Silopi Viyan Kadın Dayanışma Merkezi'nin gerçekleştirdiği "kuma" diye tabir edilen ikinci ve üçüncü eşle evliliklerle ilgili araştırmanın sözlü tarih çalışması için Irak'tan ikinci eş olarak gelen Fatma ve Suriye'li gelin Esma Türkiye'deki hayatlarını anlatıyor.
Fatma: 37 yaşındayım. 22 yaşında evlendirildim. Eşim akrabamdır. Misafirliğe gelirken görüyor beni ve istemeye geldi. Babam bana sordu ben de kabul ettim, kuma geleceğimi biliyordum. Beş çocuk annesiyim, çocuklarım benim adıma kayıtlı.
Başlık parası alındı. Bizim parayla 23 bin ama sizde ne kadardır bilmiyorum. Ben kimlikle geldim yani kaçak gelmedim. Bizdeki yaşam daha iyi, kadınlar rahat ve özgürler. Erkekler çok baskı uygulamazlar ama burada tam tersi. Burada kadınlar özgür değiller. Ben burada istediğim gibi dışarıya çıkıp dolaşamıyorum, eşimden izin almadan çıkmam. Mutlaka ona haber veririm ve izin alırım sonra sorun yaşamamak için.. Biz de kumalık var. Annemin kuması yok fakat kız kardeşimin var. Annemle babamın ilişkileri iyi ve düzeyli..
Kızlarımın asla kumaya gitmesini ve onlara kuma gelmesine izin vermem. Erkek çocuklarımın da. Benim nasip kısmetti ama onların aynı kaderi yaşamasını istemem.
Sorunlarımı kumamın kızıyla paylaşıyorum. Kumamla paylaşamam, sır tutmaz. Eşimle sorunlarımı paylaşmam. Bizde adet değildir erkekle paylaşmak.
Biz Barzaniciyiz burada ise BDP'liyiz. Bu partinin de sempatizanıyım fakat hiç bir etkinliklerine katılmam. Kumam gider ben kalırım. Ben daha çok ev işiyle ilgileniyorum, birimizin evde kalması gerekiyor. Ondan dolayı ikimiz birlikte dışarıya çıkamıyoruz.
Mesela biz orda pikniğe gidiyoruz gezip dolaşıyoruz ama burada öyle bi durum yok. Tüm kadınlar aynı değil. Özgür olan da var, olmayan da var. Kadınlar için okul açın, okuma yazma kursları açın, kadınlar öğrensinler.
Mesela benim okumam olmadığı için bir yere gittiğimde lavabo ayrımı dahi yapamıyorum. Bu durum beni zorluyor. 14 yıldır evliyim öncesinde kumalığı kabul ettim ama şimdiki aklım olsa kabul etmem.
Eşimle sorun yaşadığımda dönsem baba evine ailem beni kabul eder. Beni dışlamazlar. Bizde kadınlara sahip çıkılır. Kadınlar erkeklere muhtaç olmasın kendi ayakları üzerinde dursun. Çalışmak istesem eşim izin vermez. Çünkü dışarıya çıkmamı istemiyor. Eşimin akrabalarına gidip geliyorum o konuda sıkıntım yok, yalnız ben evde kalmayı çok seviyorum evde hizmet etmeyi çok seviyorum. Bizde adet böyledir kız kısmı çok gezmez çok dışarıya çıkmaz. Ben böyle yetiştirildim.
İlk geldiğimde dil konusunda anlaşamıyordum. kumamın kızı bana öğretti konuşmayı, her şeyi o bana öğretti.
Esma: 22 yaşındayım, yedi aylık evliyim. Resmi nikahım var. Aslında ben Türkiye'ye gelmek istemiyordum, uzaktan izlediğim kadarıyla yaşamları iyi değildi. Burada kadına hiç değer verilmiyor.
Suriye'de çok lüks bir hayatım vardı, ailemin durumu iyiydi. Eşim geldi görüştük tanıştık, sonra kabul ettim. Eşim bana iyi bakacağı ve lüks hayat yaşatacağı sözü verdi. Silopi'ye gelince tam tersi oldu.
Kaynanamın ve görümcemin üzerimde çok baskısı var, çok zorlanıyorum, zorlandığım için sağlık problemlerim var. Hasta olduğumu da özgürce dile getiremiyorum. Sanki buraya hizmetçilik için getirmişler ve köle gibi çalıştırıyorlar. Fiziki şiddet dahi görüyorum.
Aslında eşim beni seviyor ama ailesinin korkusundan hiç yanıma gelmiyor. Yedi aydır evlenmeme rağmen eşimle bir sohbetim paylaşımım yok. Tek çarem eşimdir, onunla da çok yabancıyız. Buradan gitmek istiyorum ama gidemiyorum. Beni dışarı hiç bırakmıyorlar, evden hiç ayrılmıyorum, sıkıntılarımı kimse ile paylaşmıyorum.
Ben eşimi seviyorum. Eşimin ailesi, sürekli bana laf atıyorlar 'Suriyeli kadınlar satılıktırlar' diye. Buraya geldiğim için çok pişmanım, bilseydim hiç gelmezdim. Bunu aileme hissettirmiyorum. Söylesem beni derhal alırlar ama ailemin gururu için sessiz kalıyorum. Burada kadının değeri iğne ucu kadar yok, bir evin ihtiyacı gibidirler, insan olarak değerleri hiç yok. Buraya geldim kadınları gördüm şok oldum, kadın hakları diye bir şey yok. Burada çok az sayıda kadın biraz da olsa rahatça yaşayabiliyor.
Eşim daha önce başka bir kadınla evliydi ve ilk eşi ailesinin baskılarına dayanmadığından evi terk edip gitmiş, yedi aydır gelmişim her gün işkence çekiyorum.
Ben anladım bu eve eş olarak değil de hizmetçi olarak getirilmişim. Ben bu tür sıkıntılarımı eşimle paylaştığım zaman azarlıyor. Ailesi hakkında konuşmamı hak görmüyor. Kölelere nasıl iş yokken bile iş çıkartıyorlarsa ailesi de bana aynı şekilde davranıyor.
Fiziki ve psikolojik şiddet görüyorum. Örneğin burada bir ablam var. Bana ancak iki ayda bir görüştürme hakkı tanıyorlar, istediğim zaman onu göremiyorum.
Benim çağrım Suriyeli kadınlaradır. Kesinlikle buraya gelmesinler, hele kuma üzerine asla, burada bir yabancının yaşaması çok zor. (ÇT)