Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı’nın (BAYETAV), İzmir’in sosyo-ekonomik ve kültürel yapısını anlamak için hazırladığı İzmir Barometresi yayımlandı.
Bülent Şık, Cuma Çiçek, Serkan Turgut, Sevda Alankuş ve Sevgi Artuç Kutlu’nun hazırladığı rapor kentte yaşamın nasıl deneyimlendiğini, hangi sorunların öne çıktığını ve toplumsal eğilimlerin nasıl şekillendiği ortaya koyuyor.
Rapor, İzmirlilerin gelir beklentilerinden geçim deneyimlerine, ekonomik zorluklarla başa çıkma yollarından dayanışma pratiklerine kadar geniş bir perspektif sunuyor.
Asgari ücretin, memur ve emekli maaşlarının toplumun beklentilerini karşılamaması, artan doğalgaz ve ısınma maliyetleri, özellikle son üç yılda İzmir’de hızla yükselen kira fiyatları gibi başlıklar, kentte yoksulluğun nasıl deneyimlendiğine dair önemli ipuçları veriyor.
Araştırma kapsamında 27 Ocak - 30 Ocak tarihleri arasında 608 kişiye bir anket çalışması yapıldı. Anketten sonuçlar ve araştırmadan bulgular şöyle:
Yaşam memnuniyeti düşüşte
İzmir’de yaşam memnuniyeti, bir önceki rapora göre ciddi bir düşüş yaşadı. Ekim 2024’te İzmir’de yaşamaktan memnun olanların oranı yüzde 73,5 iken, Şubat 2025 raporuna göre bu oran yüzde 65’e geriledi. En memnun grup 60 yaş üstü bireyler olurken, en düşük memnuniyet oranları 40-49 ve 50-59 yaş aralıklarında gözlemlendi.
- En çok memnun olan grup: CHP seçmeni (Yüzde 84)
En az memnun olan grup: Cumhur İttifakı seçmeni (Yüzde 47)
İzmir’in en büyük sorunları: Ulaşım, temizlik ve altyapı
İzmirli vatandaşlar için en büyük sorunlar arasında ulaşım ve toplu taşıma, çevre temizliği ve altyapı hizmetleri öne çıkıyor. Özellikle yollar, kanalizasyon ve su hizmetleriyle ilgili memnuniyetsizlik oranı yüzde 70’in üzerinde.
Ayrıca İzmirliler, İzmir’deki en büyük hizmet boşluğunun depreme hazırlık alanlarında olduğunu düşünüyor.
İzmir’in imkanlar bakımından en yeterli görüldüğü alan kültür-sanat etkinlikleri. Ancak katılımcıların yarısı İzmir’in ekonomik fırsatlar ve iş imkanları bakımından yeterli olmadığını düşünüyor.
İzmir, en büyük üç büyükşehirden biri olsa da mesleki gelişim ve ilerleme bakımından şehrin tatmin edici imkanlara sahip olmadığını düşünüyor.
Öne çıkan bir diğer olgu da sağlık hizmetleri ve devlet okulları. Her iki kişiden biri sağlık hizmetlerini yetersiz bulurken, her dört kişiden sadece biri devlet okullarının niteliğini yeterli görüyor.
Suriye gündemi ve yeni çözüm süreci tartışmaları
Katılımcılara göre Türkiye’nin son üç ayda en önemli gündemi açık ara farkla (yüzde 44,5) ekonomi.
Ekonominin ardından hukuk-adalet ve Ocak ayında Kartalkaya’da gerçekleşen otel yangını ülkenin en önemli gündemleri olarak tanımlanıyor.
Ancak ekonomi yüzde 44,5 oranla İzmirliler nezdinde önceliğini koruyor. Yoksulluğun en yakıcı gündem olarak kendini dayattığı yapılan odak grup görüşmelerinde de ortaya konuyor. Kadınlar gündelik misafirlik ilişkilerinde dahi geçim zorluğunun en baskın sohbet konusu haline geldiğini anlatıyor.
İzmirlilerin Türkiye’nin diğer sıcak gündemlerine ilişkin kanaatlerine gelince katılımcıların yarısından fazlası MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a silah bırakma çağrısı yapmasını “olumsuz” karşılarken dörtte birinden fazlası bu gelişmeyi “olumlu” buluyor.
Bahçeli’nin çağrısını olumlu bulanların oranı Cumhur İttifakı seçmenleri içerisinde yüzde 57’ye ulaşırken DEM Parti seçmenlerinin yarısından fazlası bu çağrıyı olumsuz değerlendiriyor.
Yeni çözüm sürecine ilişkin kanaatler daha çok “olumsuz” duygularda yoğunlaşırken Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’ye yansımaları konusunda İzmirlilerin çok daha polarize olduğu görülüyor. Katılımcıların yüzde 44,6’sı Suriye’de 7 Aralık 2024 itibariyle yaşanan gelişmelerin Türkiye’ye yansımalarının “olumsuz” olacağını, yüzde 33,6’sı ise “olumlu” olacağını düşünüyor.
Ekonomik kaygılar: Stres, kaygı ve öfke hakim
İzmir’de ekonomik durumla ilişkili olarak en fazla hissedilen duygular stres, kaygı ve öfke olarak öne çıkıyor. Özellikle kiracıların ekonomik kaygıları daha yüksekken, ev sahipleri kendilerini daha mutlu ve umutlu hissediyor.
Birçok İzmirli, ekonomik kriz nedeniyle aile içi huzursuzluk yaşadığını belirtiyor. Görüşmelerde ebeveynlerin, çocuklarına tahammülsüz hale geldiği, geçim derdi yüzünden ev içinde gerginliklerin arttığı ifade ediliyor.
Katılımcı görüşlerinden biri: "Ekonomik zorluklar bizim evimizi inanılmaz etkiliyor. Eskiden daha anlayışlıydık, şimdi sinirlerimiz sürekli gergin."
Yoksulluğun yeni yüzleri
Raporun özel teması olan yoksulluk, farklı kesimlerin gözünden detaylı bir şekilde ele alındı. Katılımcıların yüzde 78,7’si en az bir temel ihtiyacından tasarruf etmek zorunda kaldığını söyledi. Yoksulluğun nedenleri konusunda katılımcılar üçe ayrıldı:
- %70’i yoksulluğun “başarısız devlet politikalarından” kaynaklandığını düşünüyor.
- %50’si yoksulluğun bireysel başarısızlıkla ilgisi olmadığını savunuyor.
- %40’ı yoksulluğun nesilden nesile aktarılan bir durum olduğunu düşünüyor.
Özellikle Roman vatandaşlar, yoksulluğun kaderleri olduğunu düşünüyor ve kamunun bu konuda yeterli adım atmadığını ifade ediyor.
Çalışan yoksulluğu gerçeği
Raporun belki de en çarpıcı noktalarından biri, çalışan yoksulluğunun yaygın hale gelmesi oldu. Katılımcılar, çalışan insanların bile geçinemediğini ve bunun enflasyonun kontrolsüz artışıyla bağlantılı olduğunu belirtti.
Özellikle öğrenciler ve emekliler, çalışsalar dahi hayatlarını idame ettiremiyor. Üniversite öğrencileri, yemek ve çamaşır ihtiyaçlarını belediye destekleriyle karşılamaya çalışırken, çalışan gençler bile borçlarla ayakta kalıyor.
Genç bir katılımcının ifadesi: "Eskiden öğrenciler KYK kredisiyle rahat rahat yaşayabiliyordu. Şimdi sadece temel ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum, hiçbir sosyal aktiviteye katılamıyorum."
Gençler ve üniversite öğrencileri geçinemiyor
Öğrenciler, ekonomik kriz nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşadıklarını belirtiyor. Çoğu, ailelerinden para istemekten utanırken, zorunlu olarak kredi kartlarına yükleniyorlar.
Öğrencilerin çoğu gündelik işlerde çalışmak zorunda kalıyor ancak kazandıkları paralar temel ihtiyaçlarını bile karşılamaya yetmiyor.
Gençler, “Çalışıyoruz ama yine de fakiriz” diyerek yaşadıkları ekonomik çıkmazı anlatıyor.
Kadınlar daha fazla zorluk yaşıyor
Kadınlar, yoksulluğun en çok kendilerini etkilediğini ifade ediyor. Boşanmış kadınlar ve eşini kaybetmiş kadınlar, sosyal yardımlara başvurmak zorunda kalan gruplar arasında. Ancak sosyal yardımların yalnızca “aşırı yoksul” olarak tanımlanan kişilere verildiği belirtiliyor.
Özellikle boşanmış kadınlar, hem toplumsal hem de ekonomik baskılarla karşı karşıya olduklarını ve ekonomik kriz nedeniyle ev kiralarını bile karşılamakta zorlandıklarını anlatıyor.
Devletin ve belediyelerin yoksullukla mücadelesi yetersiz
Hükümetin ve belediyelerin yoksullukla mücadelede yetersiz olduğu düşüncesi halk arasında yaygın. Katılımcıların yüzde 70’i hükümetin İzmir’de yoksulluğu azaltmak için yeterli çabayı göstermediğini düşünüyor.
Yerel yönetimlerden memnuniyet oranı: %20
Hükümetin yoksullukla mücadelesini başarılı bulanlar: %30
Sosyal yardımlara başvuranlar, desteklerin adaletsiz dağıtıldığını düşünüyor. Örneğin, sadece çok kötü şartlarda yaşayan bireylerin yardımlara erişebildiği belirtiliyor. Orta sınıfa mensup ve ekonomik krizin etkisini hisseden bireyler, sosyal yardımlardan yararlanamadıkları için sıkıntılarını kendi imkanlarıyla aşmak zorunda kalıyorlar.
Bir katılımcının sözleri:
"Belediyeye başvuruyorum ama beni yoksul görmüyorlar. Yoksul sayılmak için duvarlardan rutubet akması mı lazım?"
Sonuç: İzmir özgür ama yoksul bir şehir
Raporun en dikkat çekici ifadelerinden biri İzmir’in özgürlüğüyle ön plana çıkmasına rağmen ekonomik olarak zor zamanlar geçirdiği gerçeği oldu.
Katılımcılar, İzmir’in kültürel açıdan özgürlükçü ve yaşanabilir bir şehir olduğunu ancak ekonomik fırsatlar bakımından yetersiz kaldığını düşünüyor.
🔹 "İzmir’de yaşamak güzel ama zor!"
🔹 "İnsanlar umutlarını kaybediyor, gençler yurt dışına gitmek istiyor."
🔹 "Çalışanlar bile geçinemiyor, yoksulluk orta sınıfa da yayıldı."
Rapor, İzmir’de yoksulluğun sadece düşük gelirli bireyleri değil, geniş bir kesimi etkilediğini ve bu konuda ciddi politikalar geliştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz
(HA)