İşte tam o günlerde aşırı milliyetçi ve şovenist söylem tutturmuş marjinal gazetelerin ürkütücü manşetleri doğrusu pek kimseyi şaşırtmadı.
Ne var ki aynı günlerde cenazeye sahip çıkmış ve katili kınayan manşetler atmış olan ülkemizin "amiral" gazetesi Hürriyet, internet sayfasında bir anket başlatıverdi.
Soru cenaze töreninde "Hepimiz Ermeniyiz" sloganının atılmasının doğru olup olmadığıydı. Böylesine hassas bir zamanda bu duyarsız tavrın yanı sıra bir de sorulara olumsuz yanıt alabilmek için binbir takla attırılıyor ve "doğru/yanlış" gibi görece kavramlarla katılanlar yönlendiriliyordu.
Gazetenin websayfası bu anketi kocaman puntolarla duyurarak sayfasında tam 28 saat boyunca tuttu. Bu zaman dilimi içinde bu "dev" ankette 463 bin 68 kişinin oy kullandığı iddia edildi.
Toplumun çok tehlikeli bir kutuplaşmaya doğru gittiği, son derece gergin bir ortamda Hürriyet websayfası çanak sorularla yayın anlayışını güya okurlardan destek alarak meşrulaştırıyordu.
Tabii sonuçlar da tahmin ettiğiniz gibi çıktı: "Hrant Dink'in cenaze töreninde "Hepimiz Ermeniyiz" sloganı atılması doğru mu yanlış mı?" sorusuna cevap verenlerin yüzde 47'si "evet, doğru" derken yüzde 52.2'si "hayır, doğru" değil diyordu.
Yüzde 0,8'lik bir kesim ise "ilgilenmiyorum" olan üçüncü şıkkı tercih ediyordu. Bir de tabii ikinci soru vardı. O da "Dink için Fatiha okunur mu okunmaz mı?" sorusu. Onun da sonucu diğerine benzer bir şekilde "hayır okunmaz" çıkıyordu.
Yarın öbür gün şiddeti ve gerilimi körükleyen ne tür soruların sorulabileceğini düşünmek bile istemiyorum doğrusu; tehlikeli bileşimlerin sonsuz sayıda olduğunu düşünürsek...
Gazetecilik etiği
Bu tavır nereden bakarsanız bakın gazetecilik etiği açısından tel tel dökülüyor. Birincisi bahsettiğim gibi zamanlama hatası. Böylesi bir anketin toplumu daha da germekten öteye gitmeyeceği son derece açık.
İkincisi Hrant Dink'in de gazeteci olduğu düşünüldüğünde insan en hafifinden meslektaşlarının anısının önünde biraz saygı bekliyor. Üçüncüsü bu tür web anketlerinin hiçbir bilimsel geçerliliği ve güvenirliliği olmaması durumu.
Ancak Hürriyet'in böylesi bir anket sonucuna "halk son sözü söyledi" havası yaratması ve sonucun bütünü temsil ettiği izlenimini yaratması tamamen bir çarpıtmadan ibaret kalıyor.
Sosyal bilimlerde araştırma yöntemlerine biraz bulaşmış herkes standart sapma, güven aralığı, örneklem gibi kavramları bilir. Nasıl yanıt almak istiyorsanız öyle soru soran, sadece marjinal kesimlerin ilgisini çekmek üzere formüle edilmiş bir ankette olması gereken veri toplama, örneklem oluşturma ve analiz etme aşamalarına hiç değinmiyorum bile.
"Dijital demokrasi!"
İstatistik kimi zaman rakamlarla yalan söyleyebilme yoludur. İnternet üzerindeki anketler yoluyla kamuoyunu manipüle etme çabası ve sorunlu metodolojisi tabii ki yeni tartışmalar değil.
Araştırma şirketleri genelde bu tür internet anketlerini tüketici alışkanlıklarını öğrenme ya da pazarlama yöntemlerini geliştirme için kullanırlar ama yine de bu verilerin istatistiksel sınaması ve güvenirliliği olmadığı bilinir. Hele de siyasal içerikli anketlerde "kamuoyu genellemesine" gidilemez.
Anketin tamamlandığı ve sonuçların açıklandığı gün Fatih Çekirge katılan okurları kutluyor ve coşkulu bir üslupla "dijital demokrasi" ye geçtiklerini şu sözlerle müjdeliyordu: "dijital demokrasinin ufuklarında birlikte milyonlara ulaşabileceğimiz benzeri arayışlar için görüşmek üzere".(AT/EÜ)
* Doç. Dr. Aslı Tunç, İstanbul Bilgi Üniversitesi