Türkiye Yayıncılar Birliği ve TÜYAP Fuarcılık işbirliğiyle bu sene “Yaşasın Cumhuriyet” temasıyla düzenlenen İstanbul Kitap Fuarı, 28 Ekim’de kırkıncı kez kapılarını ziyaretçilere açtı.
5 Kasım’da sona erecek fuara katılan yayınevleri, TÜYAP’a bir kiralama bedeli ödüyor. Bu fiyat orta alandaki stantlarda metrekare başına 2 bin TL iken, diğer stantlarda bin 500 TL.
Hem kiraların fahişliği hem de kitap fuarının kent merkezine hayli uzak bir yere, Büyükçekmece’ye, kurulması yayıncıların fuara katılımını ilk kez bu sene somut bir şekilde azalttı.
Kitap fuarında görmeye alışkın olduğumuz Ayrıntı Yayınları, Otonom Yayıncılık, Lîs Yayınevi, Aram Yayınları, Avesta Yayınları bu sene yok. Fuara katılamayan yayınevlerinden biri de İstos Kitap. Ayrıntı Yayınları dışında bu yayınevlerinin okurlarıyla buluşabileceği bir başka mekân ise neredeyse yok. Ve Rumca-Türkçe kitaplarıyla bilinen İstos Kitap’ın, Kürt yayınevlerinin yokluğu kitap fuarı ve okurlar için büyük kayıp.
Ancak bu sene fuarda, alışkın olduğumuz okur kitlesi de yok. Yayıncıların kendilerini en mutsuz hissettiği konuların başında da bu geliyor. Kendi okurlarının tutumu ise ekonomik kriz nedeniyle hayli değişmiş durumda. Geçtiğimiz senelerde elinde bir kitap listesiyle gelen okur, bu sene alacağı kitaplardan en “gerekli” olanları alıp, gidiyor. Çünkü bir kitabın etiket fiyatı ortalama 150-200 TL. İndirim oranları yüzde 20-25 bandında kalıyor, bu da okura cazip gelmiyor.
Subaşı: “Kimse memnun değil”
Fuarda ziyaret ettiğim yayınevlerinden ilki Aras Yayıncılık oluyor. Aras Yayıncılık’tan Mazlum Subaşı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesi açılan fuara çok az ziyaretçi geldiğini, 29 Ekim’de ise insanların zaten kutlamalara gittiğini söyledi:
“Özellikle geçen senelerle kıyasladığımızda okur profilinin hayli değiştiğini görüyoruz. Sönük geçen bir kitap fuarı yaşıyoruz. Hafta içi neredeyse boş fuar, önceden iğne atsanız yere düşmezdi. Yayınevlerinin ve çalışanların hiçbiri memnun değil bu durumdan. Bazı yayınevleri önümüzdeki sene fuara katılmayacakları konusunda kararlı. Fuardan kâr etmemiz gibi bir durum zaten asla yok, hepimiz kiramızı çıkaralım yeter, diye düşünüyoruz.
“Ekonomik kriz nedeniyle kitapların fiyatlarını söylediğimizde, ‘İndirimli hâli mi?’ diye tekrar soruyor okur bize. Bu sene bir de erken bir tarihe çekildi fuarın açılışı; ancak belli ki ne 29 Ekim kutlamaları, ne de okullarda düzenlenen ‘ortak sınav’ haftası hesaba katılmış.”
Geridönmez: “TÜYAP, özel bir politika yürütmeli”
Kor Yayıncılık’ta çevirmen ve editör olarak görev yapan Olcay Geridönmez, geçen sene stant kiralarının yüksekliğinden dolayı fuara katılamadıklarını, bu sene ise okurlarıyla buluşmak için koşullarını zorladıklarını ve daha küçük de olsa bir stant kiraladıklarını söyledi:
“Kendi kitlemizle buluşamıyoruz. Ekonomik kriz çok fazla etkiledi okuru. Fuarın İstanbul’un merkezine çok uzak olması, insanlardan hâlâ giriş ücreti alınıyor olması, yol parası derken fuar, okur için bütün cazibesini yitiriyor. Kitap fuarı artık ürkütüyor okuru, dolayısıyla katılımda ciddi bir düşüş var.
“TÜYAP çeşitli alanlarda birçok fuar düzenliyor ve bu fuarlardan yüksek gelirler ediyor. TÜYAP, kitap fuarıyla fuar haline geldi ama. Dolayısıyla kitap fuarına ilişkin özel bir politika yürütmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yayıncılar için stant kiralarını düşürmek TÜYAP için çok zor olmasa gerek.”
Zarakolu: “Kitap, bir meydan okuma”
1977'de Ragıp Zarakolu ve Ayşe Zarakolu tarafından kurulan Belge Yayınları’nın editörü Sinan Zarakolu, okurla buluşmanın önemini darbe koşullarından örnekle şöyle anlattı:
“Bu seneyle alakalı en önemli gündem: Fuarı ziyaret eden okurların alım gücündeki düşüş. Okurlar ve yayıncılar arasında kitap fiyatlarından ülke gündemine gelen bir diyalog yaşanıyor sürekli. İnsanlar almak istedikleri kitapların bir kısmını alabiliyorlar, çünkü alım güçleri yağmalanmış durumda.
“TÜYAP kırkıncı kez bu etkinliği düzenliyor. Hayat değişiyor, sektör değişiyor, yayıncılığın da kıyafeti değişti. Ancak tarihi unutarak konuşmak da büyük bir haksızlık. Ülke sönük olduğu için fuar da sönük geçiyor evet; ama biz bu işin 1983’te, darbe koşulları içerisinde de yapıldığını biliyoruz. Kitabın bir meydan okuma olduğunu akılda tutalım. Bir imza günü, bir etkinlik hâlâ bizim için çok kıymetli. Bunlar, insanlarda bir yere dokunuyor. Beklentilerimizi biraz bu yöne çekmemiz gerekiyor.”
Tekin: "Kürt yayıncılar ekstra zorlanıyor"
Nûbihar Yayınları’nın Koordinatörü Aziz Tekin, Türkiye yayıncılığının zor zamanlardan geçtiğini; fakat Kürt yayıncıların zorluklarına bir de engelleme ve saldırıların eklendiğini söyledi:
“Merkezimiz İstanbul’da olmasına rağmen biz her sene katılmaya çalışıyoruz kitap fuarına, çünkü okurumuz gelsin, bizi görsün, tanısın istiyoruz. Ancak bu sene en çok zorlandığımız fuarlardan birini yaşıyoruz. Türkiye’de bütün yayıncılar zor durumda evet; ama Kürt yayıncılığı daha fazla zorlanıyor. Çünkü diğerlerinden farklı olarak biz engellemelere ve zaman zaman da saldırılara maruz kalıyoruz.
“Devletten hiçbir anlamda maddi destek alamıyoruz ve bunun yansımalarını da görüyoruz, çoğu arkadaşımız katılmadı bu seneki kitap fuarına. Çünkü İstanbul dışından gelen yayıncılar için fuara katılımın maliyeti de iki kat artıyor.
“Kitap fiyatlarından okurlar şikâyetçi, haklılar da; fakat burada yayıncının bir suçu yok. Kitap yayımlamak artık inanılmaz maliyetli bir iş ve bu işin sürdürülebilmesi için bir politika izlenmesi gerekiyor.
Türkden: “Artık ‘gerekli’ görülen kitaplar var”
2014’ten bu yana Günışığı Kitaplığı’nda İletişim Yöneticiliği görevini sürdüren çevirmen ve editör Halil Türkden, tüm bu olumsuz tabloya rağmen yıl boyunca üzerinde çalıştığı kitapların fuarda okurla buluşmasının öneminden bahsetti:
“İstanbul Kitap Fuarı, bütün yayınevi ve kültür emekçilerinin buluştuğu bir yer. O yüzden çok coşkulu bir buluşma bizim için ve tüm yıl bu anı bekliyoruz. Ama tabii ki bir Türkiye gerçeğiyle burada yüzleşiyorsunuz. İnsanlar severek okudukları yazarları burada görünce çok mutlu oluyorlar; ama ellerini standa götürdüklerinde ne yaşadıklarını berrak bir şekilde görüyorsunuz. Alım gücü net bir şekilde düşmüş durumda ve insanlar sadece ‘gerekli’ gördükleri kitapları alabiliyor artık. Çocukların ve gençlerin cebindeki harçlığın ne kadar düştüğünü görebiliyorsunuz.
“Fuar, yayıncılar ve organizasyondan ziyade en önemli sorun alım gücü olduğunu bu seneki fuarda doğrudan gördük. Fuarın en yoğun olduğu günlerin, saatlerin bile ne kadar ‘boş’ olduğunu görmek hepimiz için üzücü; ama hâlâ burada olduğumuz için mutluyuz. Çünkü her yıl ofislerimize kapanıp çalıştığımız kitapların her yaştan okuruyla buluştuğunu görmek çok güzel bir duygu.”
Fuardan detaylar
Fuarı ziyaret eden okurlar, kriz nedeniyle istedikleri kitapları değil, sadece yeni çıkan ve çok merak ettikleri ya da 'ihtiyacı' olan kitapları aldığını söylüyor.
Bu durum, okuru sahafa yönlendirdiği için sahafların kurulduğu salonlar diğer salonlara göre kalabalık; fakat burada da geçtiğimiz yıllardan farklı stantlar yer alıyor. TikTok standı, K-Pop standı, bunlardan bazıları.
Sahaflardaki kalabalığın bir diğer nedeni afiş ve posterlere olan ilgi. Bir de elbette bez çanta ve kupalar.
2008 yılından beri heyecanla kitap fuarı gezen bir okur ve editör olarak bu seneki fuara dair yaşadığım hayal kırıklığı da benim için ayrı bir gündem. Umarım seneye, en azından butik yayınevlerinin kendilerine bir kaçış çizgisi bulması mümkün olur. Çünkü onlarsız bir kitap fuarı epey anlamsız. (TY)