Bunun önemi nedir peki? Ve bu ne anlama geliyor? Bu tartışmada birbiriyle iç içe geçmiş bir çok soru var. Sorulardan birisi Saddam Hüseyin'in kaç tane kitle imha silahına sahip olduğudur, tabii eğer gerçekten sahipse? İkincisi, eğer bu silahlara sahipse, neden hiçbirini kullanmadı? Üçüncüsü, eğer bu silahlar varsa, şu anda neredeler? Dördüncüsü, bu silahlar konusu Bush ve Blair için aslında ne kadar önemliydi? Beşinci soru, Amerikan birlikleri şimdi Bağdat'da olduğuna göre, acaba dünya şu anda bu silahların güya oluşturduğu tehditten uzakta mı? Bu karmaşık bir sorular yumağı ve bunu böyle karışık tutarak analitik eleştiriye karşı direnmek pek çok insanın çıkarına uygun.
Silahların bulunamaması ne anlama geliyor?
Saddam Hüseyin kaç tane kitle imha silahına sahipti? Rumsfeld şimdi savaş öncesine kadar kimsenin (hatta ABD politikalarının eleştirmenlerinin bile) Saddam'ın bazı silahlara sahip olduğundan kuşkusu olmadığını söylüyor. Öyleyse şimdi silahların bulunamadığı bu durumdan şeytanca keyif almak da ne oluyor?
Rumsfeld bu silahların olduğunu, hala orada olduklarını ve bulunacaklarını söylüyor. Tabii ki yarı yarıya haklı. Bazı silahların varlığından çok az kimse kuşku duydu. Ben örneğin kuşku duymadım. Soru bu silahların dünyaya karşı önemli ve acil bir tehdit taşıyıp taşımadıklarıydı. ABD taşıdıklarında ısrar etti ve dünyanın geri kalanının çoğu bu saptamaya oldukça güçlü bir şekilde katılmadılar.
Şimdi görüldüğü kadarıyla Saddam gerçekten savaş başlamadan aylar önce, sahip olduğu bu silahların, hepsini olmasa da, çoğunu imha etmiş. Büyük baskı altında kaldığına kuşku yok. Ama o zaman bu tam da Hans Blix ve Fransız hükümetinin Birleşmiş Milletler (BM) denetçileri "işlerini yapıyorlar" diyerek tartıştıkları şey. Görünüşe göre ABD şimdi nükleer silah yapımı ile ilgili detaylı belgelerin on yıldan fazla bir zaman önce kendi bahçesine gömüldüğünü kabul eden Iraklı bir bilim insanı ortaya çıkardı. Ve görüldüğü kadarıyla bu bilim insanı Saddam'ın böyle emrettiğini ve ambargo kalktığı zaman bu planları tekrar uygulamaya koymayı planlamakta olduğunu söylüyor. Bu bana göre mümkün. Ama ne yani? Bu soruya daha sonra döneceğiz.
Saddam'ın gerçekten işler halde silahı var mıydı? Tony Blair'ın Britanya Parlamentosu'na Saddam'ın bu silahları 45 dakika içinde araziye çıkarabileceğini söylediğini hatırlayın. Eğer bu gerçekse, o zaman neden Saddam bu silahları kullanmadı? Kuşkusuz, bunları kullanmanın en azından bir miktar askeri etkisi olurdu. ABD'nin uyardığı senaryoları düşünürsek bu sorunun iyi bir yanıtı yok.
Saddam belki de çok zekiydi
Belki de Saddam daha akıllıydı. Belki de ufukta görünen bir askeri savaşı ne yaparsa yapsın kaybedeceğini ve önemli şeyin tüm kendi güçlü taraftarlarını bu aşamada kaybetmemek olduğunu farketti. Bu durumda belki de onlara ortadan kaybolmalarını söyledi, böylece düzensizlik yaratmak ve altyapıyı ve kayıtları yok etmek gibi iki amacı olan bir yağma operasyonunu başlatıp teşvik edebilsinler. Bu ABD'nin siyasi olarak başetmesinin mümkün olmadığı (Irak'daki toplumsal gerilimler dikkate alındığında) bir büyük rezalet yaratabilirdi. Ve sonra da Saddam tüketen bir gerilla savaşı başlatabilirdi. Fazlaca mı zeki sizce? Belki. Belki de Saddam'ın planlarının payı olmadan da ABD tamamen aynı sonuçlara vardı.
Eğer Saddam bu silahlara sahipse, şimdi nerede bu silahlar? Bir bahçeye gömülmüş bir top plan ve gelecekte belki biyolojik silah yapmak için kullanılma olasılığı olan (ve ne amaç için olursa olsun Saddam'a Britanya tarafından satılan) iki kamyon, iki aylık aramanın sonucu olarak gösterilecek pek bir şey değiller.
Irak'ın büyük bir ülke olduğunu biliyorum ama Amerikan askeri kuvvetleri güya bu aramaları yapmaya yeterliler, özellikle de eğer savaş başlamadan önce ABD iddia ettiği gibi bu silahların yerleri hakkında istihbarata sahip ise. Silahlar Suriye'de mi? Pek olası değil. Eğer orada olsalardı şu anda Amerikan ordusunu büyük olasılıkla Suriye'ye girerken görüyor olurduk. Çölde bir yeraltı üssünde mi ortaya çıkacaklar? Belki. O zaman ABD neden BM denetçilerinin aramalarına karşı çok isteksiz? Kötü kokan bir şeyler var ortada.
Peki ABD gerçekte Irak'ın bu tip silahlara sahip olup olmadığıyla gerçekten çok mu ilgiydi? Yanıt hem evet hem de hayır. Çok önemli bir nedenden dolayı hayır. Amerikan şahinleri Irak'ı işgal etmek için işgal etmek istediler. Amaçları dünyaya Ortadoğu'da bir yaramaz Amerikan karşıtı odak olan Irak'ı ABD'nin işgal edebileceğini ve edeceğini göstermekti.
Eğer Bush yönetimindeki herkez Irak'da kitle imha silahlarının bulunmadığından ve hiçbir zaman da olmadığından tamamen emin bile olsa, ABD Irak'ı yine işgal ederdi. Zaten Wolfowitz bu silahlara vurgu yapılmasının yalnızca bir bürokratik uygunluk olduğunu söylemişti. Yani bu aslında Amerikan Kongresi'nde ve halk arasındaki ikircikli insanları ikna etmeye yarayan bir argümandı ama hiç bir zaman asıl neden değildi. Ama evet, ABD kitle imha silahları konusunda endişeliydi çünkü ABD dünyada hiç bir başka ülkenin ve gücün kendisini herhangi ciddi, özellikle de askeri, yolla kısıtlamamasında kararlı. Bu da tekrar tekrar söylediğim gibi ABD'nin ne yapıda olursa olsun kendisinden siyasi olarak bağımsız bir Avrupa Birliği'ne tahammül edemeyeceği anlamına geliyor.
ABD başka bir ülkenin nükleer silahlara sahip olmasına da tahammül edemez. Tabii diğer bazı ülkeler bu silahlara daha şimdiden sahipler (Birleşik Krallık, Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan ve İsrail). Ve ABD saati geriye çevirmek için elinden pek bir şey gelemeyeceğinin farkında. Ama Amerikan politikası, gelecek on yılda bu silahları geliştirme durumunda olan her ülkeyi bunu yapmaktan alıkoymak üzerinedir. Bu ülkeler yalnızca Kuzey Kore ve İran değil, ne de Libya, Mısır ve Cezayir. Ayrıca Japonya, Güney Kore, Kazakistan, Ukrayna, Beyaz Rusya, Almanya, Güney Afrika, Brezilya ve Arjantin. Bu uzun bir liste ama büyük olasılıkla düzinelerce ülke daha eklenebilir.
Amerikanın savaş mantığı
ABD'nin mantığı çok basit. Savaş halinde atılacak küçük bir atom bombasının yapabileceği zarar Amerikan askeri eylemlerini pahalıya belki de çok pahalıya çıkarmaya yetebilir. Bu günlerde asimetrik savaş hali üstüne bir çok konuşma oluyor. Bundan anlaşılan ABD'nin herhangi bir rakibini yenmek için gereken silahlar bakımından herhangi bir ülkenin çok ilerisinde olduğudur. Ama kitle imha silahları bu asimetriyi özellikle de bu silahların diğer ülkeler tarafından ABD'ye karşı kullanılmasının Amerikan kamuoyu ve onun savaşı onaylama isteği üzerindeki siyasi etkisi düşünüldüğünde tersine çevirebilir.
O zaman ABD'nin silahlanmayı durdurmayı neden bu kadar yoğun bir şekilde denediği anlaşılabilir. Ama bu çabanın bir saçma macera olduğu söylenebilir. Her şeyden önce hükümetleri değiştirmek (yönetim değişikliği) hiç bir sorunu çözmüyor. İran'ın nükleer silah programının uygulamaya, mollalar tarafından değil ama ABD'nin yönetime getirdiği ve İran'ı Irak üzerinde bir baskı unsuru olarak gören İsrailliler tarafından teşvik edilen şah tarafından konulduğunu hatırlamamız gerekiyor.
Irak'ın biyolojik savaş programının Irak'ı İran üzerinde bir baskı unsuru olarak gören İngilizler ve Amerikalılar tarafından teşvik ve yardım gördüğünü hatırlamak zorundayız. Bu böyle devam ediyor. ABD'nin Irak'ı işgali dünyanın her yerinde kitle imha silahları üretme programlarını yavaşlatmak yerine hızlandırdı. Aynı zamanda, ABD dünya etrafında kendi çıkarlarını koruma yeteneğini arttırmayıp azaltan uzun ve tüketici bir Irak işgaline takılı şu anda.
30 Haziran'daki Financial Times Irak'ın Bush'un Çeçenya'sı olup olmayacağını sorguluyordu. Ve Bush'un kitle imha silahları konusunu alaycı bir şekilde Saddam ile karşı karşıya kullanması, Amerikan askerleri başlayan bir gerilla savaşının artan saldırıları altında kalırlarken, yakında onu yakalayacak.
George Bush her yönetenin öğrendiği bir dersi öğrenecek. Gücün sınırları vardır, özellikle de akıllıca ve sağduyulu bir şekilde kullanılmadığında. Yakın tarihte güç çok nadir olarak bu kadar savurgan ve dikkatsizce kullanıldı.(NK)