Projeyi New York'a taşıyan ve 800'den fazla sivil toplum örgütünü temsil eden 60 barış aktivistini, ulusal koalisyon ve birliği bir araya getiren örgütün de Amerika'da yaşayan Türkiyeli savaş karşıtlarının kurduğu "Barış İnisyatifi/Türkiye" (Peace Initiative Turkey) olması da ilgi topladı.
Yaklaşık on saat süren mahkeme, ABD'nin sorumlusu olduğu insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerini üç ana bölümde inceledi.
ABD'nin ünlü liberal sivil toplum örgütlerinden olan Anayasal Haklar Merkezi'nin (Center for Constitutional Rigths) başkan yardımcısı Peter Weiss, ABD'nin savaşa hazırlık sırasında ve savaş ilan ettiği ilk anda işlediği uluslararası hukuk suçlarını sunduğu konuşmasında, Birleşmiş Milletler'i (BM) bir araya getiren prensiplerin nasıl alt üst edildiğini gösterdi ve BM Bildirgesi'nin "Biz, Birleşmiş Milletler Halkları..." sözleriyle başladığına dikkat çekerek, bu haksız savaşın yalnızca uluslararası hukuku değil dünya halklarının vicdanını da çiğnediğine parmak bastı.
Irak Dünya Mahkemesi - New York oturumunu gerçekleştiren koalisyonunun kurucularından Ayça Çubukçu'nın konuşması tam da Weiss'ın bu son noktasından hareket etti.
ABD'nin işlediği suçların yalnızca uluslararası hukuku çiğnemekle kalmayıp, onlarca ülkenin yüzlerce kentinde, milyonlarca insanın günlerce sokağa dökülerek protesto ettiği ve patlamadan engellemeye çalıştığı Irak Savaşını başlatan ABD'nin, dünya halklarına karşı da bir suç işlediğine işaret etti.
Ardından, ABD'nin zulmü altında ezilen Iraklılara karşı savaşın başladığı 20 Mart 2003 ile savaşın bitip işgalin başladığı 2 Mayıs 2003 tarihine kadar geçen zamanda işlenen suçların ayrıntılı incelenmesine geçildi.
İnsan Hakları İzleme Komitesi'nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika masasının yöneticisi Sarah Leah Whitson, öncelikle ABD'nin izlemekle yükümlü olduğu Cenevre Sözleşmelerinin savaş hukukunu nasıl şekillendirdiğini tartıştı ve Irak askeri müdahalesinin neden olduğu can kayıplarının genel bir dökümünü yaptı.
Pentagon'un sivil kayıp rakamlarını olduğundan az göstermek için hangi yollara başvurduğunu anlatarak sürdürdüğü konuşmasına, yalnızca 19 Mart ve 20 Nisan 2003 arasında ABD ordusunun 4 bin 300 Iraklı sivili öldürdüğünü söyleyerek devam edip, 26 Nisan 2004'e kadar ABD ordusunun en az 8 bin 930 en çok 10 bin 781 sivil Iraklının ölümüne neden olduğunu ekledi.
Irak Dünya Mahkemesi New York oturumunun en güçlü yanlarından biri savaşın neden olduğu acıları genel olarak gösterirken, o genellik düzeyinde insanı acıya hissizleştiren istatistiklerle, Irak'ta doğup büyümüş olmaktan başka hiçbir "suçu" olmayan insanların kişisel acı hikayelerini de izleyenlere görünür kılabilmesinde yatıyordu.
Irak asıllı Amerikalı avukat Jennifer Ridha'nın sunduğu ikinci bölümdeki hikayelerden birisi bütün ailesini ve iki kolunu birden ABD ordusunun sivillerin üzerine attığı bir tür Napalm bombası yüzünden kaybeden ve vahşetin en önemli sembollerinden biri olan 12 yaşındaki Ali İsmail üzerineydi.
ABD ordusu, 30 Mart 2003'de Bağdat'ın Zafraniye mahallesinde Abbas ailesine ait dört evi bombaladı ve bir çocuk hariç bütün sivilleri öldürdü. Ali İsmail 17 kişilik ailenin kurtulan tek ferdiydi.
Bütün kardeşlerini, babasını ve hamile annesini kaybetmiş, dirseklerine kadar tamamen yanan kolları kesilmek zorunda kalmıştı. Ridha'nın tanık olarak dinlediği ve işgal sırasında Bağdat'ta yaşayan ve Ali'yi ziyaret eden Irak Barış Takımı kurucularından April Hurley'e göre Ali, "bir çift kola hemen kavuşmazsa intihar edecekti".
Gerek Ridha'nın, gerekse hemen arkasından konuşan ve Dünya Mahkemesi'nin hukuk koordinatörlerinden Aslı Bali'nin sunduğu örnekler, ABD'nin işlediği savaş suçlarının, bireysel askeri hatalardan ya da amaçlanmamış sonuçlardan kaynaklanmadığını, bilakis ABD yönetimini doğrudan sorumlu kılan tekrarlar ve sistematik insan hakları ve savaş hukuku ihlallerinden ibaret olduğunu en güçlü şekilde gösterdi.
Bu bölümün en etkileyici anlarından biri Amerikalı topçu er Michael Hoffman'nın şahitliğiydi. Hoffman'a göre, Amerikan askerleri çoğu kez tepeden başlayan bir başıbozuklukla hareket ediyorlar, kontrol noktalarına yaklaşan Iraklıları çoğu kez ihtar atışı bile yapmadan vuruyorlardı.
Kendisi gibi işçi sınıfı kökenli 120 diğer yaşıtıyla Irak'a gitmeden önce eğitim almış ve kendilerine, "Irak'a demokrasi götürmeye gittiğinizi sanmayın. Oraya gitmemizin tek nedeni petrol" diyen bir yüzbaşının komutasına verilmişti.
Mahkemenin üçüncü ve son sunuşunu İktisadi ve Sosyal Haklar Merkezi'nin (Center for Economic and Social Rigths) yöneticisi Roger Normand yaptı. İşgal günlerinde ABD'nin işlediği suçların tartışıldığı bölümde, Irak'ın ambargo döneminde yeniden inşa ettiği altyapısını bu son savaşta tamamen yitirdiğini, zor da olsa işleyen bir eğitim ve sağlık sektörü olan Irak'ta bu iki alanın neredeyse durma noktasına geldiğini, geceleri sokakta yürümenin bile artık imkansızlaştığını, kadınlara karşı işlenen suçların kat be kat arttığını, askeri operasyonlar sırasında sivillerin katledildiğini (yalnızca Nisan ayında bin 300'den fazla Iraklı hayatını kaybetmişti), fotoğrafları Batıda yeni yayınlanan hapishanelerdeki işkence uygulamalarının neredeyse günlük bir rutinin parçası olduğunu yalnızca göstermekle kalmayıp, video, fotoğraf ve Irak'taki şahitlerle yaptığı görüşmelerle kanıtlayan Normand'ın vardığı sonuçlar ve Jüriye sunduğu öneriler, bir önceki bölümün sonuçlarıyla neredeyse aynıydı: ABD suçluydu.
Daha iki ay önce Irak'tan dönen Belçikalı doktor Geert van Moorter, Normand'ın başvurduğu tanıklar arasındaydı. "Açıkçası Cenevre sözleşmelerine hiç riayet edilmiyor," diye söze başlayan Moorter bombalamalar nedeniyle çalışmaları tamamen durmuş hastanelerde onlarca çocuğun elinde öldüğünü anlatırken bir çok izleyicinin gözleri doldu.
Yine Normand'ın dinlediği tanıklardan biri olan ve Irak'tan yeni dönen film yapımcısı David Martinez, ABD askerlerinin sıklıkla sivilleri hedef aldığını ve hatta Martinez'in gözünün önünde askerlerin içinde yalnızca hamile bir kadınla bir doktorun olduğu bir ambulansı makineli tüfeklerle taradığını anlattı.
Her üç oturum sonunda, dünya çapında saygı görmüş edebiyatçı, akademisyen, sanatçı ve aktivistlerden oluşan 13 kişilik Vicdan Jürisi, tarihi Cooper Union binasını dolduran yüzlerce izleyiciden de yazılı olarak aldıkları tepkileri de hesaba katarak, Irak'ta ABD'nin işlediği suçları belgeleyen konuşmacılara sorularını yönelttiler.
Bu sorulara verilen yanıtlar ve sunulan kanıtlar ışığında yaklaşık bir buçuk saat süren bir çalışmadan sonra Vicdan Jürisinin ön bulguları izleyicilere okundu.
Dört sayfadan biraz kısa olan bu metin ve tüm avukat gruplarının sunduğu iddianameler, fotoğraflar ve video görüntüleri için Irak Dünya Mahkemesinin New York Oturumu İnternet sitesi ziyaret edilebilinir. Vicdan Jürisinin sunduğu bildirinin sonuç bölümü şöyleydi:
"Irak'a saldırıyı meşru göstermek uğruna ABD hükümeti bir yalanlar ağı örmüştür. Halka Irak savaşının kitle imha silahları yüzünden yapıldığı ve Saddam Hüseyin ile el Kaide arasında bağlantı olduğu söylenmiştir.
Halka, ABD yönetiminin Iraklılarla ilgilendiği, Saddam Hüseyin rejiminde çektikleri ıstırap hakkında endişe ettiği, onlar için hürriyet ve demokrasi arzuladığı anlatılmıştır. Eğer bunların hepsi doğru ise, neden bir tane bile kitle imha silahı bulunamadı? Neden El Kaide'yi bulmak yerine, Irak'a davet ettiler? Irak halkına gözkulak olmak yerine binlerce Iraklıyı öldürdüler, aç bıraktılar, sakatladılar, işkence ettiler; su ve sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere, altyapı hizmetlerini yok ettiler.
Demokrasi adına Irak'ın malvarlığını halktan çalan bir şirketler tiranlığı kurdular. Cezaevlerinde Irak halkına karşı savaş suçları işlediler, serbest seyahat ve özgür ifade haklarını neredeyse imkansız kıldılar. Tüm bunlar ABD hükümeti tarafından yapıldı. Bu durumdan ABD halkı da sorumludur ve hükümetlerinden hesap sormalıdır.
Özetle biz, vicdan jürisi olarak, aşağıdaki sonuçlar ve öneriler üzerinde uzlaşmış bulunuyoruz:
* ABD'nin ve koalisyon ortaklarının Irak halkının medeni, politik ve insani haklarının çiğnemesi bir an önce durdurulmalıdır.
* Irak'ın askeri işgali en kısa zamanda sona erdirilmelidir.
* Irak halkına karşı savaş suçu işlemiş herkes uluslararası hukukun adaletine teslim edilmelidir.
* Sorumlu taraflar savaş ve işgalin sebep olduğu zararlar için Irak halkına tazminat ödemelidirler.
* Küresel savaş-karşıtı hareketin güçlendirilmesi için çalışmaya devam edilmelidir.
* Filistin, Afganistan ve tüm diğer sömürgeleştirilmiş yerlerin işgali kanunsuzdur ve en kısa zamanda sona erdirilmelidir."
(Rabab Abdulhadi, Sinan Antoon, Dennis Brutus, Hamid Dabashi, Bhairavi Desai, Eve Ensler, Jenny Green, Lisa Hajjar, Motarilavoa Hilda Lini, Elias Khoury, Ibrahim Ramey, Kiyoko McCrae, Robert van Lierop)
Irak Dünya Mahkemesi'nin son oturumu, halen çalışmaları süren veya tamamlanmış, Dünya Mahkemesi uluslararası koalisyonunu kuran 16 dünya şehrinin katılımıyla savaşın başlangıcının ikinci yıldönümü olan 20 Mart 2005'te İstanbul'da toplanacak.
Proje hakkında ayrıntılı bilgi için uluslararası koalisyonun İnternet sitesine başvurulabilir. (www.worldtribunal.org)
*Koray Çalışkan, New York Üniversitesi, Siyaset Bölümü