Konusu ise, internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usûlleri düzenlemektir.
Böylece bu kanunla "sorumluluklar" belirlenmeye çalışılmıştır. Ancak bu belirleme sınırlı bir biçimde işlenmesini önlemeye çalıştığı suçlara göre yapılmıştır. Çünkü bu kanun aslında, sorumluluk ve yükümlülükleri gösterilenler üzerinden İnternet ortamında işlenen belirli suçlarla mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemeyi amaçlamakla kendini sınırlamış bir kanundur.
Kanuna göre; "hukuki sorumluluklar" belirlenirken içerik , yer ve erişim sağlayıcılarının nelerden sorumlu tutulacağı gösterilmiştir. Buna göre; içerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumlu tutulmuştur. Yani İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan kişi olarak İnternette yayınlanan bu içerikten sorumludurlar.
İçerik sağlayıcı, bağlantı sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu değildir. Ancak, sunuş biçiminden, bağlantı sağladığı içeriği benimsediği ve kullanıcının söz konusu içeriğe ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise genel hükümlere göre sorumlu tutulacaktır.
Sunuş biçiminden dolayı içeriğin benimsendiğinin ya da içeriğe ulaşmanın amaçlandığı nasıl anlaşılacaktır? Bu düzenlemeyi nasıl anlamak gerektiği tartışma yaratacaktır.
Kanunda "hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişi" olarak tanımlanan "yer sağlayıcı", örneğin yer sağladığı web sitesinin içeriğinden sorumlu olmadığı gibi, bu içeriğin kanuna aykırı olup olmadığını da araştırmak ya da kontrol etmekle yükümlü değildir.
Yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci maddesinde sayılan Türk Ceza Kanununun (İntihara yönlendirme (madde 84), Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra), Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190), Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194), Müstehcenlik (madde 226), Fuhuş (madde 227), Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228) suçları ile 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçlardan haberdar edilmesi halinde bu hukuka aykırı içeriği ve yine "içeriğin yayından çıkarılması ve cevap hakkı"na (Madde 9) göre de bu hukuka aykırı içeriği haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde yayından kaldırmakla yükümlüdür.
Kanun koyucunun; kullanıcılarına internet ortamına erişim olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişi olarak tanımladığı "erişim sağlayıcı" ise; herhangi bir kullanıcısının yayınladığı hukuka aykırı içerikten, bu Kanun hükümlerine uygun olarak haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak engelleme imkânı bulunduğu ölçüde erişimi engellemekle yükümlüdür.
Erişim sağlayıcı; kendisi aracılığıyla erişilen bilgilerin içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadıklarını ve sorumluluğu gerektirip gerektirmediğini kontrol etmekle yükümlü değildir.
Kanundaki tanıma göre; "toplu kullanım sağlayıcı" kişilere belli bir yerde ve belli bir süre internet ortamı kullanım olanağı sağlayan kişi demektir. Yani önceki deyimi ile "internet kafe". (İçine internet girince kahvehanenin adı oldu, kafe...) Adalet Komisyonu Raporunda yazılı olduğu üzere; kamuoyunda "internet kafe" olarak bilinen bu işyerleri ve ticari amaçlarla internete toplu erişim imkânı sağlayan yerlerdir. Ama bu yerlerle ilgili olarak İçişleri Bakanlığının yayınlamış olduğu 2.12.1998 tarihli ve 233 sayılı Genelge ile 26.04.2006 tarihli ve 2006-38 sayılı "İnternet Kafeleri Genelgesi" dışında bir yasal düzenleme yoktur. Oysaki özellikle çocukların internetteki zararlı ve hukuka aykırı içerikten korunması amacıyla, internete erişim için yoğun olarak kullanılan bu yerlerin çalışma esas ve usullerinin düzenlenmesi gerektiği uzun süre kamuoyunda tartışma konusu olmuştur.
İnternet kafeler için bu kanunda yapılan düzenleme ve Kanunun 7 inci maddesinin gerekçesine göre; Avrupa Konseyinin 1999/276 ve 2005/854 sayılı kararları ile üye ülkeler internetin güvenli kullanılmasının sağlanması için filtreleme ve derecelendirme programları gibi koruyucu programlar geliştirmeye ve aynı amaçla eğitim ve tanıtım faaliyetlerini yaygınlaştırmaya davet edilmektedir. Kanunun 7 inci maddesinin birinci fıkrasıyla, ticari amaçla, toplu kullanım olanağı sağlayanlara, yani internet kafe işletenlere "izin belgesi" zorunluluğu getirilmiştir.
İzne ilişkin bilgiler ise; otuz gün içinde mahallî mülkî amir tarafından Telekomünikasyon Kurumuna bildirilecektir. Bunların denetimi mahallî mülkî amirler tarafından yapacak ve "izin belgesinin" verilmesine ve denetime ilişkin esas ve usûller ise yönetmelikle düzenlenecektir. Bu Yönetmelik ise Kanunun yayımlandığı 23 Mayıs 2007 tarihinden itibaren dört ay içinde yani en geç 23 Eylül 2007 tarihinde çıkarılmış olacaktır. "İzin belgesi" almayan toplu kullanım sağlayıcıların bu yükümlülüğe uymaması halinde cezası üçbin Yeni Türk Lirasından onbeşbin yeni Türk Lirasına kadar idari para cezasıdır. Bu ceza mahalli mülki amir tarafından verilecektir.
Kanunun 7/(2) maddesine göre; "Ticarî amaçla olup olmadığına bakılmaksızın bütün toplu kullanım sağlayıcılar, konusu suç oluşturan içeriklere erişimi önleyici tedbirleri almakla yükümlüdür." Toplu kullanım sağlayıcılar konusu suç oluşturan içeriklere erişimi önleyeceklerdir. Önlemezlerse ya da bu konuda bir tedbir almazlarsa herhangi bir yaptırım ya da para cezası yoktur. Madde gerekçesine göre; bu maddede gösterilen yükümlülüğün gereklerine aykırılığın, özellikle ticari amaçla toplu kullanım sağlayıcılar bakımından etkin denetimle önlenebileceği düşünülmüştür.
O halde, toplu kullanıcıların sorumluluğu ya da yükümlülüğü "konusu suç oluşturan içeriklere erişimi önleyici tedbirleri" almaktan ibarettir. Konusu suç oluşturan içerikler denilince sadece bu kanunda sayılan suçlar mı anlaşılacaktır acaba? Yoksa tüm suçlar mı? Bu tedbirler nedir? Nasıl uygulanacaktır? İçerik, yer, erişim sağlayıcılarının sorumlulukları ayrıntılı düzenlenirken, bu maddede neden aksi yapılmıştır? Bu soruların yanıtları büyük bir olasılıkla Yönetmelikte gösterilecektir.
Erişimi önleme konusunda herhangi bir müeyyide öngörülmemiş olmakla; İnternet Kafe işletmeleri bu konuda "denetim" yapacakların "takdiri denetimine" terkedilmiş olabilirler. Bu tür bir "sorumluluk" ya da "yükümlülük" düzenlemesi hatalıdır. Giderek Kanunda gösterilen bir yükümlülüğün, kanunda gösterilmeyen müeyyidesi, eğer Yönetmelikte gösterilmeye çalışılırsa, hukuka aykırılık doğar. Yönetmelikle suç ve ceza yaratılmaz.
İnternet ortamında yapılan yayınlar bakımından "sorumluluklar" düzenlenirken çok daha kapsayıcı ve net düzenlemeler yapılması gerekirken, aksi olmuştur. Uygulamada aksilikler doğacaktır. (Fİ/EÖ)