Güvenlik soruşturması gerekçe gösterilerek istifaya zorlanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) çalışanları, 28 Temmuz Perşembe günü saat 12.00'de İBB Saraçhane binası önünde süresiz oturma eylemine başlayacaklarını duyurdu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun 9 Aralık 2021 tarihli TBMM bütçe görüşmelerinde "İBB'de 557 terörist var" söylemi üzerine iktidar yanlısı medya tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) çalışanları hedef gösterilmiş, bunun üzerine sosyal medyada linç kampanyası başlatılmıştı. Ardından İçişleri Bakanlığı İBB'ye özel teftiş başlatmış, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu: "İstanbul'a hizmet eden 86 bin yol arkadaşımın yanındayım, ezdirmem" açıklamasında bulunmuştu.
Sosyal medya hesaplarından işe iade taleplerini dile getiren işçiler, yaşadıklarını bianet'e anlattı.
"İki yüzlü tavır"
İBB'ye bağlı İstanbul Planlama Ajansı personeli olarak çalışan Ramazan Oruç, kendisine dayatılan ek mesailerin ücretlendirilmemesine karşı çıktığı için işinden atıldığını söyledi. İşe başladığından itibaren ağır mobbinge maruz bırakıldığını dile getiren Oruç, yaşadığı süreci şöyle aktardı:
"İki ev geçindirdiğim için mobbinge rağmen işe devam etme iradesi gösterdim. Bir noktadan sonra baskılar yoğunlaştı. Yöneticimiz, 'Yaptığımın mobbing olduğunun farkındayım, ama yapacak bir şey yok' dedi. İşten atılmamın ardından kendi sürecimi anlattığım bir yazı paylaştım. İşten atılan başka arkadaşlar yazıyı görüp benimle iletişime geçtiler. Meğer İBB bir sürü insanı işten çıkarıyormuş ama hepsi bir anda olmadığı için kimsenin kimseden haberi yokmuş."
"Bu, iktidarın 20 yıldır başımızda salladığı kılıcın aynısı. Sadece başka bir el sallıyor. Bu iki yüzlü tavrı ifşa etmek istiyoruz. Taleplerimiz çok net, İBB Başkanının ağzından özür bekliyoruz, bütün işten atılanların koşulsuz şartsız işe iade edilmesini istiyoruz. Hâlâ içeride çalışan arkadaşlarımızın üzerinde büyük bir baskı var, işten çıkarılma tehdidiyle karşı karşıyalar. Onlara güvence verilmesini istiyoruz. Hepimizin ortaklaştığı bir nokta var. Bu otoriter rejimin emeği güvencesizleştirerek kurduğu düzenin mağdurlarıyız. Emeğin güvencesizleştirilmesine karşı çıkıyoruz."
"Sabah çıktığım kuruma akşam giremedim"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamasının ardından iktidar yanlısı medya tarafından hedef gösterilen İBB çalışanlarından Fırat Doğan ise sürecin bir başka mağduru. İşten atılmadan önce İSPER (İstanbul Personel Yönetim A.Ş.) şirketine bağlı Darülaceze Hasta ve Yaşlı Bakımevinde çalışan Doğan, yaşadıklarını şöyle aktardı:
"Bir gece internette isimlerimiz ve fotoğraflarımız yayınlandı. Ertesi gün savcılığa gidip suç duyurusunda bulundum. Birkaç gün sonra İBB tarafından çağırıldım. Bana geçmişte neden tutuklandığımı, neden hakkımda dosya açıldığını sordular. 2015 yılında katıldığım bir cenaze nedeniyle gözaltına alınıp tutuklandığımı, ilk mahkemede tahliye edildiğimi söyledim. Bana 'Sizin arkanızdayız, kimseye yem etmeyiz, hakkınızda hedef gösteren haberler yapan gazetelere dava açacağız' dediler. Avukat ve vekalet ücretini dahi kendileri verdiler. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu 5 Nisan sabahı FOX TV'de katıldığı İsmail Küçükkaya'nın programında kendisine sorulan soruya cevap olarak 'Bu çalışanlar işten çıkartıldı' dedi ve bir saat sonrasında bizim çıkış işlemlerimiz yapıldı. Sabah çıktığım kuruma akşam giremedim."
"İBB bizi korumak için işten attığını söyledi"
"Kod42'ye dayanarak işten çıkarıldık, ama İBB işe girerken davamın olduğunu biliyordu. Bizi korumak için bunu yaptıklarını söylediler. Çıkış paramız verilmedi, işsizlik maaşı başvurumuz reddedildi.
"Mahkemeye başvurdum fakat İBB avukatları benimle muhatap olmadılar. Perşembe günü başlatılacak olan direnişi destekliyorum. Ben ve diğer işten çıkarılan arkadaşlarımızın işe geri alınmasını, hakkımız olanın karşılığının verilmesini istiyorum."
İBB Meclis üyesi: "Olayın üzerinde tepinip siyaset yapmak yanlış"
Öte yandan İBB Meclis Üyesi, Proje Koordinatörü ve İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Resul Emrah Şahan, konuyla ilgili bianet'e yaptığı açıklamada şöyle dedi:
"Bu durum kanunla tanımlanmış bir durum. İşten çıkarmalar İBB'nin savunduğu bir hat değil ama güvenlik soruşturmalarından sonra yapılması gereken hamle bu. İrrasyonel hukuk süreci belediyeyi buna zorluyor. Bunu büküp buradan bir siyaset yapmak ve üzerinde tepinmek yanlıştır."
(İK/AÖ)