Sendikacı Süleyman Yeter'in 1999'da gözaltında işkence öldürülmesi davasını örnek gösteren UAÖ, "Verilen son kararlar, son dönemlerde yapılan yasal reformlara rağmen, işkence yapmış olan polis memurlarının cezasız kalabileceklerini göstermektedir" dedi.
UAÖ, Süleyman Yeter'in 1997'deki tutukluluğu sırasında onunla birlikte tutuklanan ve işkence gören Asiye Güzel'in işkence gördüğünün polis raporlarıyla kanıtlanmış olmasına rağmen, savcının 2000 yılında soruşturmaya ilişkin takipsizlik kararı verdiğini anımsattı.
UAÖ, "15 kişilik işkence davasının zamanaşımına uğradı ve 11 Kasım 2004'te İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi polis memurlarına karşı süren davanın düşmesi gerektiğine karar verildi" diyor.
UAÖ, "işkencenin genel uluslararası hukuktaki mutlak norm statüsü" gereği işkence suçu için zaman aşımının olmayacağına dikkat çekerek, işkence ve kötü muamele davalarında amirlerin rol ve sorumluluklarının da incelenmesi gerektiğini vurguladı.
UAÖ ayrıca Süleyman Yeter'in öldürülmesiyle suçlanan firari sanık polis memuru Ahmet Okuducu'nun 30 Eylül'de sonuçlanan bir başka işkence davasında beraat ettiğine işaret ediyor.
Süleyman Yeter davası
UAÖ, 16 Kasım tarihli açıklamasında, sendikacı Süleyman Yeter'e ilişkin davayı ve bu dava öncesini gözden geçiriyor:
* 10 Kasım 2004 günü Yargıtay polis memuru Mehmet Yutar'ın sendikacı Süleyman Yeter'in öldürülmesiyle bağlantılı olarak aldığı cezayı onayladı.
* 1 Nisan 2003 tarihinde polis memurları Mehmet Yutar ve (firari) Ahmet Okuducu İstanbul 6.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından "kasten adam öldürme"den suçlu bulunarak 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
* Ancak, Mehmet Yutar'ın cezası suçun iki ya da daha fazla kişi tarafından işlendiği ve asıl suçlunun teşhis edilemediği gerekçesiyle mahkemece 5 yıla düşürüldü.
* Mahkeme bu cezayı da, "iyi hal" nedeniyle 4 yıl 2 aya düşürdü. "Ceza İnfaz Yasası" uyarınca Mehmet Yutar sadece 1 yıl 8 ay hapis yatacak. Üçüncü polis memuru ise aleyhinde yeterli kanıt olmadığı gerekçesiyle beraat etti.
* Süleyman Yeter'in avukatları ve ailesi Mehmet Yutar'a verilen cezanın düşük olmasına itiraz etti ve Yargıtay Başsavcısı da daha sonra bu düşük cezanın iptalini istedi.
* Avukatlar ve ailesi ayrıca soruşturmanın genişletilerek üst düzey memurlar da dahil diğer polislerin olayda sorumluluklarının olup olmadığının araştırılmasını talep etti.
* Ancak Yargıtay bu başvuruyu reddetti ve 10 Kasım 2004 tarihinde kararı onayladı.
Yeter'in içinde olduğu daha önceki dava
* Bu sırada, bir başka olayda Süleyman Yeter ve diğer 14 kişiye işkence yapmakla suçlanan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinden 9 polis hakkındaki dava zaman aşımı nedeniyle kapandı.
* Uluslararası Af Örgütü, 1999 yılında Süleyman Yeter'in öldüğü gözaltı olayının bu davayı engellemek amacıyla gerçekleştirildiğine inanmaktadır. Süleyman Yeter'in 1999'da gözaltına alınarak öldürülmeden önce defalarca gözaltına alındığı ve tehdit edildiği bildiriliyor.
* Bu davayla ilgili olarak, İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesi 2 Aralık 2002 tarihinde 5 polis memuruna beraat, diğer dördüne de 11 ay 20şer gün hapis cezası verdi.
* Ancak bu cezalar, davalıların "bir başka suç işlemeyeceği" kanaatiyle ertelendi - oysa birçoğu işkenceye karıştıkları gerekçesiyle başka davalarda sanıktı ya da hüküm giymiş ve aynı mahkeme tarafından cezaları ertelenmişti.
* Bu karara işkence mağdurlarının avukatları tarafından itiraz edildi ve Yargıtay kararı 1 Nisan 2004'te geri çevirerek sanıkların ayrı davalarda yeniden yargılanmaları gerektiğine hükmetti.
* Ama dava zamanaşımına uğradı ve 11 Kasım 2004'te İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi polis memurlarına karşı süren davanın düşmesi gerektiğine karar verdi.
Savcılık takipsizlik kararı verdi
* Asiye Güzel de 1997'deki bu operasyonda gözaltına alınan 14 kişiden biriydi ve tecavüz ve Filistin askısı dahil işkence görmüştü. İşkence bağımsız tıbbi raporlarla belgelenmiş ve yukarıda anılan davada görgü tanıklarınca dile getirilmişti.
* Bu nedenle mahkeme bu işkenceyle ilgili 2 mart 1999 tarihinde resmi suç duyurusunda bulunmaya karar verdi. Ne var ki savcı 17 Ekim 2000'de takipsizlik kararı verdi.
Bir başka işkence davası, aynı polis
UAÖ, açıklamasında yeni sona eren bir başka davada, 30 Eylül 2004 tarihinde İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 11 Kasım 1998 günü İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde tutulan üç kişiye işkence yapmakla suçlanan üç polis memuru hakkında beraat kararı verdiğine işaret ediyor:
* Mahkeme bu kararı, gözaltındayken dayak, Filistin askısı ve elektrik verme gibi yöntemlerle işkence yapıldığına dair uzman, bağımsız adli tıp raporları bulunmasına rağmen, "delil yetersizliğinden" verdi.
* Mahkeme kararında, "davalıların, tıbbi raporlarda belirtilen yüz ve vücuttaki morluk ve izler zaten mevcut olduğuna dair ifadeleri dikkate alınarak ve bu suçun zanlılarca işlendiğine dair kanıt olmaması nedeniyle, mahkemenin vicdani kararı soyut bir iddiaya dayanan bu davada davalılar lehine davranmaktır" demektedir.
* Beraat eden polislerden biri Süleyman Yeter'in öldürülmesiyle de suçlanan firari sanık polis memuru Ahmet Okuducu'dur.
İşkenceciler cezasız kalıyor
Son mahkeme kararlarının Türkiye'de işkencecilerin, etkisiz yargı mekanizmaları ve reforma direnen organlar sayesinde hala cezasız kalabileceklerinin somut örneği olduğunu kaydeden UAÖ, şu noktalara dikkat çekti:
* Şikâyetlerin yeterince soruşturulmaması, duruşmaların uzun sürmesi ve zamanaşımı nedeniyle düşmesi, yetersiz ve indirilen cezalar Türkiye'de cezasızlığın sürmesine olanak sağlayan unsurlardır .
* UAÖ, işkencenin genel uluslararası hukuktaki mutlak norm statüsünün işkence suçu için zaman aşımının olmayacağı gerçeğinin altını çizer.
* 1990'lı yılların sonlarında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde işkence ve kötü muamele yapıldığına dair ısrarlı şikayetler ve bunların aynı kişilerce yapıldığı iddiaları, işkence ve kötü muamele ile ilgili soruşturma altında bulunan polis memurları ve jandarmanın aktif görevden alınması ve suçlu bulundukları takdirde işten çıkarılmalarının gerekli olduğunu göstermektedir.
* Yukarıda sözü edilen davalarda verilen cezalar hükümlü polis memurlarının kamu hizmetinden kısa süreler için (üç yıl gibi) muaf tutmuş olsa da, bunlar çok geç gerçekleşti.
* UAÖ, işkence ve kötü muamele davalarında amirlerin rol ve sorumluluklarının da incelenmesi gerektiğine inanmaktadır. (YS/BB)