Dün (Pazar), Eminönü Belediyesi Kültür Merkezi'ndeki, 500'e yakın kişinin katıldığı sempozyumda, sendikacılar ve uzmanlar, İş Yasası'ndaki yeni düzenlemeler, artan işsizlik ve esnek çalışmaya karşı sendikaların konumunu tartıştı, işçiler, yeni yasanın getirdikleri ve çalışma yaşamlarına etkileri konusunda sorular yöneltti.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Hak-İş ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) temsilcilerinin katılımıyla yapılan sempozyumuna Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Başkanı Aydemir Güler ve partililer yoğun ilgi gösterdi.
İşçi Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Ali Önder Öndeş'in açılış konuşması ve Nazım Kültür Evi Çocuk Korosu'nun şarkılarıyla başlayan, sempozyumda ilk olarak , Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Burçak Özoğlu, 1980'den bugüne çalışan kesimlerin sosyal hakları ve gelir dağılım üzerine bir konuşma yaptı.
İşsizler ve ev içi çalışmayı örgütlemek
Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi, Fatma Ülkü Selçuk, yakın zamanda "sosyal patlamanın yaşandığı" Arjantin'den örnekler vererek, bu gibi durumları yönlendirecek güçlü bir sendikal hareketin ve siyasal örgütlenmenin olması gerektiğini savundu.
Selçuk, Hindistan gibi ülkelerde ev içinde üretim yapan kadınların örgütlenmesinden örnek vererek, "başta işsizler ve kısa süreli çalışan işçiler olmak üzere, dağınık oldukları için örgütlenmeleri zor olan bu kesimlerin haklarını savunan emek örgütlerine ihtiyaç olduğunu" vurguladı.
Sendika Uzmanı Gökhan Atılgan, Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki iş yasalarına değinirken, Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Öğretim Üyesi Özgür Müftüoğlu, İş Yasası'ndaki yeni düzenlemelerin günlük çalışma saati açısından AB ülkelerinden 1 saat az olduğunu belirterek, bu değişimin tek başına bir anlam taşımadığını belirti.
"İş Yasası sendikaları yok etmeyi amaçlıyor"
Müftüoğlu, İş Yasası'ndaki düzenlemelerin sendikaları yok etmeyi amaçladığını, ve sendikal hareketin yükseldiği dönemde benzer yasaların çıkarıldığını söyledi:
"İş Yasası'na göre taşeronlaşmanın artması, 1 yada 3 yıllık sözleşmelerle işçi çalıştırılması, kıdem tazminatının kalkması, ödünç iş ilişkisi gibi yeni düzenlemeler işçilerin fiili olarak sendikalı olmasını engelliyor. Fazla mesai ortadan kaldırılıyor. İşveren işin yoğun olduğu dönem ve saatlerde işçiyi günde 11 saate kadar çalıştırarak, işin az olduğu zamanlarda çalıştırmayarak fazla mesai ücreti vermekten kurtulacak.
İş güvencesinin olduğu söyleniyor ama işveren yasaya göre, işveren ekonomik kriz döneminde bulunulduğunu söyleyerek işçi çıkarabilecek. Ancak Türkiye'nin sürekli bir ekonomik krizde olduğu söylenebilir."
Sempozyumun son konuşmacısı TKP Siyasi büro üyesi, yazar Haluk Yurtsever ise, 15-16 Haziran direnişi, 1980'deki Tariş ve 1990'daki Zonguldak grevinden örnekler vererek, sendikalar ve siyasi partilerin bu eylemleri yönlendiremediğini ve işçilerin belli bir plan çerçevesinde taleplerini dile getiremediğin savundu.
İşçi hareketlerinin kendiliğinden geliştiği bir dönemde olunmadığını söyleyen Yurtsever, kölelik yasalarının çıkarıldığı bugün, işçilerin sendikalar ve siyasi partilerin öncülüğünde mücadelesini sürdürmesi gerektiğini söyledi. (ÖG/NK)