İstanbul Üniversitesi'nde (İÜ) Mesut Parlak rektörlüğü, başbakanın doktoru olarak tanınan ve YÖK tarafından ilk sıraya çekildikten sonra Cumhurbaşkanınca atanan Yunus Söylet'e teslim etti. Besmeleyle göreve başlayan, öğrencilerin protestosuyla karşılanan yeni rektörü akademisyenve öğrencilere sorduk.
"Geldiği ilk gün okul reklam panolarıyla doldu"
İÜ, Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Dr. Hakan Güneş, Söylet'in İÜ'de rektör olmasının ne manaya geldiğini şöyle yorumladı:
"Aslında YÖK'ü hem başkanlık hem de yönetim kurulu düzeyinde ele geçirecek kadar çoğunluk sağlamış AKP'nin, kritik önemi olan bir üniversitede hakimiyetini kurmuş olması anlamına geliyor."
Güneş, İÜ geleneğini "Burası '60 İhtilalinde, '70'lerde dönüm noktası sayılabilecek pek çok olayda rol oynamış, hükümetlerin devrilmesine neden olmuş bir üniversite" diyerek özetledi.
Kemal Alemdaroğlu'nun rektörlüğüyle "türban" tartışmasında da İÜ'nün önemini vurgulayan Güneş "Çeşitli uygulamaların idari olarak engellendiği yer olarak görülüyordu. Söylet'in rektör olması AKP başarısıdır" dedi.
Söylet'in rektör olmasının bir başka anlamı da şu:
"Bundan önceki rektörler –kamucu olmasalar dahi- özelleştirmenin elçileri olmazlardı. Söylet'in göreve ilk geldiği gün, akademi reklam panolarıyla doldu. Anlaşılan o ki piyasayla iç içe bir üniversite modeli geliştirmeye çabalayacak ve sanırım artık MÜSİAD, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İÜ'yle işbirliği içinde olacak."
Güneş'e göre YÖK'ün ve hükümetin desteğini almış bir rektör için işler daha kolay yürüyecek. Diğer yandan güvencesiz asistanlık olan 50D yayası hâlâ sorun. Güneş yeni rektörün bu sorunun YÖK düzeyinde çözülmesi gereken bir konu olduğunu açıklayarak aldığı tavrı gösterdiğini söyledi.
Gürsoy: Rektör seçimi üniversite kamuoyunun fikrini yansıtmıyor
İÜ'nün Türkiye'de üniversite geleneğinin bugün yaşayan en eski temsilcisi sayılabileceğini söyleyen Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Gençay Gürsoy, laik, demokratik bir yapıyı muhafaza etmeye çalıştığını söyledi.
"Öğretim üyesi çoğunluğunun seçilen rektörü gerçekten onaylayıp onaylamadığı kuşkulu. Alınan oy miktarı yüzde 20 civarını geçmiyor. Bu açıdan bir sorun var. Üniversite kamuoyunun fikrini yansıtan bir seçim sitemi yok, YÖK ve Cumhurbaşkanlığı aşaması seçimi anlamsız kılıyor. "
Fincancı: Rektörlük iktidar alanı olmamalı
İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da Gürsoy'a katıldı:
"Zaten YÖK'le seçim yapmak olanaklı değilken rektörü tartışmak yersiz. Rektörler bilimsel nitelikleriyle öne çıkmalılar. Ancak Türkiye'de rektörlük iktidar alanı olarak görülüyor."
"Öğrencilerin söz hakkı yine olmayacak"
İÜ öğrencilerinden Emre, yaşadıkları sorunların bundan böyle süreceğini düşündüğünü söyledi.
"Söylet'in rektörlüğüyle hükümet, devlet, emniyet ve Valilik iş birliği daha sıkı devam edecek. Bizlerin yani öğrencilerin söz hakkı olmayacak."(EZÖ)