Fotoğraf: AA
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), İsrail polisinin, İsrail'de ve işgal altındaki Doğu Kudüs'te, Filistinlilere yönelik hak ihlalleriyle ilgili açıklama yaptı.
Son süreçteki baskılar nedeniyle, yüzlerce Filistinli'nin yaralandığını ve 17 yaşındaki bir çocuğun vurularak öldürüldüğü hatırlatan UAÖ, İsrail'in, toplu gözaltıları da içeren ayrımcı ve baskıcı bir operasyon yürüttüğü bildirerek, İsrail ve Gazze'deki silahlı çatışmalar sırasında ve sonrasında barışçıl göstericilere karşı hukuka aykırı güç uygulandığı, gözaltına alınanların işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldığını duyurdu.
İsrail polisinin 20'den fazla hak ihlali vakasını belgelemek için, Uluslararası Af Örgütü araştırmacılarının 11 tanıkla görüştüğü ve UAÖ Kriz Kanıt Laboratuvarı'nın, 9 Mayıs ile 12 Haziran 2021 tarihleri arasında 45 videoyu ve diğer dijital medya içeriklerini incelediği bildirildi.
"Polis tüm insanları korumakla yükümlü"
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktör Yardımcısı Saleh Higazi, Uluslararası Af Örgütü tarafından toplanan kanıtların, İsrail polisinin İsrail'de ve işgal altındaki Doğu Kudüs'te, Filistinlilere karşı uyguladığı ayrımcılık ve acımasızca orantısız gücü net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti:
"Polis ister Yahudi ister Filistinli olsun, İsrail'in kontrolü altındaki tüm insanları korumakla yükümlüdür. Ancak, topluluklar arası şiddetin patlak vermesinden sonra polis operasyonlarında gözaltına alınanların büyük çoğunluğu Filistinliydi. Tutuklanan birkaç Yahudi İsrail vatandaşınaysa Filistinlilere davranılandan daha merhametli davranıldı. Filistinliler baskı altındayken Yahudi üstünlükçüler gösteriler düzenlemeye devam ediyor."
Saleh Higazi, "Bu ayrımcı baskının, Filistin yanlısı gösterileri bastırmak ve İsrail'in kurumsallaşmış ayrımcılığını ve Filistinlilere yönelik sistematik baskısını kınayanları susturmak için bir misilleme ve yıldırma eylemi olarak yürütüldüğünü" belirtti.
Yasadışı, ayrımcı ve orantısız güç kullanımı
10 Mayıs'tan bu yana gösterilerin, İsrail içindeki Filistinli nüfusa sahip şehirlere yayıldığını ve topluluklar arası şiddet olayları yaşandığını ifade eden UAÖ'nün gözlem ve tespitleri şöyle:
*Çok sayıda kişi yaralandı ve iki İsrail vatandaşı Yahudi ve bir Filistinli öldürüldü. Sinagoglar ve Müslüman mezarlıkları tahrip edildi. Hayfa'da 13 Mayıs'ta Filistinlilere ait 90 araç tahrip edildi ve Filistinlilerin evleri taşlandı. Doğu Kudüs'te İsrailli yerleşimciler, Filistinli sakinleri şiddetle taciz etmeye devam etti.
*Buna karşılık, 24 Mayıs'ta İsrailli yetkililer, öncelikle Filistinli göstericilerin hedef alındığı "Kanun ve Düzen Operasyonu"nu başlattı. İsrail medyası, operasyonun amacının gösterilere katılanlarla "hesaplaşma" ve ileride yapılabilecek gösterilere yönelik "caydırma" olduğunu iddia etti.
*Filistinli bir insan hakları örgütü olan Mossawa'ya göre, polis 10 Haziran'a kadar 2 bin 150'den fazla kişiyi tutukladı; bunların yüzde 90'ından fazlası Filistinli İsrail vatandaşları veya Doğu Kudüs sakinleriydi. Mossawa ayrıca 285 sanık hakkında 184 iddianame hazırlandığını da belirtti. Bir başka insan hakları örgütü olan Adalah'ın 27 Mayıs'ta savcılığa dayandırdığı bilgiye göre, suçlananlar arasında sadece 30 İsrailli Yahudi vatandaşı bulunuyordu.
*İsrail'in kuzeyindeki Hayfa'nın Alman Kolonisi mahallesinde 9 Mayıs'ta düzenlenen bir protestoda, yaklaşık 50 protestocunun, barışçıl bir şekilde gösteri yaptığı sırada silahlı polis kuvvetlerinin, sebepsizce gruptaki bazı kişilere saldırdığı ve şiddet uyguladığı tanık ifadeleri ve doğrulanmış videolarla teyit edildi.
*12 Mayıs'ta 17 yaşında bir çocuk olan Muhammed Mahmud Kiwan, İsrail'in kuzeyindeki Umm el-Fahm yakınlarında başından vuruldu ve bir hafta sonra öldü. Görgü tanıklarına göre İsrail polisi onu vurduğu sırada bir gösterinin yakınında bir arabanın içerisinde oturmaktaydı. Polis iddiayı yalanlayarak soruşturmanın sürdüğünü söyledi. Aynı gün, polis memurları İsrail'in kuzeyindeki Nasıra kentindeki St. Mary's Well Meydanı'nda yaklaşık 40 kişinin katıldığı barışçıl bir protestoyu şiddetle, uyarı yapmaksızın protestoculara fiziksel saldırıda bulunarak dağıttı.
*İbrahim Souri, Tel Aviv'in güneyinde bulunan Yafa'daki evinin balkonundan cep telefonu ile devriye gezen polisleri çekerken İsrail polisi tarafından 12 Mayıs'ta yüzünden vuruldu.
*Uluslararası Af Örgütü, 12 Mayıs'ta Nasıra'daki Rus yerleşimi Moskobiya'da bulunan polis merkezinde işkence yapıldığını da belgeledi.
*Polis, Filistinlileri, Yahudi üstünlüğünü savunan silahlı grupların düzenlediği, genellikle önceden duyurulan organize saldırılardan korumada başarısız oldu.
*Uluslararası Af Örgütü açık Telegram ve Whatsapp ağlarından 29 sesli ve yazılı mesajı doğrulayarak bu kanalların, nasıl silahlı insan toplamak ve Yahudi ve Arap nüfusun bulunduğu, Hayfa, Akka, Nasıra, Lod gibi şehirlerde 10-21 Mayıs'ta Filistinlilere karşı saldırı düzenlemek için kullanıldığını gözler önüne serdi.
*Siyasetçiler ve devlet yetkilileri de şiddete teşvik etti. 11 Mayıs'ta, Yahudi Gücü milletvekillerinden Itamar Ben-Gvir, destekçilerini Lod ve diğer yerleşim yerlerine çağırmış ve taş atanların vurulmasını söyledikten sonra ayaklanmalar başladı.
BM ihlalleri araştırmalı
Saleh Higazi, "İsrail polisi toplanma hakkını korumalı, barışçıl göstericilere karşı saldırı başlatmamalıdır. Mayıs 2021'de kurulan, BM İnsan Hakları Konseyi Soruşturma Komisyonu'nu, İsrail polisinin ürkütücü ihlallerini araştırmalı" dedi.
Uluslararası Af Örgütü İsrail Şubesi Direktörü Molly Malekar yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"İsrail polisinin Yahudi üstünlüğünü savunan silahlı grupların organize saldırılarından Filistinlileri korumaktaki başarısızlığı ve saldırılara dair hesap verebilirliğin sağlanmaması utanç verici. Bu durum, yetkililerin Filistinlilerin hayatını hiçe saydığını gözler önüne seriyor. İsrail'in önde gelen isimleri de dahil, Yahudi vatandaşlarının, sorumlu tutulmadan Filistinlilere karşı şiddeti açıkça kışkırtmalarına göz yumulması, Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı kurumsal ayrımcılığın boyutunu ve acil korunma ihtiyacını vurgulamaktadır." (KÖ)