İSK'nın Mart ve Nisan 2002'de Cenin ve Nablus'taki eylemleriyle ilgili raporunu açıklayan UAÖ, Uluslararası Topluluk'tan bölgedeki insan hakları ihlallerini önlemek için tedbir almasını istedi.
"İncelenmekten Korunanlar - Cenin ve Nablus'ta İSK İhlalleri" başlıklı rapor, İsrail kuvvetlerinin işlediği ciddi insan hakları ihlallerini belgeledi:
Kanundışı öldürmeler; tutuklulara işkence ve kötü muamele; bazen ev halkı hala içerdeyken yüzlerce evin sebepsiz yere tahrip edilmesi; ambulansların engellenmesi; insani yardıma izin verilmemesi ve Filistinli sivilleri "canlı kalkan" olarak kullanma...
İSK yanıt vermedi
İSK fiillerini ve stratejilerini tartışmak üzere Mayıs ayında İSK yöneticileriyle bir araya gelen UAÖ, raporda yer alan bireysel vakaların çoğunu yorum yapması için İSK'ya gönderdi. Ancak, herhangi bir yanıt alamadı.
UAÖ, "kanundışı şiddeti önlemek için tedbir alma hakkına sahip olan" İsrail'in bunu yaparken uluslar arası hukuku çiğnememesi gerektiğini vurguladı:
"Cenin ve Nablus'ta İSK ölü ve yaralılar evlerde veya sokaklarda yatarken ambulansların, insani yardımın ve dış dünyanın geçişine günlerce izin vermedi. Cenin'de mülteci kampının bütün bir yerleşim bölgesi 4 bin kişiyi evsiz bırakarak yıkıldı."
"Savaş suçlarının failleri cesaretlendi"
"Şu ana kadar İsrailli yetkililer ciddi insan hakları ihlallerinden sorumlu olanları adalet önüne getirmedi. Savaş suçları uluslar arası hukukta en ciddi suçlar arasındadır ve bir bütün olarak insanlığa karşı suç teşkil eder" diyen UAÖ, şu noktalara dikkat çekti:
* Bu nedenle, bu suçların faillerini adalet önüne çıkarmak uluslar arası topluluğun meselesi ve sorumluluğudur. Cenevre sözleşmelerine taraf tüm devletler sözleşmenin ağır ihlalinin zanlılarını aramalı ve adalet önüne çıkarmalıdır.
* İnsan haklarına saygı gösterilinceye kadar bölgede barış ve güvenlik sağlanamayacaktır. İnsan hakları ihlallerini sona erdirmeye ve uluslar arası koruma sistemi kurmaya yönelik tüm çabaların altı, İsrail hükümetinin özellikle net bir insan hakları görevi verilmiş gözlemcilerin görev yapmasını kabul etmemesiyle oyuldu. Bu reddi, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) de destekledi.
* Uluslararası topluluk, İsrail ve İşgal Altındaki Topraklarda meydana gelen ağır ihlallerin etkisiz tanığı olmaktan vazgeçmek zorundadır. Anlamlı, acil ve uygun eylemin zamanı çoktan geldi.
"İncelenmekten Korunanlar - Cenin ve Nablus'ta İSK İhlalleri" başlıklı raporda, şu ifadeler yer aldı:
Kanundışı öldürmeler
"Ailem 5 Nisan günü evdeydi. Saat öğleden sonra yaklaşık 3 veya 3:15'ti. Kapı çalındı ve açmamız istendi. Kızkardeşim Afaf 'Bir dakika' diye bağırdı. Bunu hemen söyledi... Kapıya ulaştığında, tam elini kapının koluna koymak üzereyken kapı havaya uçtu. Kapı onun üzerinde patladı ve yüzünün yarısı havaya uçtu... Sanıyorum hemen öldü. Bağırmaya başladık. İSK sanki bizi korkutmak için duvarlara ateş etmeye başladı. Onlara hemen bir ambulans çağırmaları için bağırdık ama cevap vermediler."
"Baktım ve büyük buldozerlerden birinin batı tarafından, al-Shu'bi ailesinin evini yerle bir ederek geldiğini gördüm; evin yıkıldığını gördüm. Düşünmeden buldozerdeki askerlere 'insanların evden çıkmalarına izin verin' diye bağırdım. Tam o anda asker buldozerden çıktı, silahını çekerek benim olduğum tarafa doğru ateş etmeye başladı."
Shu'bi ailesinin 10 üyesi 6 gün boyunca evlerinin altında gömülü kaldı, sadece ikisi kurtuldu.
* Bu iki olay UAÖ'nün, kişilerin kanundışı öldürüldüklerini gösteren koşullar altında, insanların yaralanıp öldükleri Cenin ve Nablus'ta belgelediği olaylardan sadece iki örnek. Çatışmayla ilgisi olmayan Filistinliler, oransız güç kullanımı ve ISK'nın çatışmayla ilgisi olmayanların korunması için yeterli tedbir almaması nedeniyle öldürüldü.
* Cenin Mülteci Kampı ve Cenin kentinde 3-17 Nisan arasındaki saldırı nedeniyle olan 54 Filistinlinin yarıdan fazlasının çatışmalara karışmadıkları anlaşılıyor. Öldürülenler arasında 7 kadın, 4 çocuk ve 55 yaşından büyük 6 erkek bulunuyordu. 6 kişi yıkılan evlerin altında kaldı. 29 Mart-22 Nisan arasında Nablus'ta en az 80 Filistinli öldürüldü. Kurbanlar arasında 7 kadın ve 9 çocuk bulunuyordu.
* Bu öldürmelerin hiçbiri tarafsız ve kapsamlı soruşturulmadı, kanunsuz olduklarına inanmak için güçlü nedenler olmasına rağmen. İsrail yetkililerin bu başarısızlığı bazı İSK üyelerinin kendilerine karşı harekete geçilmeyeceğinin farkına vararak kanundışı öldürmelere devam ettiği bir ortam yarattı.
Askeri operasyonlarda Filistinlilerin "canlı kalkan" olarak kullanılması
"Komşunun evine girdik. Askerler duvarda bir delik açmaya başladı. Üç asker ve bir köpekle duvarın içinden çıkarıldım. Asker silahını kafama dayamıştı. Bu yaklaşık 7-8 kez oldu. Her defasında, binadan binaya geçerken askerler beni önlerinde tutuyordu. Son yerde kapıyı arkamdan çektim ve tam çıkarken bir silah sesi duydum. Askerler beni sokaktan çekti ve ateş etmeye başladı. Onların bir metre arkalarındaydım."
Cenin ve Nablus'ta İSK sistematik olarak Filistinlileri askeri operasyonlara katılmaları veya "canlı kalkan" olmaları için zorluyordu. Erkeklerin yanı sıra kadınlar da böyle kullanıldı. Tipik olarak, İSK bir Filistinliyi günlerce alıkoyarak kampta malzeme aramaya zorluyordu ve bu onları büyük bir yaralanma riskiyle karşı karşıya getiriyordu.
Keyfi gözaltında işkence ya da zalimane, insanlıkdışı veya onur kırıcı muamele
"Vücudumuza ve göğsümüze tüfek dipçikleriyle vurmaya başladılar... Hepimiz iç çamaşırlarımızla birarada bulunuyorduk. Soğuktu. Battaniye isteyince dövüldük. Bize su vermediler."
Cenin'de toplanarak kadın, erkek ve 55 yaşından büyük erkeklerden ayrılan erkekler iç çamaşırlarına kadar soyuluyor, gözleri bağlanıyor ve kelepçeleniyordu. Birçoğu dövüldüğünü söyledi. Bu dayaklar sonucu bir tutuklu öldü.
Nablus'ta da kitlesel toplamalarda gözaltına alınanlara yönelik benzer işkence ve kötü muamele uygulandığı belgelendi. Yakalanmalarından hemen sonra tutuklular Shomron geçici gözaltı merkezine götürülüyordu. Görüşme yapılan kişiler yakalama sırası ve sonrasında dövüldüklerini belirtti. Merkez aşırı kalabalıktı ve gözaltındakilere yetersiz su, yemek veriliyordu ve bazen tuvalete gitmelerine izin verilmiyordu.
Tıbbi ve insani yardımın engellenmesi
* Atiya Hassan Abu Irmaila (44) 5 Nisan günü evinde otururken ISK tarafından başından vuruldu. Ailesinin umutsuzca ambulans çağırma çabaları başarısız oldu. Aile akrabalarına öldüğünü haber vermek için bile evden çıkamadı. Atiya Hassan Abu Irmaile'nın cesedi 7 gün evde kaldı.
* Suna Hafez Sabreh (35) 7 Nisan günü evinin kapısını kaparken vurulması sonucu ciddi biçimde yaralandı. Ailesi ambulans çağırdı ama ambulans, en azından bir kez ateş açıldığı için onlara ulaşamadı. 2 gün sonra nihayet bir ambulans geldi ama Suna Hafez Sabreh'nin durumu kötülemişti. O zamandan beri 5 kez ameliyat oldu.
* Cenin ve Nablus'ta İSK, tıbbi ve insani yardım örgütlerinin, etkilenmiş bölgelere, çatışma bittikten bile girmesine izin vermedi.
* İSK tıbbi yardımı günlerce engelledi, ayrıca ambulanslara doğrudan ateş açtı veya ihtar atışı yaptı. Bu arada yaralılar tedavi edilmeden saatlerce bekledi veya evlerde tedavi edilmeye çalışıldı; ölüler ise günlerce sokaklarda veya evlerde kaldı. Birçok kez insanlar tıbbi bakıma ulaşamadıklarından öldü ya da bu koşullar ölümlerini hızlandırdı.
Ev ve mülklerin yıkılması
"Tam bir yıkım var, sağlam kalmış tek bir ev yok. Sanki tüm bölgeyi biri buldozerle ezmiş gibi. Eğer evlerde biri olsaydı kurtulamazlardı... Enkazdan başka bir şey yok ve insanlar şaşkın şaşkın dolaşıyor. Enkazların altından ölü kokusu geliyor."
Bu sözler İSK'nin ablukayı kaldırmasının ardından 17 Nisan 2002'de Cenin mülteci kampına giren bir Af Örgütü temsilcisinin sözleri. Cenin ve Nablus'a giren İSK yollardan tank ve buldozerleri geçirdi ve evlerin birçoğunun ön yüzleri yıkıldı. Hawashin ve Cenin mülteci kampının çevresindeki 169 ev (374 daire) buldozerle yıkıldı. Bunların birçoğu çatışma bittikten sonra yapıldı. Bunun sonucunda 4 bin kişi evsiz kaldı.
Cenin ve Nablus'ta İSK'nin evleri, sakinleri hala içindeyken yıktığı durumlar da oldu. İSK evleri yıkmadan önce ya yeterince uyarıda bulunmadı ya da hiç uyarmadı ve sonradan enkaz altında kalanları kurtarmak için hiçbir önlem almadı ve diğerlerinin aramasını da engelledi. UAÖ, 10 kişinin ölümüne neden olan böyle üç olay belgelemiştir. Cenin'de öldürülenlerin isimlerinin bulunduğu hastane listelerindeki 6 kişi de "enkaz altında ezilerek öldü" diye kaydedilmiştir. (BB/NK)