İşçilerin "örgütsüz" yürüyüşü
KKTC'den çalışmak için Kıbrıs Cumhuriyeti'ne giden işçiler, sınır kapılarında form doldurma zorunluluğu ile karşılaşınca, uygulamaya tepkilerini Kıbrıs Meclisi'ne ve Başbakanlığa yürüyerek gösterdiler.
Sabah saat 04.30 sularında Ledra Palace sınır kapısında birikmeye başlayan işçiler, iki polis eşliğinde form doldurmalarının saatlerce süreceğini ve Güneydeki işlerini kaybetmelerine yol açabileceğini öne sürdü.
Uygulamayı bir "engelleme operasyonu" olarak değerlendiren işçilerden bir kısmı, form doldurmadan geçmeyi başardı. Geçemeyenlerse, saat 07.15 sıralarında topluca Meclis'e yürümeye başladı.
Türkiye Büyükelçiliği'nin de bulunduğu caddeye yürüyüşlerini tamamlayan işçilere çözüm ve Avrupa Birliği'ni (AB) destekleyen siyasi parti temsilcileri, milletvekili adayları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri de destek verdi.
Buradan da Başbakanlığa yürüyen işçiler, eylemleri sırasında "Kıbrıs'ta Barış Engellenemez" sloganı attılar. Yürüyüş sırasında Cumhurbaşkanı Denktaş'ı taşıyan makam otomobili ile karşılaşan işçiler "Denktaş istifa" çağrısında bulundular. Eylem, saat 11.00 sıralarında, uygulamanın sona erdiğinin açıklanması ile son buldu.
Kıbrıs'ta siyasi durum
Kıbrıs, Anaya gereği beş yılda bir yapılan ve 14 Aralık'ta gerçekleştirilecek genel seçimlere hazırlanıyor.
Bundan önceki son seçim, 1998'de yapılmıştı. Seçim sonuçları uyarınca Ulusal Birlik Partisi (UBP) ile Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) bir koalisyon kurdu. Derviş Eroğlu başkanlığındaki bu hükümet üç yıl devam etti ve 2001'de son buldu.
Ardından Serdar Denktaş'ın genel başkanlığını yürüttüğü Demokrat Parti (DP) ile UBP hükümet kurdular ve halen işbaşındalar.
Annan Planı, geçtiğimiz yıl 3 Kasım'da gündeme geldi ve o tarihten itibaren Kıbrıs'ta siyasi tansiyon yükseldi. Toplumsal arası görüşmelerde kritik tarihler atlatıldı. Önce Kopenhag, ardından Lahey zirveleri yaşandı. Kıbrıs Türk tarafı görüşmelerde uzlaşmaz taraf olarak ilan edildi ve Rumlar, Kıbrıs Cumhuriyeti adına AB'ye girişi garantilediler.
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB üyeliğinin onayı da 16 Nisan'da Atina Zirvesi'nde alındı. Rum yönetimi başkanı Papadopulos Kıbrıs Cumhuriyeti adına AB ile üyelik sözleşmesini imzalayan taraf oldu. Bu tarihten sonra bütün dikkatler seçimlere çevrildi ve yabancı diplomatlar da seçim sonrasını beklemeye başladılar.
Son iki aylık süreçte ise, Türkiye'den KKTC'ye gelen bazı kimselere usulsüz vatandaşlık dağıtılması tartışmalara neden oldu. Kıbrıs Türk mahkemelerinde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde davalar açıldı. Bu davaların sonucunda, bazı Yüksek Seçim Kurulu bazı vatandaşlıkları iptal etti. Bir kısım yeni seçmenin de oy kullanmamasına karar verildi. Ancak bu rakam, yapılan vatandaşlıkların yanında çok küçüktü.
Şimdi, 14 Aralık'taki seçim için son iki haftaya girdik. Propaganda dönemi 21 Kasım'da başladı, 13 Aralık akşamı sona erecek. 14 Aralık'ta ise, 145 bin kişilik seçmen kitlesinin oy kullanacak. Bu rakam, 2002 Haziran ayında yapılan yerel seçimlerde 134 bin civarında idi.
Seçime katılacak partiler
Seçime yedi parti katılıyor. Kamuoyu araştırmalarında en şanslı görünen parti, Cumhuriyetçi Türk Partisi - Birleşik Güçler (CTP). CTP, siyasi mücadelesini 1970'den beri sürdürüyor; genel başkanlık görevini Mehmet Ali Talat sürdürüyor.
Son dönemde tüzüğünde değişiklik yaparak Birleşik Güçler adını aldı; sivil toplum örgütleri temsilcileri ve toplumun farklı kesimlerinden insanlarla işbirliği yaptı. Bu kişiler, CTP'nin listelerinde büyük oranda yer aldı.
UBP, şu anda hükümette, genel başkanlığını Başbakan Derviş Eroğlu yürütüyor. Şu anda hükümette olan diğer parti ise, genel başkanlığını Serdar Denktaş'ın yürüttüğü DP.
Mustafa Akıncı başkanlığındaki Barış ve Demokrasi Hareketi, Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP), Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) ve Kıbrıs Sosyalist Partisi'nin (KSP) yanı sıra bazı sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin dahil olduğu bir parti.
Çözüm ve Avrupa Birliği Partisi'ne ise, aynı zamanda Ticaret Odası Başkanlığı'nı da yürüten Ali Erel başkanlık yapıyor. İki ay önce kurulan bu partiye, daha çok iş çevreleri destek veriyor.
Genel seçimlere yaklaşık beş ay kala kurulan Milliyetçi Barış Partisi, Türkiye'deki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile aynı çizgideki Milliyetçi Adalet Partisi'ni içine aldı. Başkanlığını, eski Meclis Başkanlarından, UBP'den ayrılan Ertuğrul Hasipoğlu yapıyor.
Seçimlere hazırlanan son parti, emekli komutan Oğuz Kalelioğlu'nun kurduğu Kıbrıs Adalet Partisi (KAP). Ancak, Oğuz Kalelioğlu son üç yılını Kıbrıs'ta geçirmediği için adaylığı düştü. Listelerde ismi bulunduğu halde, aday değil.
CTP önde görünüyor
Parlamentoya 50 milletvekili seçilecek. Kamuoyu araştırma şirketi KADEM'in geçtiğimiz hafta açıklanan araştırma sonuçlarına göre, CTP Birleşik Güçler önde gidiyor.
CTP'nin oy oranı yüzde 32 civarında görünüyor. Sonuçlara göre, UBP yüzde 21-22'lik oy oranı ile ikinci; Barış ve Demokrasi Hareketi yüzde 10-11'lik oy oranı ile üçüncü; DP ise yüzde 8'lik oy oranı ile dördüncü sırada yer alıyor.
Araştırma sırasında yüzde 20 civarında karma oy verme eğilimi gösteren seçmen tespit edilmiş, bir de yüzde 10'luk kararsızlar grubu var.
Denktaş, hükümet ve Türkiye
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ve hükümet, Kıbrıs'ta çözümün önündeki en büyük engel olarak görülüyor. Çözümü ve AB'yi hedefleyen üç parti, 1.5 ay önce bir protokol imzaladılar.
Bu protokolde, seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı'nın görüşmecilik yetkisinin geri alınması ve sağ partilerle işbirliği yapılmaması kararları yer alıyor.
Denktaş şu anda hükümetin, yani, iki sağ partinin sözcüsü gibi davranıyor. Oğlu Serdar Denktaş'ın partisinin zayıflığının bilincinde olduğundandır ki, daha önce rakibi olan UBP'yi desteklemeyi tercih ediyor. Denktaş'ın hedefinde ise muhalefet var. Muhalefeti, çözüm ve AB yanlılarını Avrupa'dan ve ABD'den para yemekle, hainlikle suçluyor; Annan Planı'nı görüşme zemini olarak kabul etmiyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kıbrıs'ta hangi partiyi destekleyeceği önemli bir tartışma konusu. Kıbrıslılar ve Türkiye'den KKTC'ye gelenler Türkiye hükümetinin görüşlerine önem veriyor.
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ise, Kıbrıs'ta seçimlere tarafsız kalacağına dair açıklamalar yapıyor. AKP'nin çözümsüzlüğü çözüm olarak görmediği, AB'yi Türkiye için stratejik hedef olarak gördüğü kanısı yaygın. İlk kez Türkiye'de bir hükümetle Kıbrıs'ta çözümü savunan muhalefetin söylemi örtüşüyor. Bu çok önemli. (SÖ/BB)