30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde, İstanbul'u yönetmeye aday olanlardan kente sahip çıkmalarını talep eden İstanbul Hepimizin Girişimi (İHG), yaptıkları izleme sonucunda mahallenin siyasi örgütlerin eline geçtiğini, planlamada şeffaflığın olmadığını ve kent konseylerinin de başkanların hakimiyetine girdiğini saptadı.
Siyasi partiler muhtarlık hizmetlerini devralıyor
İHG, aradan geçen bir yılda Büyükşehir Belediyesi’nden muhtarlıklara kadar yerel birimlerde katılım, izleme ve denetim görevini sürdürdüğünü belirtti.
“30 Mart yerel seçimlerinde ve sonrasında, vatandaşların katılımcı bir yerel yönetim talebini yüksek sesle dile getirdiğine şahit olduk. İstanbul’un farklı yerlerinde kurulmaya çalışılan mahalle meclisleri, kent konseylerine artan katılımlar, gönüllülük ruhuyla çalışan muhtarlar, ademimerkeziyet bilincinin gelişmekte olduğunu gözler önüne seriyor. Buna karşın, yerel yöneticilerin merkezi siyasetin aktörlerine bağımlı, merkezin beklenti ve taleplerini yerelin önüne koyan katılımcılığa kapalı yönetim anlayışı halen sürüyor.”
İHG, geçen bir senede yerele güvenmeyen yönetim anlayışının net bir şekilde ortaya konduğunu söyledi:
* Yerel yönetimlerin temel unsurlarından biri olan muhtarlık hizmetlerini siyasi parti örgütleri devir alıyor, muhtarlıkların yetki ve etki alanları zayıflıyor, bunun sonucunda mahalleler siyasileşiyor ve kutuplaşıyor,
* İstanbul’un gelecek 5 yılını belirleyecek büyükşehir ve ilçe stratejik planları katılımcı ve şeffaflıktan uzak bir şekilde hazırlanıyor,
* Yerel yönetimlerdeki sivil iradeyi temsil etmesi gereken kent konseylerini belediye başkanları kontrol altında tutmaya gayret gösteriyor.
Varolan 4 belediye başkanı imzaladı
İHG'nin 30 mart yerel seçimlerinde hazırladığı İstanbul'a sahip çıkmayı taahüt eden İstanbul Sözleşmesi'ni imzalamış yönetimde olan 4 belediye başkanı var: Adalar, Beşiktaş, Kadıköy ve Şişli.
Ayrıca 20 binden fazla vatandaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday üç kişi ve yine ilçe belediye başkan adaylarından 50'si bu sözleşmeyi imzalamıştı.