Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen, öncelikle değinilmesi gereken konulardan birinin "işkence" olduğunu belirttiği yılsonu değerlendirmesinde, "Geçtiğimiz yıl TİHV merkezlerinde tedavi sunulan 918 kişiden 337'si 2004 yılı içinde işkence gördüklerini beyan etmişlerdir" dedi.
Önen, ifade özgürlüğünü düzenleyen yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) maddelerinin de ifade özgürlüğünün kısıtladığını, polisin barışçıl gösterilere aşırı şiddet uyguladığını belirttiği açıklamasında, yargısız infazların kaygı verici bir artış gösterdiği 2004'de bu olaylara Gümüşhane ve Kızıltepe'yi örnek gösterdi.
F tipi cezaevi sorununun çözümlenmediğine değinen Önen, açıklamasında "Ceza ve Tedbirlerin İnfazı Yasası da cezaevleri sorununun çözümüne yönelik değil" dedi. Önen, Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre 2004'te cezaevlerinde 139 kişinin eceliyle, 25 kişinin intihar, 1 kişinin ölüm orucu, 5 kişinin kendini yakarak, 4 kişinin başka mahkumlar tarafından olmak üzere toplam 175 kişinin öldüğünü kaydetti.
Kürt sorunun çözümüne ilişkin ciddi adımlar atılması gereğine işaret eden Önen, zorunlu göç mağdurlarının zararlarını tazmin için çıkarılan "Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun"a ilişkin yönetmelikte bir yandan birçok zararın kapsam dışı bırakılmasını, diğer yandan zarar tespit komisyonlarının oluşumunda sivil toplum örgütlerinin dışlanmasını eleştirdi.
İşkence sistematik şekilde sürdü
TİHV Başkanı Yavuz Önen, 2004 yılı değerlendirmesinde "İşkence 2004 yılında da yaygın, sürekli ve belirli bir amaca yönelik olarak, sistematik bir biçimde, polis, jandarma ve özel timler tarafından sorgulama merkezlerinde ve diğer alanlarda uygulandı" diyerek aşağıdaki noktalara dikkat çekti:
* TİHV' ye yapılan başvurular ve İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) tespitleri sorunun varlığını sürdürdüğünü göstermektedir.
* TİHV tedavi merkezlerinde 2004 yılında tedavi hizmeti sunulan 918 kişinin 337'si 2004 yılı içinde işkence gördüklerini beyan etmiştir.
* Bir önceki yıl 340'ı 2003 yılı içinde işkence gördüğünü açıklayan 925 kişi tedavi görmüştür.
* Bu rakamlar da 2003 yılına göre bir değişiklik olmadığını göstermektedir.
* Zaten AB'nin İlerleme Raporu'nda da işkencenin varlığı kabul edilmiştir. Ancak maalesef geçtiğimiz yıl da hükümete işkencenin tümüyle yok edilmesi için yaptığımız öneriler gözetilmemiş, hükümet; iradesini, "işkenceye sıfır tolerans" söylemine uygun olarak yaşama geçirememiş, işkenceciler, hukuki ve idari koruma altında şiddet uygulamaya devam etmiştir.
* TİHV Dokümantasyon Merkezi'nin belirlemelerine göre de 2004 yılında gözaltında beş kişi yaşamını yitirmiştir.
İşkencenin önlenmesi önlemleri yetersiz
İşkencenin önlenmesini amaçlayan değişiklikleri olumlu bulmakla birlikte Önen, bu alanda yasalarda daha fazla temizlik yapmaya gerek duyulduğunu vurguladı.
* Sorgulamalarda jandarma erleri ile bir yıllığına sözleşmeli uzman çavuşlar görev yapmaktadır. Bu uygulama, sağlıklı bir sorgulama açısından sakıncalı olduğu gibi güvenlik görevlileri hakkındaki soruşturmaları da zorlaştırmaktadır.
* İşkence sanığı güvenlik görevlileri kamuda istihdam edilen avukatlar tarafından savunmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü'nde bu alanda çalışan 7-8 kişilik bir avukat grubu görev yapmaktadır. Bu da işkence sanıklarını koruyan bir uygulamadır.
Düşünce ve ifade özgürlüğü
Yapılan yasal düzenlemelerle düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmış gibi göründüğünü belirten Önen, "'Suç' tanımlarıyla aslında sadece tarifler değiştirilmiştir" diyerek 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girecek yeni TCK'nın da ifade özgürlüğünü kısıtlamadığını, anti-demokratik maddelerin bu yasada da varlığını koruduğunu kaydetti.
Toplantı ve gösteri yürüyüşleri
Önen 2004'te toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yönelik kısıtlamaları eleştirdi:
* Toplumun değişik kesimlerinin; üniversite öğrencilerinin, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin barışçıl gösterileri polisin aşırı şiddetine uğramıştır.
* Biber gazı toplantı ve gösterilerin 'oksijeni' haline gelmiştir.
* Haziran ayında Türkiye'de yapılan NATO Zirvesi öncesinde "güvenlik" gerekçesiyle Ankara ve İstanbul'da birçok haber ajansı, dergi, sendika ve dernek güvenlik güçleri tarafından basılmış, bu süreçte on binlerce kişi güvenlik soruşturmasından geçirilmiştir.
Yargısız infazlar, faili meçhuller ve mayınlar
"2004 yılında yargısız infazlar kaygı verici bir artış göstermiştir" diyen Yavuz Önen, yargısız infazlar, faili meçhul saldırılar ve mayınlar konusunda şu noktalara dikkat çekti:
* Gümüşhane ve Kızıltepe'deki cinayetler güvenlik güçlerinin istedikleri yer ve zamanda silah kullanma yetkisini kötüye kullanabileceklerini göstermiştir.
* Vakfımızın belirlemelerine göre yargısız infaz, dur ihtarı ve rasgele ateş açma olaylarında 21 kişi öldü.
* Faili meçhul saldırılar sonucu da 10 kişi öldü.
* Başta eski olağanüstü hal bölgesi olmak üzere tüm Türkiye'de mayın ve sahipsiz patlayıcı maddelerin patlaması sonucunda 14'ü çocuk 31 kişi öldü, 34'ü çocuk 78 kişi de yaralandı.
Cezaevleri
"2004'te de F Tipi cezaevlerinde tutuklu ve hükümlüler hücrelerde tecrit koşullarında tutulmuşlardır" denilen açıklamada, cezaevleri koşulları şöyle özetleniyor:
* 1 Nisan 2005 t tarihinde yürürlüğe girecek Ceza ve Tedbirlerin İnfazı Yasası da cezaevleri sorununun çözümüne yönelik değil, sorunun daha da artmasına yönelik bir rol oynayacaktır.
* TİHV'nin belirlemelerine göre tecride karşı başlatılan ölüm orucu nedeniyle 2004 yılında bir kişi öldü, cezaevinde altı kişi kendini yakarak öldü.
* Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre 2004 yılında cezaevlerinde "139 kişi eceliyle, 25 kişi intihar, 1 kişi ölüm orucu, 5 kişi kendini yakarak, 4 kişi başka mahkumlar tarafından olmak üzere toplam 175 kişi" öldü.
Anadil, Kürt sorunu
2004 yılındaki yasal değişiklikler içinde önemli bir düzenlemenin Türkçe'den başka dillerde kurs açma ve yayın yapmaya ilişkin olduğunu hatırlatan Önen, açıklamasında bu konuda şu görüşlere yer verdi:
* Anadilde eğitim kamusal alanda düzenlenmemiştir. Kürtçe kurslarının açılmasında bazı zorluklar olmuştur. Farklı dil ve lehçelerde yalnızca TRT'de haftada bir ve yarım saat yayın yapılmaya başlanmıştır.
* Ancak tüm bu kısıtlamalara ve güdük yaklaşıma rağmen bu düzenlemeleri bir ilk olarak olumlu karşılıyoruz.
* Ancak geçtiğimiz yıl da eski OHAL bölgesine yönelik ciddi bir adım atılmamıştır. Kürt sorununun çözümünde işlevli olacak bir bölgesel demokratikleşme ve kalkınma planının hazırlanması beklentisi, hükümet tarafından ciddiye alınmamıştır.
Zorunlu göç mağdurları
* Zorla göç ettirilmiş insanların geriye dönmelerini sağlama konusunda da önemli bir adım atılmamıştır.
* Temmuz ayında kabul edilen "Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun"a ilişkin yönetmelik ancak Ekim ayında çıkartılmıştır.
* Bu yönetmelikte de bir yanda birçok zarar kapsam dışı bırakılırken, zarar tespit komisyonlarının oluşumunda sivil toplum örgütleri de dışlanmıştır.
* Ancak geriye dönüşlerin önündeki en büyük engel olarak varlığını sürdüren koruculuk uygulamasının lağvedilmesine yönelik bir çaba gösterilmemiştir.
TİHV Başkanı Yavuz Önen, yeni yıl mesajını "2005 yılında, içine girdiğimiz yeni dönemin özelliklerini de gözeterek daha etkili ve üretken olacağız. İnsan hakları, demokrasi, barışın gerçekleşmesi için çabalarımıza devam edeceğiz. Tüm insanlarımıza sağlıklı ve mutlu bir yeni yıl diliyoruz" diye bitirdi. (YS/BB)