İran'da Parlamento Seçimleri'nin yapıldığı Şubat'tan bu yana ifade özgürlüğü alanında bir gerileme yaşandığını açıklayan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, www.naqshineh.com sitesinde yayımladığı haberden tutuklanan Teoloji öğrencisi Mustafa Lütfi'nin durumunu gündeme getirdi ve İnternet kullanımına ilişkin yasal hazırlıkları "endişe" ile karşıladığını bildirdi.
Kurumlara "içerik denetleme" görevi
Tasarıda "Ülkenin iç veya dış güvenliği için tehdit" oluşturacak bilgilerin İnternet üzerinden yayımlanması 1 yıldan 3 yıl kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
Yasa tasarısında, "bu tür bilgilerin yabancı devlet ve yabancı örgütlere ulaştırılması" durumunda 5 yıldan 15 yıla kadar hapis isteniyor.
Yasa tasarısı sadece bu tür bilgilerin değil, gerek heteroseksüel veya homoseksüel, gerekse "cinsel organ ve ilişki" görüntülerinin yasaklanmasını da hedefliyor. Bu tür içeriklerin yayını 1 yıl hapis ve 950 Euro para cezasıyla cezalandırılmak isteniyor.
Düzenleme ile en ağır şekilde bastırılan eylemler arasında, Ruhani lider ve rejim yetkilisi ile ilgili "gerçekdışı haber yayını" bulunuyor. Bu suçu işleyenlere 6 ay hapis ve ağır para cezası verilebilecek.
İnternet kafelerin ve İnternet Servis Sağlayıcıları gibi yapıları da bağlayan metin, bu sektör yetkililerine içerik denetleme ve engelleme zorunluluğu getiriyor.
Polis izinsiz arama yapabilecek
Bu yetkililer, bu içerikleri yayımlayan kişileri tespit etmede polisle işbirliği yapacaklar. Bunu yapmayı reddedenler, bu kurumların sahiplerine 5 yıl hapis, kurumlarına kapatma cezası ve hakimin öngöreceği bir süre için de İnternet sektöründe çalışma yasağı getiriliyor.
Servis sağlayıcı ve İnternet kafe sahiplerinin, üç ay süreyle bağlantı verilerini ve İnternet kafe müşteri kimliklerini muhafaza etmeleri de öngörülüyor.
Ayrıca, polise de, herhangi bir İnternet kullanıcısının evine veya İnternet bağlantılı çalışan bir kuruma, hakim kararı olmaksızın arama yapma yetkisi de tanınıyor. Bu, polisin her tür bilişim ürününe el koyma yetkisi verilmesini de beraberinde getiriyor.
Kişi ve kurumların, polise arama için izin vermemeleri durumunda, polise Savcılıktan izin alma zorunluluğu getiriliyor.
Tasarıda, ulusal mevzuatın İnternet kullanımına dair uluslararası sözleşmelere uygunluğunun aranması isteniyor. Ancak, aynı belgede "yabancı metinlerin Şeriat ve İran yasaları, ulusal güvenlik ve ülke çıkarlarına aykırılıklar taşınması durumunda uygulanamayacakları" da belirtiliyor.
Bu alanda düzenlemelere gitmeye hazırlanan İran'da, Teoloji Bölümü öğrencisi Mustafa Lütfi, Temmuz sonunda hakim karşısına çıktı. İnternet'te yetkilileri eleştiren metinler yayımlamakla suçlanan Lütfi, Mayıs 2004'te tutuklandı.
Türkiye'de "İnternet yasası" yok
Türkiye'de ise, İnternet haberciliğini kapsayan tek düzenleme, 5680 Sayılı Basın Kanunu'nun Ek. 9. maddesi ile sınırlıydı.
Yalan haber, hakaret ve benzeri fiillerin bu kanun kapsamında değerlendirilmesi, 9 Haziran 2004'te bu kanunun yeni Basın Kanunu ile değiştirilmesiyle son buldu. (EÖ/YS)