Mermi israfına ne gerek var? Bir kaç gün önce bir İsrail Savunma Kuvveti (IDF) askeri Nablus'ta iki çocuğa ateş açtı.
Tek bir mermi çocuklardan birinin vücudunu delip geçerek diğer çocuğa saplandı ve her ikisini de öldürdü. 15 yaşındaki bu iki çocuk kolları birbirlerinin omuzlarına dolanmış bir şekilde pazar yerine giden sokakta duruyorlardı.
Bu asker, iki kurbanı yere düştükten sonra yanlarına giderek ölüp ölmediklerini kontrol etmedi; belki de bu sebeple bizim taraftan hiç kimse bu korkunç çifte cinayet karşısında dehşete düşmedi.
Ancak Nablus'taki iki evde ölen çocukların yası tutuluyordu. Ölenlerden Amar Banaat annesinin 15 yıl bekledikten sonra olan tek çocuğuydu; diğeri Montasser Hadada ise üç ay önce babasını kaybetmişti.
Duvarda iki çocuğun resminin yanında bir kaç ay önce aynı yerde öldürülen yakın arkadaşlarından Hani Kandil'in de resmi vardı. Bir duvarda ölü çocuklara ait üç ayrı resim.
Bu eve yakın başka bir evde, göğsünde büyük bir delikle öldürülmüş başka bir çocuk için yas tutuluyor. Burası 9 yaşındaki Khaled Osta'nın evi. 3 yaşındaki Muataz Amudi şanslıydı: Gecenin ortasında askerler evlerini boşaltmalarını söyledikten sonra, kaçmak için babası onu kucağında taşırken kurşun sadece bacağını parçalayıp geçti.
Nablus çocukları için yas tutuyor. Refah mülteci kampında 13 yaşındaki İman el Hamas'ın "teyit edilerek öldürülmesi" olayı karşısında dehşete düşenlerimiz - Genelkurmay Başkanı da dahil olmak üzere - aynı tepkiyi bu intifadada IDF ateşiyle öldürülmüş 14 yaş altındaki 323 çocuğun (kaynak: Filistin İnsan Hakları İzleme Grubu, PHRMG) her biri için bir kez olmak üzere 323 kez daha tekrarlayabilir.
İman el Hamas vakasının istisnai olduğunu düşünenler şunu bilmelidirler ki çocuk öldürme olayları rutin bir durumdur; bunlarla ilgili herhangi bir soruşturma komisyonu ve kamuoyu yoktur. Sadece Nablus'ta 29 çocuk gömüldü, ikisi iki hafta önceki Şabat esnasındaydı.
***
Ras el Ayin mahallesindeki evlerin bulunduğu kayalıklardaki çatlaklarda kuzgunlar ötüyor. Mağaralara komşu evler neredeyse şehrin merkezinde yer alıyor. Altı hafta önce 20 Eylül gecesi Amudi ailesinin fertleri sağır edici patlama seslerine alışkın bir şekilde uyandılar.
Üzerlerindeki uyku sersemliğini attıktan sonra, askerlerin megafonla ahalinin evlerini boşaltmasını istediğini duydular. Bu da rutin bir olaydı. Askerler sokağa ve mağaraların üst kısmındaki kayalıklara mevzilenmişti.
Bade Amudi (28) küçük oğlunun yatağına koştu. Muataz derin uykudaydı ve Bader onu kucaklayıp kapıya doğru koştu. Annesiyle eşi, mücevherlerini ve altınları askerlerin yağmalamasından korktukları için saklamak maksadıyla arkada kaldı. Bader kapıyı açtı, daha bir iki basamak inmemişti ki kurşunlarla karşılaştı.
Kurşunlardan biri bebeğin bacağını parçalayıp babasının elini yaraladı. Baba, oğlunu merdivenlere bırakıp panik içerisinde eşinin ve annesinin yanına koştu. Kan kaybeden çocuklarını Refidiye Hastanesine götürmesi için Filistin ambulansının gelmesine uzun süre izin verilmediğini iddia ettiler.
Muataz odaya getirildi. Bebek arabasında otururken yanakları kırmızı ve iyi bakımlıydı. Askerin bacağını vurarak parçaladığının ertesi günü tedavi için Hadassah Ein Karem'de bir İsrail hastanesine götürülmüş.
Ameliyattan sonra ailesine tekrar kendi başına yürüyebileceği konusunda söz verilmiş. Şu an zorlukla yürüyebiliyor. Kalçasında büyük, çirkin bir yara izi var.
IDF sözcüsü: "20 Eylül'de aranan üst düzey üç adamın tutuklanması esnasında IDF timleri aranan adamların evine yaklaşıp herkesin evi boşaltması için seslendiler. Erkekler evi terk ettikten sonra arka çıkıştan şüpheli birinin kayalıklara doğru kaçmaya çalıştığı fark edildi.
Şüpheli hareketlerinden dolayı askerler, silah kullanma talimatlarına uygun olarak vücudunun alt kısmına doğru ateş açtılar. Açılan ateş sonucu şüphelinin oğlu yaralandı; askerler adamın duruş açısından dolayı, ateş esnasında çocuğu görmediler. Çocuğa ilk müdahale olay mahallinde yapıldı ve aynı gece IDF koordinasyonunda İsrail'de bir hastaneye hafif bir yarayla nakledildi."
***
Çarşının kalbinde bir ev. Burası Osta ailesinin yaşadığı ev. Baba, Cemal (43), Kızıl Haç'ta koruma olarak ve gerektiğinde ilk yardım görevlisi olarak çalışıyor. Yazın sonunda doğru 17 Ağustos'ta ara sokaklardan birindeki yaralı birisini ambulansıyla alması için çağrılmış.
Hemen olay yerine gitti, sedyeyi çıkartmış; ancak askerler silahlarını doğrultarak onu kovmuşlar. Merkezden aranıp yaralının başka bir yolla tahliye edildiği bildirilene kadar elinde sedyesiyle neredeyse 15 dakika beklemiş. Yaralananın büyük oğlu olduğu konusunda en ufak bir fikri bile yokmuş.
9 yaşında ölen sarı saçlı, mavi gözlü çocuğun, Khaled Osta'nın, duvarda bir resmi var, saçlarını yandan ayırmış ve kendinden emin duruyor. En son çektirdiği resim, ölümünden bir kaç gün önce Kızıl Haç yaz kampında, gözlük takmış, ayran içiyor.
Babası Kızıl Haç merkezine döndükten sonra kardeşi arıyor ve Khaled'in yaralandığını ama yarasının hafif olduğunu bildiriyor. Aynı esnada komşulardan biri Khaled'i kucakladığı gibi çarşının dar sokakları arasında askerlerden uzakta başka bir ambulansın beklediği yola erişene iki kilometre koşuyor.
Başka bir fotoğraf: Ölü çocuk Khaled'in göğsünün sol tarafında açılmış, büyük, olağandışı boyutlarda bir delik var, bir merminin, bombanın veya top mermisinin giriş deliği. Çocuğun gövdesinde bu kadar büyük bir deliği ne açabilir?
Babası koltuğu kaldırıp gizli bir bölmeden siyah bir torba çıkartıyor; içinde yaralı Khaled'in yanında bulunmuş bir gaz bombası var: Gümüş bombanın üzerinde İbranici "Özel 40 mm kurşun. 30-30 serisi. Sadece bir M203 ateşleyicisinden atılabilir" yazıyor.
Bunun Khaled'i öldürmüş olması mümkün değil ancak bomba o anda atıldı ve Khaled'in yanında bulundu ve o günden beri babası bunu koltuğun altında saklıyor. Resimde Khaled'in mavi gözleri kapalı.
Neden vuruldu? Komşuları Wafa Halawi "öğleden sonraydı ve sokakta 20 kadar çocuk oyun oynuyorlardı" diye hatırlıyor. Onları parmaklıklı camında ardından görmüş. Askerlerin bir cip içinde batıdan yaklaştıklarını görmüş ve çocuğunu içeriye çağırmak için fırlamış.
İki askerin cipten inerek çocukların üzerine göz yaşartıcı gaz ve sersemletme bombası attıklarını gördüğünü söylüyor. Khaled annesinin kendisi için yaptığı sandviçini yiyormuş; ölümünü gösteren fotoğrafta kalıntılarını görebilirsiniz.
Askerler sokağın başında, çocuklar ise sonunda durmuşlar. Bu kadar dik bir eğimde - yol, ara sokaktan çok daha yukarda - çocukların aşağıdan yukarıdaki askerlere taş atabilmesi pek olası değil.
Komşu biri kız biri erkek iki çocuğunu bulamayınca onlara bakmak için sokağa fırlamış. Kapı komşusu olan Osta ailesinin evine doğru giden kan izlerini fark etmiş. Khaled'i evlerinin girişinde kanlar içerisinde bulana dek kan izlerini takip etmiş.
Çocuk, yaralandığı noktadan evine kadar olan 20 metreyi kat etmeyi başararak evin kapısına yığılmış. Komşu aile fertlerine seslenmiş ve Khaled'in annesiyle kız kardeşi dışarıya koşmuşlar. Aynı esnada sokağın yukarısında Khaled'in babası geçişine izin verilmeyerek durdurulmuş.
Cemal, oğlunu kaybettikten 20 gün sonra kasabanın yakınında Yasmina bölgesinde yürütülen bir IDF operasyonu esnasında, asbest çatıdan düşen İsrailli bir asker görmüş. Askerin düştüğünü birliğindeki arkadaşları fark etmemişler ve Cemal koşarak diğer askerlere yardım etmeleri için seslenmiş.
Ara sokağın duvarına, üzerinde "Şehit Khaled Osta burada öldü" yazısı ve yanında göğsünde bir delik bulunan 9 yaşında bir çocuğun resmi bulunan bir afiş yapıştırılmış.
IDF sözcüsü: "Khaled Osta'nın ölümüyle ilgili araştırmada, saat üç ila üç buçuk arasında öldürüldüğü tespit edildi. Bu saatler arasında IDF kuvvetlerine tuğla atan 19 yaşındaki Mafar Sader'e yapılan tek bir atış haricinde IDF tarafından yapılmış herhangi bir silah atışı yoktur.
Çocuğun evinin yakınında yaralanıp yaralanmadığı kesin değildir; daha uzak bir yerde yaralanıp bir şekilde bulunduğu yere gelmiş veya getirilmiş olması mümkündür. Bir Kızıl Haç görevlisi çocuğun geldiklerinde ölü bulunduğunu rapor etmiştir. Şu an varılan nokta itibariyle yürütülen kapsamlı araştırma sonucunda çocuğun yaralanmasına neyin sebep olduğu açık değildir."
***
Çarşının girişindeki matem çadırı. Babası bir hastalıktan öldüğünde Amar Banaat 4 yaşındaydı. O günden sonra annesi onu tek başına büyütmüş, tek oğlunun doğumunu 15 yıl beklemiş, ve Amar ölene kadar 15 yıl yaşadı. Sabah'ın 13 yaşında bir kızı da var, Safaa.
İki hafta önce 20 Kasım tarihli Şabat'ta, Amar sokağa çıktı. Saat akşam 6 buçuktu ve annesi şeker alması için ona 5 yeni İsrail Şekeli vermişti. Amar, yaşıtı Montasser Hadada'nın bakal dükkânına koştu.
İkisi arkadaştı ve yakın zamanda aynı kaderi paylaşmışlardı; Yaklaşık üç ay önce Montasser'in babası da bir trafik kazasında ölmüştü. Montasser her gün okuldan sonra annesine yardımcı olmak için koşa koşa dükkâna gelip babasının yerini alıyordu. Amar şeker almak için bu dükkâna geldi.
Sevdiğini kaybetmiş bir anne olarak Sabah, kederinin verdiği intikam duygusuyla, "Dilerim oğlumu öldüren askerin annesi de oğlunu kaybeder" diyor.
İlk önce Montasser vurulur ve aynı kurşun Amar'ın vücudunu da parçalar. IDF ertesi gün her iki çocuğun da silahlı olduklarını duyurur. Burada acı acı gülerek: "Bizim 15 yaşındaki sıska Amar silahlı mıydı?
Peki şimdi silahı nerede?" Sabah tıslamaya benzer bir sesle: "Gözlerini yerlerinden çıkarmak için o askeri görmek isterim. O, benim tek oğlumdu, O'nu yetiştirmek için tüm hayatım boyunca para biriktirdim. Umarım Allah Şaron ve tüm askerlerini de öldürür. Bu evde tek başıma kaldım."
Söylediklerine göre iki oğlana ateş eden asker cipinden inip cesetlere yaklaşmış ve sonra gitmiş. Amar yetiştirilirken yardımcı olan, yakındaki Askar mülteci kampında yaşayan amcası "Korunaklı cipler, korunaklı tanklar... ve bir çocuk bunlara taş atarak ne kadar hasar verebilir?" diye bağırıyor.
Biraz sakinleştikten sonra "Bizler terörist değiliz, bizler özgürlük ve saygı içerisinde yaşamak isteyen insanlarız" diyor. "Çocuklar arkadaşlarının gözlerinin önünde öldürülüşünü görüyorlar. Bizi bıraksınlar, topraklarımızı bıraksınlar."
Sabah: "Çocuklarımız nerede oyun oynayacak? Nerede? Keşke Şaron bizim kederimizi bir nebze anlayabilse. Her gece, her gece vuruyorlar. Ne tür bir ülkedir bu? Adalet nerede? Hangi hakla evlerimize gelebiliyorlar? Hangi hakla çocuklarımızı öldürüyorlar? Yeter."
IDF sözcüsü: "IDF'nin 20 Kasım'da Nablus'ta yürüttüğü faaliyet esnasında bir IDF birliğine ateş açıldı, bombalar ve molotof kokteylleri atıldı. Birlik silahlı bir Filistinliyi tespit etti ve adama nişan alarak ateş açtı.
Aranan Fetih militanları olan silahlı adam ve kardeşi bu ateş sonucu yaralandılar. Kasabanın doğusunda başka bir adam tespit edildi, birlik adam istikametinde tek bir atış yaptı ve adamı vurdu, adam öldü.
Askerlerin, sonrasında başka bir Filistinli çocuğun daha öldüğü olayla ilgili sorgulanmasından sonra ve Koordinasyon ve Arabuluculuk Yönetimi'nin (Coordination and Liaison Administration) oğlanın yaralandığı yer ve hastaneye getirildiği saatle ilgili bulgularına göre aynı saatte kasabanın doğusunda bir IDF birliğine iki kez ateş açılmış: biri bir kalaşnikofla ve diğeri bir tabancayla. Birlik karşı ateş açmamış çünkü atışın yapıldığı noktayı tespit edememiş. Bu sebeple bu son Filistinlinin ölümü bölgedeki IDF faaliyetiyle ilişkilendirilemez."
Montasser'in erkek kardeşi Maher (20) bir görgü tanığı: Amar ve kendi erkek kardeşinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 10 çocuk ve gençten oluşan bir grubun bakkaldan çıktığını görmüş. Birden ortaya çıkan askerler görmüş ve eve girmek için dönmüş. Askerlere kimsenin ateş etmediğini veya taş atmadığını söylüyor. Aniden bir ateş sesi duymuş. Amar hemen ölürken Montasser hastaneye kaldırılırken ölmüş. Her ikisinin de ağzından kan geliyormuş. (GL/BA)
* Gideon Levy'nin 7 Aralık 2004 Znet / Ha'aretz'de yayımlanan yazısını Açık Radyo web sitesinden aldık.