TİHV Adalet Bakanlığının, baroları "zorunlu müdafi yardımı"nı durdurma noktasına getiren koşulları bir an önce düzeltmesini, bunun için gerekli kaynağı sağlamasını talep ediyor.
"'İşkenceye sıfır tolerans' diyen iktidar sistemi tıkamamalı
TİHV Yönetim Kurulu yaptığı yazılı açıklamayla "Avukat yardımının durdurulması, başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere özgürlüğünden yoksun bırakılan herkesi işkenceye karşı korumasız bırakacak" dedi.
TİHV "İşkenceye sıfır tolerans" diyen iktidardan beklenenin, insan eliyle üretilen travmanın yanında anlamsız kalan ekonomik nedenlerle sistemi tıkamak değil, aksine sistemi güçlendirmek ve gerekli her türlü önlemi almak olduğu görüşünde.
TİHV Adalet Bakanlığı'nın gerekli ödeneği aktarmaması üzerine yaklaşık 17 bin avukatın sundukları hizmet karşılığı ücretlerini alamamaları nedeniyle TBB'nin aldığı kararla "zorunlu müdafi yardımı"nın 1 Ağustos gününden itibaren durdurulmasının gündeme geldiğini hatırlatıyor.
TİHV'in talebi şöyle:
"Adalet Bakanlığı, baroları bu noktaya getiren koşulları bir an önce düzeltmeli, gerekli kaynağı sağlamalı, hizmetin kalitesini arttırıcı, hizmet sunan avukatları ve baroları teşvik edici yeni önlemler almalı."
Avukata erişim işkenceyi engelleyici tedbirdir
"Uzun zamandır devam eden sorunlar, sistemi tıkanma noktasına getirdi. Söz konusu tıkanmayı hizmet sunan avukatların çabaları ve özverileri de engelleyemedi" diyen TİHV, CMK kapsamında zorunlu müdafi yardımın önemine işaret ediyor.
"1992 yılında başlatılan ve Haziran 2005 tarihli Ceza Muhakemesi Kanunu ile kapsamı genişletilen "zorunlu müdafi yardımı", hakkında yakalama işlemi yapılan kişilerin -sanık ya da şüphelilerin- avukata erişim hakkı kapsamında tanınmış ve özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin işkenceye karşı korunmalarını sağlamak amacıyla öngörülmüş bir koruma tedbiri."
"Avukata erişim hakkı, işkenceye karşı temel bir yöntem. Böyle bir olanağın varlığı, alıkonulan kişileri işkence tehdidine, riskine karşı koruyor" denilen açıklamada hakkın kullanımının, işkenceye başvuran görevliler üzerinde caydırıcı etki yarattığına ve avukata erişim hakkının, adil yargılanma ve savunma hakkının da ayrılmaz bir parçası olduğuna dikkat çekiliyor.
"Hükümet işkenceyi önlemekle yükümlüyse..."
"Hükümet, 'avukata erişim hakkı' kapsamında yasada öngörülen "zorunlu müdafi yardımı"nı etkili ve amacına uygun biçimde uygulamak ve bu konuda yasal, idari, adli, pratik her türlü tedbiri almakla yükümlü" diyen TİHV bu konuda yasal yaptırımları şöyle aktarıyor:
"BM İşkencenin Önlenmesi Sözleşmesi'nin 2. maddesi, 'Taraf devletler, işkence suçunu önlemek üzere etkin yasal, idari, yargısal veya her tür tedbiri alır' demektedir. Özgürlüğünden alıkonulan kişilerin 'avukata erişim hakkı'da bu tedbirlerden birisi." (EZÖ)