Kabuğunu da ye: Meyvenin en iyi kısmını çöpe atıyor olabilirsiniz

Muz, portakal ve diğer meyve-sebzelerin yenilebilir ve besin değeri yüksek kabuklarını çöpe atmak yerine değerlendirmek mümkün.
Her muz yediğinizde, meyvenin yenilebilir kısmının üçte birini çöpe attığınızı düşünün. Çoğumuz bunu farkında olmadan yapıyoruz. Oysa muz kabuğu, meyvenin yaklaşık üçte birini oluşturuyor ve yenilebilir olmasının yanı sıra önemli besin maddeleri içeriyor.
Benzer şekilde, portakalın yaklaşık yüzde 20’si kabuktan oluşuyor. 2018 yılında yalnızca portakal kabuğu atığının 15,1 milyon tona ulaştığı tahmin ediliyor. Kivide bu oran yüzde 9 ila yüzde 13 arasında, narda ise kabuk miktarı neredeyse çekirdekleri kadar.
Dünya genelinde, üretilen gıdanın üçte biri israf ediliyor. Bu da yılda yaklaşık 1,3 milyar ton gıdanın çöpe gitmesi anlamına geliyor. Gıda kaybı ve israfı, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 8’inden sorumlu. Bu oran, havacılık sektörünün neden olduğu sera gazı emisyonunun üç katından fazla.
Atık mı, gıda mı?
Organik atıkların çöpte çürümesiyle açığa çıkan metan gazı, karbondioksitten 80 kat daha güçlü bir sera gazı. Gıda atıklarını çöpe göndermek yerine kompostlamak, atmosfere salınan metan miktarını önemli ölçüde azaltabilir. Ancak çoğu zaman “atık” olarak gördüğümüz birçok şey aslında tamamen yenilebilir durumda.
Gıda endüstrisi, kabuk gibi atılan kısımların içerdiği besin değerlerini ve potansiyel enerji kaynaklarını değerlendirme konusuna giderek daha fazla ilgi gösteriyor.
Kabukları değerlendirmek için en pratik yollardan biri ise meyvenin yalnızca içinin değil tamamının kullanıldığı tarifler denemek.
Bir tarif
BBC’de, Isabelle Gerretsen’in portakal kabuğu ile yaptığı reçel tarifi şöyle:
Noel tatili sonrasında elimde kalan bir kase dolusu portakalı değerlendirmek istedim ve ilk kez portakal reçeli yapmayı denedim. Portakal reçeli bizim evde kahvaltının vazgeçilmezi —her sabah İngiliz çayı eşliğinde tereyağlı kızarmış ekmeğime mutlaka sürerim. Malzemeler oldukça basit: 1,3 kg portakal, iki limonun suyu ve 2,3 kg toz şeker (miktar şaşırtıcıydı!).
Ancak kısa sürede anladım ki reçel yapmak ne hızlı ne de kolay bir işmiş. İki kavanoz reçel hazırlamam neredeyse üç saat sürdü. Portakallar iki saat kaynatılıyor, ardından posaları süzülüyor. Sonrasında ise şeker ve doğranmış kabuklar eklenerek karışım yaklaşık 20 dakika kaynatılıyor.
Reçelin görünüşü ve tadı gayet güzeldi; fakat kıvamı biraz sulu oldu. Bu haliyle kızarmış ekmek üzerine sürmek zor olsa da, Yunan yoğurdu ile birlikte harika bir kahvaltılık alternatifi oldu.
Elimde birkaç portakal daha kaldığı için onların kabuklarından da şekerleme yapmayı denedim. Kabukları ince ince doğrayıp kaynar suda 10 dakika haşladım. Bu işlemi üç kez tekrarlayıp her seferinde soğuk suyla duruladım ki acılığı gitsin. Ardından kabukları şeker ve su karışımıyla kaynatarak şekerleme haline getirdim. Ortaya çıkan portakal kabukları kıtır kıtır ve oldukça lezzetliydi. Artan portakal şurubunu ise içeceklerde doğal tatlandırıcı olarak kullanmaya başladım.
Böylece elimdeki portakalları dört farklı ürüne dönüştürmüş oldum: Portakal reçeli, şekerli kabuk, bir bardak taze meyve suyu ve aromalı portakal şurubu. Üstelik mutfağım mis gibi portakal koktu.
(TY)