka şeylerle ifade ediyoruz. Örtük söylemi çok özel bir çaba sarf etmiyorsak anlamıyoruz. Bunlar çok sevdiğimiz dizi film ve ana haber bültenlerinde karşımıza çıkıyor. Açık söylem daha az zararlı oluyor."
Kadının medyada geleneksel rollere hapsedildiğini açıklayan Tanrıöver, medyada kadın temsillerinin ne aracılığıyla yapıldığı çok önemlidir. Birincisi dil, iki konu ve üçüncü resim seçimidir. Radyo ve TV'lerde ses ve görüntüde önemlidir. Kullandığımız dil, bazı sözcüler çok önemlidir ve örtük söylemi oluştururlar.
Kadın/Bayan tartışması
"Kullanılan dilin örtük söyleme güzel bir örnek oluşturduğu için "Bayan" kelimesini örnek göstererek konuşmasını sürdüren Tanrıöver bu konuda da şunları söyledi:
"Bir 'bayan' arkadaşımızla yolda yürüyorum dediğimizde, yanlış yapıyoruz. Siz kadın hakları ihlali yapıyorsunuz. Bayan kadın demek değildir. Bayan yanlış bir kelimedir. Erkeğin karşılığı bayan değildir, kadındır. Bayan bayın karşılığıdır ve bir hitap şeklidir.
"'Öğretmenlik bayanlara yakışan bir meslektir' denmez. Türkçe'ye aykırıdır. Peki neden böyle yapılıyor Çünkü kadın demek ayıp Örtük söylem. Kafanın arkasında yatan. Kadının nesi ayıp, Erkek neden ayıp değil. Erkek kullanıyorsak kadın da kullanacağız."
Pazar günü ise, kadın hakları üzerine çalışan ve kadın sorunlarına ilişkin etkin faaliyetlerde bulunan Uçan Süpürge Genel Koordinatörü Selen Doğan ile Pazartesi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Beyhan Demir bir deneyimlerini habercilerle paylaştılar.
Güner : Son bir yılda 473 kadın örgütüne ulaştık
Uçan Süpürge Genel Koordinatörü Selen Doğan, kurulma amaçlarından ve bugüne kadar yaptıklarını anlatarak, yürütmekte oldukları son proje "Köprüler Kuruyuz" projesiyle 64 ili dolaştıklarını anlattı.
"Bugüne kadar gittiğimiz illerde tek bir kadın kendim için bir şey istiyorum, demedi. Son bir yıl içinde 473 kadın derneğine ulaştık. Bu arada Türkiye'de kadın derneklerinin sayısı arttı. Ankara'da özellikle yüzde elli artış gösterdi. Gittiğimiz illerde gördük ki, valiler ve belediye başkanları yasalardan haberdar değiller."
Doğan, kadın örgütleri arasında iletişim eksikliğinden söz ederek, bu eksikliğin zaman kaybına yol açtığını söyledi.
Demir: Pazartesi dergisi 'kadından yana' taraf
Pazartesi Dergisi'nden Beyhan Demir ise "Feminist" kadın dergisi olarak 1995 yılından bu yana kadın haberlerini, kadın bakışıyla ve tamamen kadınlardan kurulu bir kadroyla verdiklerini söyledi.
Demir, "Taraflı haber yapıyoruz Kadınlardan yana tarafız. Ezilenlerden, dışlananlardan yana tarafız. Bu yönüyle Pazartesi'nin ideolojik bir yanı vardır. Haberle ilgili yanlış bilgi vermeden, yol gösteriyoruz, yorum koyuyoruz" dedi.
Kadına yönelik şiddette, namusun bahane olarak kullanıldığını söyleyen Demir, "Namus bahane. Erkeklerin en güçlü bahaneleri namus. Kadınlar güçlendikçe, önlerine şiddet sorunu çıkarılıyor" diye konuştu.
Eyüboğlu Basın Kanunu ve TCK'yı anlattı
Demir'den sonra BİA² Hukuki Destek Masası'nı tanıtan İstanbul Barosu avukatlarından ve Hukuki Destek Masası avukatı Meriç Eyüboğlu, yasalara rağmen kadın, çocuk ve diğer grupların yayınlar yoluyla zarar gördüğünü ifade etti.
Hukukçu Eyüboğlu, kadın ve 18 yaşından küçüklerle ilgili Basın Kanunu ve yeni Ceza Yasası'nda yer alan düzenlemelere dikkat edilmesi gerektiğini söyleyerek örnekler verdi.
Basın Kanunu'nun "Yargıyı etkileme" başlıklı 19. maddesi, "Cinsel saldırı, cinayet ve intihara özendirme" başlıklı 20. maddesi ve 18 yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının da "Kimliğinin açıklanmaması"nı öngören 21. maddesine açıklık getiren Av. Eyüboğlu, TCK'daki buna paralel düzenlemeler ile iletişim ve ifade özgürlüğünü kısıtlayabilecek maddelerden söz etti.
Mater, Bianet'i ve dünyada kadın gazeteciyi anlattı
Seminerde bianet sitesini katılımcılara tanıtan BİA² Proje Danışmanı Nadire Mater dünyada ve Türkiye'de kadın gazeteciliğin durumunu anlattı.
Gazeteci Mater, geçen yıl "Hak Haberciliği" seminerlerinin altı merkezde yapıldığını, "Kadın Hakları ve Kadın Haberciliği" seminerlerinin ise bundan sonra Eskişehir, Çanakkale, İzmir ve Antalya'da gerçekleşeceğini söyledi.
Mater, yine yerel medyaya yönelik olarak altı merkezde yapılması öngörülen Çocuk Hakları Haberciliği seminerlerinin de Kasım ayında başlayacağını açıkladı.
Mater, habercilikte "Kadın hakları" ya da "çocuk hakları" haberciliği gibi başlıkların hem dünyada hem de Türkiye'de yeni olduğunu, esasında haberciliğin elbette ki bu konuları kapsaması gerektiğini, ama kapsamadığı, kapsarken de bizatihi ihlalin öznesi haline de gelebildiğini söyledi.
"Bu nedenle, Kadın ve çocuk konularının özellikle altını çizme gereği ortaya çıkıyor. Esasında son iki yılda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki yerel gazetelerin kadın konusunda hayli ağırlık verdikleri zaten izlediğimiz gazetelerden biliyorduk, ama burada daha çok gazete görme imkanı bulduk. Hakikaten özellikle yaygın medyayla karşılaştırıldığında heyecan verici bir örnekle karşı karşıyayız. Bunun çok daha da iyi olacağını da biliyoruz."
"Kadın gazeteci yönetimde yok, maaşı az, tacize uğruyor"
"Kadın Odaklı Habercilik" ile ilgili bir sunum yapan Mater, Türkiye'de gazetecilerin sadece yüzde 30'unun kadın olduğunun sanıldığını ifade ederek, sarı basın kartı taşıyanların oranının ise 2005 yılında yüzde 20.5'ten 15.9'a düştüğünü söyledi.
Yaygın medyanın yönetim kademelerinde kadının azlığına dikkat çeken Mater, "Yaygın medyada genel yayın yönetmeni kadın yok. RTÜK Üst Kurulu'nda kadın yok. Televizyonlardaki haber programlarında kaç kadın gazeteci hatırlıyorsunuz?" dedi.
Dünyada kadın gazetecilerin durumunun da pek parlak olmadığını açıklayan Mater, eğitim düzeyleri daha yüksek olmalarına rağmen, medyada kadınların oranının sadece yüzde 30-35 olduğunu, maaşlarının erkeklere göre daha düşük olduğunu söyledi.
Kadın gazetecilerin karar mekanizmalarına alınmadığı gibi güvencesiz de çalıştırıldıklarını açıklayan Mater, yönetici olabilen kadınların da magazin, kültür, yaşam, aile, kadın, çocuk bölümlerinde çalıştırıldıklarını belirterek, "Kadın gazeteciler işyerlerinde cinsel tacize maruz kalıyorlar. Bir araştırmaya göre Yunanistan'da bu oran % 46" dedi.
Kadın haberciliğinin sadece kadınla ilgili olanlarla sınırlı olmadığını ifade eden Mater, hayatın tüm alanlarıyla ilgili haberler yapılırken kadınların görüşlerine başvurulmasının zorunlu olduğunu açıkladı.
Mater, "Kanaat önderi olarak kadınlara başvuracağız, politikada, çalışma hayatında kadınların da var olduğunu aklımızda tutacağız. Haberimizde 5 kişiden görüş alacaksak, en az ikisinin kadın olması için çalışacağız. Kadın kuruluşlarını, platformlarını izleyeceğiz, faaliyetlerini haberleştireceğiz, izleyeceğiz" dedi.
İki günlük buluşma tek tek gazetecilerin program değerlendirmesi ve önerilerle sona erdi.
Katılımcılar :
İbrahim Eksilmez (Artvin Kaçkar TV), Sümeyra Çağdaş (Çorum Hakimiyet gazetesi), Sevda İnce (Çorum Kent Haber gazetesi), Hülya Gökmen (Osmancık Haber), Revasiye Karaaslan (Çorum Tek Yıldız gazetesi ), Dursun Karahasan (Giresun Gazete 28), Safiye Şule Karahasan (Giresun Özbulancak gazetesi), Saliha Yayla (Giresun Express gazetesi), Yeter Veyisoğlu (Giresun Express gazetesi), Erdal Demiralp (Giresun Şebinkarahisar Hisar FM), İsmail Şenol (Giresun Şebinkarahisar hisar TV), Hıdır Keleş (Kars Halk gazetesi), Mehmet Şahinbaş (Kastamonu radyo37), Neslihan Yağcı (Kastamonu CSRT), Sedat Topaloğlu (Kastamonu Ilgaz 37), Mustafa Kemal Bektaş (Karadeniz Ereğli Önder gazetesi), Deniz Öztürk (Ordu ORT TV), Sibel Özmen (Ordu Hürses gazetesi), Şenay Tezel (Ordu Ünye Flash TV), Tuğba Güdek (Ordu Ünye Oney Flash FM), Nagihan Kırbay (Ordu Ünye Melodi FM), Hamide Şekerci (Ordu Ünye Hizmet TV), Elif Torun (Ordu Hizmet Radyosu), Hacer Coşkun (Ordu Ünye Hizmet gazetesi), Esma Gürel (Ordu Ünye Haber gazetesi), Okan Dilek (Samsun STV), Makbule Efe (Samsun Medya FM), Emine Bülbül (Samsun Radyo Klüp), Elif Çavuş (Trabzon Hüryol gazetesi), Serkan Türk (Trabzon Aktif Radyo), Zuriye İskenderoğlu (Zonguldak İnanış gazetesi), Erol Acar (Zonguldak Ereğli Umutfeneri dergisi), Muzaffer Şensoy (Ordu Kanal52), Sefat Yılmaz (Ordu Kanal 52), Engin Özkurt (Ordu Zirve gazetesi), Dilşat Naz (Ordu Kent gazetesi), Mutlu Güven (Ordu ORT gazete), Zeynep Türkmen (Ordu ucansupurge), Ömür Çalış (Ordu ORT).