Sendikacı Süleyman Yeter'in gözaltında öldürülmesi davasının firari sanıkları arasındaki Ahmet Okuducu bu davada da firari sanıklar arasında yer aldı. Yine Yeter davasında adı geçen Mehmet Hallaç da beraat eden sanıklar arasında...
İstanbul polisinin 11 Kasım 1998 günü gerçekleştirdiği bir örgüt operasyonunda, Kızıl Bayrak ve Ekim Gençliği isimli dergilerin sahibi ve Yazıişleri müdürü Ahmet Turan ile Müslüm Turfan ve Dinçer Erduvan gözaltına alındı.
Zanlılar dört gün sonra savcılığa çıkarılırken doktor muayenesinden geçirildi ve 'kaba dayak, kollardan ters askıya alma, elektrik verilmesi, cinsel organın sıkılması, basınçlı soğuk suya tutma, ayakta bekletme ve psikolojik işkenceye tabi tutulduklarını' iddia etti. Zanlıları muayene eden doktor da iddialarla uyumlu izler tespit ederek rapora yansıttı.
Doktor raporu üzerine polisler, bu kişilerin hekim muayenesine götürülürken direndikleri için zor kullanıldığını anlatan bir tutanak düzenleyip dosyaya koydu. Zanlılar, DGM savcısının karşısına çıkarıldıklarında işkence gördüklerini belirtti. Ancak DGM işkence konusunda bir işlem başlatmadı.
Bunun üzerine avukatlar İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'na başvurarak raporlardaki bulguların müştekilerin ifade ettiği türden işkencelerle oluşup oluşmadığının tespitini istedi. Burada hazırlanan raporda da 'bulguların gözaltı süresi içindeki darp ve cebirler sonucu olduğu, polise direnmeyle meydana gelemeyeceği ve işkence fiilleriyle uyumlu olduğunun tespit edildiği' anlatıldı.
Bu raporlar üzerine avukatlar, İstanbul 3 No'lu DGM'den, sorgulamayı yapan polisler hakkında dava açılmasını istedi. İki yıl sonra da Mehmet Hallaç, Şeref Bayrakçı, Mahmut Yıldız ve Ahmet Okuducu hakkında 'işkence yapmak' suçlamasıyla dava açıldı.
Yeter'den tanıdıklar!
Sanıklardan ikisinin adının Limter-İş Sendikası eğitim uzmanı Süleyman Yeter'in işkenceyle öldürülmesi davasında da geçtiği sonradan anlaşıldı. Yeter davasında hakkında gıyabi tutuklama kararı verilen Okuducu kırmızı bültenle arama emri çıkarılmasına karşın halen bulunamazken, bu işkence davasında da ifadesi alınamadığı için dosyası ayrıldı. Yeter davasında yazıcı olarak görev yaptığı ve sorgulamalara katılmadığı yönündeki savunmasına karşın Mehmet Hallaç bu davada sorguya katılan işkence sanığı olarak hâkim karşısına çıktı.
Mahkeme: Soyut iddia
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada mağdurlar dokuz polisin arasına yerleştirilenler arasından 'işkencecilerini' teşhis etti. Olay tarihinden altı yıl sonra geçen ay sonuçlanan davada, mahkeme, sanık polisler Hallaç, Bayrakçı ve Yıldız hakkında 'iddiaları kanıtlayacak delil bulunamadığından' beraat kararı verdi.
Kararda, "Doktor raporlarında belirtilen yüz ve vücuttaki morarma ve ezikliklerin önceden mevcut olduğuna dair sanık beyanları ve sanıkların bu suçu işlediklerine dair delil elde edilemediği dikkate alınarak soyut bir iddiadan ibaret kalan bu davadan sanıkların istifade etmeleri gereği yönünde heyetimizde vicdani kanaat oluşmuştur" denildi.
Mağdur avukatları ise beraat kararının temyizi için Yargıtay'a başvurdu. Avukatlar, davanın zamanaşımına doğru götürülmek istendiğini belirterek, "İşkenceyle alınan ifadelere dayanılarak hiçbir delil olmayan davalarda çok kolay tutuklama kararı verilirken, bu davada doktor raporları yerine sanıkların belgelerle çelişen savunmalarını esas alınmıştır" dedi. (AŞ/YS)