Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı'ndaki 648. buluşmalarında 1994'te Bitlis'te kaybedilip öldürülen Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe için adalet istedi.
Buluşmaya OHAL kapsamında çıkarılan 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan dihaber ve Gazete Sujin çalışanları da katıldı.
Buluşmada konuşan Tepe'nin kardeşi Ayşe Tepe, faili sorulmayan her olayın kendinden sonra gelenleri cesaretlendireceğini belirterek “Bu ülkede failler değil mağdurlar cezalandırıldı. 24. yıldayız hala ses yok. Ama bugün değilse yarın, yarın değilse gelecekte herhangi bir gün ama birgün mutlaka bu hesaplama gerçekeleşecektir” diye konuştu.
Ferhat Tepe'yle tanışan gazeteci Yasin Kobulan Özgür Gündem gazetesi adına konuştu.
Tepe'nin cenazesinin Hazar Gölü kıyısında bulunduğunu hatırlatan Kobulan, "Onun mirasının yürütücüsü olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi.
Eser: Cezasızlık geleneği sürdürülmeye çalışılıyor
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon'un bu haftaki basın açıklamasını bu hafta KHK ile kapatılan dihaber'in muhabiri Sadiye Eser okudu.
“648 haftadır devletin vatandaşına işkence yapmama ve öldürmeme yükümlülüğünün olduğunu söylüyoruz” diyen Eser, İHD'nin verilerine göre 12 Eylül askeri darbesinde 15 kişinin gözaltına kaybedildiğini hatırlatarak bunlardan birinin Cemil Kırbayır olduğunu vurguladı.
AKP'nin AİHM'de “Bu tekil olayın darbe rejiminin toplumun bir kesimine karşı devlet politikası çerçevesinde olduğuna dair bir bulgu yoktur” şeklinde savunma yaptığını hatırlatan Eser şöyle devam etti:
“Cemil Kırbayır da dahil bugüne kadar yapılmış başvuruları cezasız bırakma geleneğini sürdürme çabasındadır. Tüm gözaltında kaybetmeler gibi Cemil Kırbayır'ın gözaltında kaybedilmesi de insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. AKP hükümetinin de bu suçun açığa çıkarılması ve faillerinin yargılanması yükümlülüğü evrensel hukuka göre devam etmektedir.
"Kırbayır davasının takipçisiyiz"
“'Varislerinin davayı onun ölümünden sonra sürdürme niyeti olduğunu gösteren bir bilgi ya da belge yoktur' diyen AKP hükümetinin gözaltında kayıplar sorununu annelerin ölümüyle kapatma isteği evrensel hukuka ve vicdana aykırıdır.
“Adalet Bakanlığı'nın yaptığı savunmanın hiçbir hukuki tutarlılığı bulunmamaktadır. AİHM, Evrensel hukuka uygun bir cevap verecekse bu savunmanın hiçbir hükmü yoktur.
“Berfo Anne yaşamıyor olsa da her Cumartesi bu meydanda birlikte olduğumuz çocukları, torunları ve mücadele arkadaşları olan biz Cumartesi Anneleri ve Cumartesi İnsanları bu davanın takipçileriyiz.
"22 yıldır iktidarlar değişse de zihniyet değişmiyor"
“İnkar ve suçu örtme kaygısıyla yapılan Bu savunma her dönem iktidarın hukuksuz uygulamalarına tanık olan bizler için şaşırtıcı değildir. Bundan 24 yıl önce gazeteci Ferhat Tepe'nin gözaltında kaybedilmesiyle ilgili AİHM'de tanıklık yapacak 2 kişiyi dönemin hükümeti baskı ve menfaat sağlama taahhüdüyle yalan beyana sevketmişti.
"İşte 22 yıldır iktidarlar değişse de zihniyet değişmiyor dememiz bundandır.”
Ferhat Tepe'nin öldürülmesi1974 doğumlu Ferhat Tepe, Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiriydi. 1990’lı yılların karanlığında bölgede işlenen ağır insanlık suçlarını haberleriyle kamuoyuna taşıyordu. 28 Temmuz 1993 tarihinde Bitlis şehir merkezinde sivil polis olarak bilinen, silahlı telsizli 3 kişi tarafından kaçırıldı. Ferhat'ı kaçıran otomobillerden biri, daha sonra bölgedeki karakolun önünde görüldü. Ferhat'ın kaçırılmasının ardından DEP Bitlis Şube Başkanı olan babası İshak Tepe'yi telefonla arayan bir kişi, oğlunun hayatına karşılık DEP il kapatmasını ve fidye vermesini istedi. İshak Tepe, telefondaki sesin daha önce kendisini tehdit eden Tatvan 6. Zırhlı Tugay komutanı General Korkmaz Tağma'ya ait olduğunu kamuoyuna açıkladı. İshak Tepe, Bitlis Asayiş Şube Başkanlığı’na, Emniyet Müdürlüğü’ne, Valiliğe, Savcılığa, Başbakan’a, İçişleri Bakanı’na ve OHAL Valisi’ne başvurarak oğlunun bulunmasını istedi. Ailenin ve Gündem Gazetesi’nin ısrarlı arayışıyla 9 Ağustos 1993 tarihinde, gözaltına alındığı inkar edilen Ferhat'ın ağır işkence görmüş bedenine, "meçhul kişi" olarak gömüldüğü Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı. Ailenin avukatlığını üstlenen İHD temsilcisi Şevket Epözdemir tüm tehditlere rağmen davadan vazgeçmeyince kaçırılarak öldürüldü. Ferhat Tepe’yi Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığında işkenceli sorguda gördüğünü açıklayan 14 tanık vardı ama iç hukukta yürütülen soruşturmadan hiç bir sonuç elde edilemedi. Dava AİHM'e taşındı. Kamu görevlileri, AİHM’de tanıklık yapacak iki kişinin baskı ve menfaat sağlama taahhüdüyle yalan beyanda bulunmalarını sağladı. Tüm engellemelere rağmen AİHM, Ferhat Tepe soruşturmasında “şaşırtıcı eksiklikler” olduğu tespitini yaptı. Olayın aydınlanması için hükümetin AİHM’le işbirliği yapmadığı; gerekli bilgi, belge ve tanıklara ulaşımı sağlamadığı ve etkin bir cezai soruşturma yapmadığı için Türkiye’yi mahkum etti. Ailenin son olarak başvurduğu Anayasa Mahkemesi 16 Haziran 2016 tarihli kararında, Ferhat Tepe dosyasında savcılığın soruşturmayı genişletmek için somut hiçbir talimat vermediğini, olayı aydınlatacak işlem yapmadığını, delillerin toplanması konusunda gerekli özenin gösterilmediğini, rutin yazışmalar dışında hareketsiz kaldığını, soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını kaydederek “etkili soruşturma yapılmadığı” gerekçesiyle hak ihlali kararı verdi. Ancak dosyayı zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle yeniden açmadı. |
(EA)