"Siyasi tutuklu" Yaylacı şimdi beyin kanaması teşhisiyle kaldırıldığı Hacettepe Üniversitesi'nde geçirdiği ameliyatın ardından yoğun bakımda.
Üç gün...
ÇHD'nin açıklamasına göre, Yaylacı 27-30 Temmuz arasında defalarca kriz geçirdi, kuvvetli baş ağrılarından yakındı, idrarını tutamadı, baygın düştü., hafızasını kaybetti. Cezaevinde önce migren dendi, ring aracıyla elleri kelepçeli hastaneye götürüldü, sinüzit teşhisi kondu. Yeniden cezaevine yollandı; ağrı kesici verildi. Ölüm sınırındayken getirildiği hastanede, kızına infaz koruma memurlarından biri; "İyi bak, anneni son görüşün olabilir" dedi.
Cezaevinde migren, hastanede sinüzit
ÇHD, Yaylacı'yla aynı hücrede kalan tutuklulardan ve tutuklu yakınlarından aldığı bilgilere göre, Yaylacı'nın yaşadıklarını şöyle aktardı:
"Kadın siyasi tutuklu Nevin Yaylacı, 28 Temmuz Cumartesi günü sabah saatlerinde yatağında, hücrede kalan diğer siyasi tutuklular tarafından baygın bulundu. Hücredeki tutuklular tarafından infaz memuru ve doktor çağrıldı. Çağrılmasından bir saat sonra gelen doktor Yaylacı'nın tansiyonunu hücresinde ölçtü ve normal olduğunu söyledi. Yavaş yavaş kendine gelen Yaylacı, başının şiddetli şekilde ağrıdığını söyledi. Bu sırada yeniden kriz geçiren Yaylacı'nın ağzı köpürmeye başladı, dişleri kilitlendi ve vücudu kaskatı kesildi. Revire kaldırılan siyasi tutukluya migren tanısı konuldu ve hücresine sandalye üzerinde taşınarak geri getirildi. Hücrede kalan diğer tutuklular Yaylacı'nın gözlerini kaymış ve yarı baygın olduğunu görünce ne olduğunu sordular. Migren tanısı konulduğu, diyazem, mide bulantısını önleyici bir ilaç, ağrı kesici ve serum verildiği, diyazemin etkisiyle yarı baygın olduğu açıklaması yapıldı.
"Gece saat 03:00 sularında baş ağrıları şiddetlenen Yaylacı, hücresindeki diğer siyasi tutukluların yoğun ısrarı ile cezaevi idaresi tarafından Sincan Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Hücreden sedyesiz bir şekilde taşınan Yaylacı, yarı baygın halde, elleri kelepçeli tek başına, ambulans yerine cezaevinin ring aracına konuldu. Askerler tarafından ring aracının kapısı açıldığında, düşeceği belli olan Yaylacı için 'Aaa! Düşmüş' denildi. Hastanede röntgeni çekilen Yaylacı'ya bu kez sinüzit tanısı konuldu ve sinüslerinin açılması için dört tane ilaç verildi. Ring aracıyla aynı şekilde yeniden cezaevine getirildi.
"Aynı gün akşama doğru hafıza kaybı başladı. Yaylacı, Sincan Devlet Hastanesi'ne gittiğini hatırlamadığı gibi hücredeki arkadaşlarını da tanımadı. 'Bugün ne, saat kaç?' sorularını defalarca sordu. Baş ağrıları o gece tekrar şiddetlenince diğer tutuklular tarafından infaz memuru ve doktor çağrıldı. Doktor 1-1,5 saat sonra geldi. Yürüyemeyen Yaylacı, hücrede bulunan tutuklular tarafından tekerlekli sandalye ile taşınmak istenmesine rağmen tekerlekli sandalye hücreye alınmadı. Karga tulumba üst kattan indirilmeye çalışılırken kustu. Bu arada hiçbir memur yardım etmedi. Bu şartlarda revire çıkarılan Yaylacı'ya ağrı kesici iğne yapıldı ve serum verildi.
"Pazartesi günü sabah 07:00'de hücresine getirilen Yaylacı hala yürüyemiyordu. Devamlı terliyor, arkadaşları tarafından üzeri değiştiriliyordu. Kızıyla görüşmek için görüş günlerini sabırsızlıkla bekleyen Yaylacı o gün görüşe dahi çıkamadı. Görüşe çıkan diğer tutuklu hücreye döndüğünde Yaylacı'nın idrarını üzerine yaptığını gördü. Giysileri değiştirilen Yaylacı, lavaboya gitmeye çalışırken sert zemine düştü ve yeniden kriz geçirdi. Kriz esnasında yeniden üzerine idrarını yaptı. Bunun üzerine infaz memurları ve doktorlar yeniden çağrıldı. İki doktor ve bir sağlık teknisyeni geldi. Doktorların gelmesinden 1,5 saat sonra hastaneye sevk edilmesine karar verildi. Hastaneye götürüleceği sırada yeniden kriz geçirdi.
"Pazartesi günü 16:30-17:00 sularında Ankara Numune Hastanesi'ne kaldırıldı. Oradan da acilen Hacettepe Üniversitesi'ne beyin kanaması teşhisi ile sevk edildi ve durum kızına bildirildi. Hastaneye gelen kızına infaz koruma memurlarından biri; 'İyi bak, anneni son görüşün olabilir' dedi." (TK)