Bingölçe'nin kitabı ilk baskısı yapıldığında, "müstehcen kitap" iddiasıyla soruşturmaya uğradı.
Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan dava, 16 Haziran 2004 günü yapılan duruşmada sonuca bağlandı. Bilirkişinin "kitabın bir sözlük olduğu, ve isnat edilen cinsel duyguları tahrik etme fiilini sözlük yayınlama yoluyla oluşamayacağı" yönünde görüş bildirmesi üzerine beraat etmişti.
Kadın Argosu Sözlüğü, yaşamın ve dilin içinde gizlenen çılgın, alaycı, dramatik, şen şakrak, haminnelerin duyulmadık deyimleri,, teyzelerin yakası açılmadık söyleyişleri, halaların işitilmedik darb-ı meselleri, komşu kadınların bayramlık ağızları" tanıtımıyla kitap raflarındaki yerini aldı.
2001 yılındaki baskıdan sonra yenilerek yeniden basılan Kadın Argosu Sözlüğü ilkinin devamı niteliğini taşıyor.
Bingölçe, "Kadınlara erkekler de katıldı. Çünkü erkek okurlar "haminne" laflarının aktarıcıları olarak etkin biçimde varlık gösterdiler, hafıza tazelediler, katkı verdiler" diyor.
İlk baskıda yer almayan ve eksik kalan pek çok parçanın "Kadın Argosu Sözlüğü 2!" adlı kitapta yer aldığını söyleyen Bingölçe, daha önce de "Futbol Argosu Sözlüğü" ile gündem yaratmıştı.
Bingölçe, sözlükle ilgili dava sürecini şöyle özetliyor:
"Kadın Argosu Sözlüğü toplatılmadı, ancak savcılık 5680 sayılı kanunun 16/4, TCK'nin 416/1, 427 Son, 119/1 Mad. uyarınca 'müstehcen kitap yayınlamak' suçuyla ben ve yayıncım aleyhine dava açtı.
Mahkemenin bilirkişi olarak görüşüne başvurduğu, popüler ismiyle Muzır Kurulu (TC Başbakanlığa Bağlı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu) kitabın aleyhinde rapor verdi.
İtirazımız üzerine bilirkişi olarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özkan'a başvuruldu. Kitap, Özkan'ın 'isnat edilen cinsel duyguları tahrik etme fiilinin sözlük yayınlama yoluyla oluşamayacağı ve sözlüğün dilbilimsel bir eser olduğu' raporuyla beraat etti."
"Futbol Argosu Sözlüğü"
Türkiye'de, futbol üzerine geliştirilmiş argonun derlemesini de yapan Bingölçe, tezahüratlar, sloganlar, tribün atışmaları, taşlamaları, pankartlar, deyimler, lakaplar, üzerinde uzun süre çalıştı.
Kimisi "şehir efsanesi" haline gelmiş "geyik sohbetleri", "amigo kültürü" ve popüler tribün figürleriyle, tribünlerin 'ağzıyla' konuşan gazete manşetleri sevinç ritüelleri ve uğurlar üzerine kurulu futbolun her alanından bilgi topladı.
Bingölçe, "Futbol dünyası, özellikle de tribünler, kendine özgü bir dili gün be gün işleyen bir ayrı alemdir. Sürekli yeni deyimler, mecazlar yaratılır; taşlamalar, atışmalar için cevaplar üretilir" diyor.(AD)