Grup avukatları, genel kurulda kapatma ve durdurma kararlarının iptalini; İÖG'nin baro içinde kurumsal olarak yer alması için gerekli çalışmanın yapılarak grubun yürütme esaslarının saptanmasını istiyor. Olağanüstü genel kurulun toplanabilmesi için yaklaşık bin baro üyesinin imza vermesi gerekiyor.
Muhalif avukatlar, insan hakları konusuna duyarlı tüm kişi, kurum ve kuruluşları imza kampanyasını desteklemeye çağırıyor.
İmza metninin son paragrafında, "Mağdurlara söz vermiştik, sözümüzü tutacağız. Meslektaşlarımızı, İzmir Barosu Yönetim Kurulu'nun ilgili kararının iptali ve İÖG'nin faaliyetlerine devam etmesi için seçimsiz olağanüstü genel kurul toplanması adına imza vermeye çağırıyoruz" deniyor.
"İşkence başvuruları durdu"
İÖG avukatlarından Mehmet Akdöl, baro yönetiminin ofislerine el koyduğu 8 Ocak'tan beri dosya ve evraklarına ulaşamadıklarına ve çalışma yürütemediklerine dikkat çekiyor.
İÖG'nin faaliyette olduğu dönemde ayda ortalama 20 başvuru aldığını; kapatma kararının açıklandığı 7 Aralık tarihinden sonra ise baroya tek bir işkence ve kötü muamele başvurusu yapılmadığını belirten Akdöl, durumdan en çok mağdur yurttaşların zarar gördüğünü vurguluyor.
Baro yönetimi siyaset yapıyor
İzmir Barosu'nda olduğu gibi İstanbul Barosu'nda kendisini "cumhuriyetçi avukatlar" olarak adlandıran grubun, yönetime geldikten sonra Kadın Hakları Uygulama Merkezi'nin faaliyetlerini engellediğini söyleyen Akdöl, "Onlarca yılda elde edilen birikimleri yok etmeye kararlı görünen yeni baro yönetimleriyle sistemli bir mücadele zorunluluğu doğdu" diyor.
Kendilerini siyaset yapmakla suçlayan baro yöneticilerinin, seçildikleri günden bu yana kendi politik önermeleri çerçevesinde hareket ettiklerini savunan Akdöl, şöyle konuşuyor:
"İzmir Barosu onlarca yıllık deneyimi ve birikimiyle insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü mücadelesinde etkin bir rol oynamıştır. Bu birikim, yönetim kurullarının dönemsel niyet ve politikalarıyla açıklanamayacak kadar güçlüdür. Yönetimin değişmesi bu perspektifin bir çırpıda yok edilmesine olanak vermez."
Akdöl, Avukatlık Yasası'nın 76. maddesinin baroları insan hakları mücadelesi için yasal düzenleme ve organizasyonları gerçekleştirmekle yükümlü kıldığını; İÖG'nin de bu yasa uyarınca kurulduğunu da belirtiyori:
"Şimdi de faaliyetlerimizi Baro bünyesinde sürdürmek ve daha kurumsal bir kimlik kazanmak istiyoruz. Böylece, grubun faaliyetlerinin yönetimin iradesiyle sona erdirilmesi tehlikesinden de kurtulabiliriz." (BB)