"MADDE 27. - 5680 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir .
"EK MADDE 9. - Bu Kanun hükümleri bilişim teknolojileri ve internet ortamında sayfa açılması veya elektronik gazete, elektronik bülten vb. suretiyle yayınlanan her türlü yazı, resim, işaret, sesli veya sessiz görüntü, ileti ve benzerleri hakkında da uygulanır."
5680 Sayılı Basın Yasasına Ek Madde: 9 olarak getirilen hüküm internet ortamında yayıncılık için yeterli olabilecek nitelikte bir hüküm değildir. Neden böyle bir madde önerilmiştir, anlamak da mümkün değildir. İnternet ortamındaki yayınlar yazılı basın esaslarını düzenleyen Basın Kanunu hükümlerine göre düzenlenemez.
İnternette neler yayınlanabilir?
WEB dökümanları denilince anlaşılması gereken "HTML (Hiper Text Markup Language)" dökümanıdır. WEB sayfasının evrensel dilidir. Grafik tasarımı yanında sayısal olarak kod tasarımına bağlı olarak oluşturulur. Web sayfasında haber, yazı veya edebi değeri olan metin yer alabilir. Fotoğraf, karikatür ve resimler bulunabilir. Bunlar hareketsiz olabilir. İstenirse "hareket"lendirilebilir. Aynı Web sayfası üzerinde hareketli görüntü olarak sinematografik eserler, anlık veya günlük olarak tespit edilebilen filmler de yer alabilir. Müzik parçaları da konabilir ve seslendirilebilir. Sayfaya ulaşan tarafından dinlenebilir. Veritabanı yaratılarak oluşturulan sayfada linklerin sayfa adresleri de yer alır.
Teknik özellikleriyle yaratılan WEB sayfası ne bir gazete sayfasıdır, ne gazetedir ve ne de dergi veya kitaptır. Yayınlanmış günlük bir "gazete"yi on onbeş dakika içinde tıpkı basım ve hatta sayfa sayfa internet ortamında yayınlayabilirsiniz. İsterseniz bambaşka bir "gazete" de yapabilirsiniz. Ad koyarsınız. Kadronuzu ve yazarlarınızı sıralarsınız. Kim haber okumak isterse okur. Hangi yazarı okumak isterseniz, üzerine tıklarsınız. Yazı ekranınıza gelir. Yani gazete mantığına dayalı haber, bilgi, yorum bulunan sayfa düzenleyebilirsiniz. İsterseniz içine karikatür ve animasyon bile koyarsınız. Hatta hareketlendirirsiniz. "Tarihte Bugün" köşesi açarsınız. Sayfaya ulaşanlar bu köşeyi isterse "sesli" olarak dinleyebilir. Sinema veya tiyatro programlarının yayınlandığı köşe açabilirsiniz. Kim isterse bu köşede sinema filmlerinden parçaları izleyebilir. İnternet ortamında yayınlanan gazetede ayrı ayrı bölümlerden dilediğiniz kadar oluşturursunuz, arşiv açarsınız. Yaşamın bütün alanını, yaşamdaki herşeyi sanal ortama taşırsınız. Özel istekler için "dosyalar" düzenlersiniz. Kim isterse bir fare tıklamasıyla binlerce sayfalık dosyalara ulaşabilir.
Günlük gazete farklıdır
Bütün bunları, günlük basılmış gazetede gerçekleştiremezsiniz. Gazete sayfasının elle tutulması, çevrilme sesi, hışırtısı, kokusu yaşam kadar hoş bir tiryakiliktir. Gazete okurken alınan haz ekranın sanal ortamında yoktur. Olamaz da...Gazete hazırlanır. Basılır. Neşir gerçekleşir. Dağıtıma girer. Bayiden gider satın alırsınız ve okursunuz. Günlük bir gazete ve gazetenin haberleri yayınlandığı an bayatlar.
Ama günlük olarak internet ortamında yayın yapan gazetelerin, saat, saat veya dakika, dakika haberlerinin yenilendiğini düşünecek olursanız; nasıl bir teknikle karşı karşıya olduğunuzu anlayabilirsiniz. Aynı sayfa üzerinden internet gazetesinin eski sayılarına, aynı anda ve yine bir fare tıklaması ulaşabilirsiniz. İnternet gazetesinin arşivi size saniyelik sürede yakındır.
Bütün bu olguları ve internet ortamının teknik niteliklerini düşünürseniz, internet gazetesi; Basın Yasasında yer alan "basılmış eser" sayılır mı? İnternet gazetesi yasanın 2.maddesindeki "basılmış eserlerden maksat neşredilmek üzere tabı aletleriyle basılan veya sair her türlü vasıtalarla çoğaltılan yazılar ve resimler gibi eserlerdir" tanımına uymamaktadır.
Yayın nerede başlıyor?
Gazetelerde ve dergilerde "nüsha" esastır. Kalıcıdır. Değişmez. Basım aletleriyle veya tab aletleriyle çoğaltılarak yayım fiili gerçekleşir. Basılmış eser ortaya çıkar. Oysa İnternet ortamında yayınlanan WEB sayfasının tab aletleriyle basılan bir sayfa olmadığı ve bilgisayara bağlı printer üzerinden çıkış alınmak suretiyle elde edilen nüshanın/nüshaların da "sair her türlü vasıtalarla çoğaltılan yazılar ve resimler gibi" eser olmadığı da açıktır. Süreli yayında değildir.
İnternet gazetesi, Basın Yasasının 3.maddesinde tanımını bulan neşir kavramıyla da açıklanamaz. 5680 sayılı Basın Yasasındaki "neşir"fiili; basılmış eserin herkesin görebileceği veya girebileceği yerlerde gösterilmesi veya asılması veya dağıtılması veya dinletilmesi veya satılması veya satışa arzı ile meydana gelir. Bu yasanın tanımında gösterilen internet ortamında yayınlanan WEB sayfasının yayınını "basılmış eser" saymak ve eylemi "neşir" olarak nitelendirmek de mümkün değildir. Çünkü daha internet ortamında oluşan suç teşkil eden eylemlerin kimin tarafından meydana getirilmiş sayılacağı, yayın fiilinin nerede gerçekleşmiş olduğu ve nerede bittiği dahi tartışmalıdır.
Milletvekiline porno sitesi
Örneğin; bir milletvekilinin haberi olmadan onun adına internet ortamında bir "porno" sitesi açılmıştır. Eski milletvekili bu durumdan şikayetçi olmuş ve İstanbul Başsavcılığına şikayette bulunmuştur. Açılan porno sitesinde verilen adresler ve telefon numaraları İstanbul Başsavcılığının yetki sahası dışındadır.Savcılık tarafından yayının ABD merkezli olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine İstanbul Savcılığı ABD ile ülkemiz arasındaki internet bağlantısının Ortadoğu Teknik Üniversitesi Bilgi İşlem Daire Başkanlığı üzerinden sağlanmasını gerekçe göstererek dosya Ankara C. Başsavcılığına gönderilmiştir. Sonuç alanabilmesi olasılığı zayıftır. Çünkü, ABD de suç olmayan eylem, Türkiye'de suç sayılabilir. Tam tersi de olabilir. Hangi ülkenin mahkemesi yetkili olacaktır? Suç internete girilerek siteyi açmakla mı oluşacaktır, yoksa yayının izlendiği ve tamamlandığı yer olarak; örneğin İstanbul'da mı suç oluşmuş sayılacaktır? Bu soruların yanıtı henüz yasal zeminde verilememektedir. Nedeni de açıktır. Yapılan yayın Basın Kanununda tanımlanan "yayın", "neşir" fiili olmadığı gibi, internet ortamındaki gazetenin içeriği "basılmış" eser olarak değerlendirilemez. Radyo ve televizyon yayınlarındaki "yayın"a benzeyen yanları vardır ama ne radyo ne de televizyon yayını olarak kabul edilmesi olanaksızdır.
Akademisyen, 'lezbiyen,ve telekız'
Başka garip ve vahim olaylarla da karşılaşıldıkça sorunlar artmaktadır. Örneğin bir öğretim üyesinin başına gelenler hukuki çıkmazlar yaratmıştır. Öğretim üyesi bayanın isim, telefon ve adresleri "bir başkası tarafından kullanılarak" internet ortamındaki yayına verilmiştir. Yayında öğretim üyesi "telekız ve lezbiyen" olarak tanıtılmıştır. İnternet ortamında yayınlanan bu bilgiler üzerine öğretim üyesi telefon ve adresinden yoğun tacize uğramıştır. İstanbul C. Savcılığına şikayette bulunmuş ve bu tacizin de önlenmesini istemiştir. Savcılık suçtan zarar gören mağdurun şikayeti üzerine internet servis sağlayıcı şirketten suç işleyen failin adı, soyadı ve ulaşılabilecek bilgileri istemiştir. İnternet Servis Sağlayıcısı şirket suça konu bilgileri internet sayfasına geçen kişinin bilgilerini muhafaza etmediklerini bildirmiştir. Bu nedenle Savcılık tarafından yürütülen soruşturma ilerletilememiş, faile ulaşılamamış ve daha sonra şikayetçi olan öğretim üyesi de şikayetinden vazgeçmiştir. Bunun üzerine Savcılık takipsizlik kararı vermiştir. Resen takibi gereken bir suç işlenmiş olsaydı; Savcılık takipsizlik kararı veremeyecek ve failin kimliğini elde edene kadar uğraşacak ve zaman aşımı süresi dolana kadar da bekleyecekti. Ancak internet servis sağlayıcısı tarafından soruşturmanın tamamlanabilmesi için failin kimliği verilmediği takdirde yasal olarak yapacak hiçbirşey yoktur.
Tuhaftır, bu olaydan sonra Savcılığa bilgi vermeyen internet servis sağlayıcısı şirketin internet ortamındaki alışveriş sitesine "hacker"ler saldırmış ve siteyi bozmuştur. Bu defa mağdur olan şirket; hacker'lerin internet bağlantılarını sağlayan diğer dört servis sağlayıcı şirket ile siteyi bozanların İP numaraları, saldırıların vukubulduğu tarih ve saatleri bildirmesine rağmen bu kez de dört servis sağlayıcısı şirket hacker'lerinin kimliklerine ulaşmayı sağlayacak bilgileri vermemişlerdir. Savcılığın bu soruşturmadan sonuç alabilmesi olanaksızdır.
Kimliği meçhul sorumlu
Basın Yasası hükümlerine göre gazeteyi basan ve sahibi nasıl belli ise; haberlerin yayınlanmasından sorumlu olan sorumlu müdür de bellidir. Basın Yasası hükümlerine göre beyanname verilmektedir. Savcılık gazetede yayınlanan künyeye göre suç faili kimse bilmektedir. Hatta gerekirse en büyük mülki amirliğe verilen beyannameyi de isteyerek suç faillerine ve kimliklerine ulaşmakta zorluk çekmemektedir. Gazetenin sahibi, gazeteyi basanlar ve sorumlu müdür verdikleri beyanname ve gazete künyelerinde yayınlanan ad ve soyadları ile Basın Yasası hükümlerine göre belirlenmiş sorumluluk sisteminde, hukuki ve cezai sorumluluklarını bilmektedirler. Soruşturmalar çıkmaza girmemekte ve davalar açılabilmektedir.
Oysa olaylarımızda olduğu gibi; suç failine veya kimliğine ulaşmak bazen mümkün olamamaktadır. Çünkü İnternet Servis Sağlayıcılarının (İSS) hukuki sorumluluklarını belirleyen herhangi bir yasa yoktur. İSS hukuken eylemin neresindedir ve neden sorumlu olacaktır? İnternet ortamına girerek mesaj gönderen bir kişinin gönderdiği mesajda suç işlenmiş ise, bu kişinin adres ve kimliğini vermek zorunda mıdır? Veya bu verileri ne kadar saklamakla yükümlüdür? Veya saklama yükümlülüğü var mıdır? Basın Yasası hükümlerine göre süreli yayın yani gazete için dava açma süresi yayının yapıldığı tarihten itibaren 6 aydır. Süreli olmayan (mevkute) dışındaki basılı eser kabul edilen kitap veya roman için dava açma süresi ise 1 yıl olarak kabul edilmiştir. İnternet ortamında yapılan yayınlarda dava açma süresi konacak mıdır? Ne kadar olmalıdır? Bu süre içinde verileri saklamayan İSS'nın sorumluluğu nasıl belirlenecektir? İşte bütün bunların hepsi sorudur. İnternet üzerinde işlenen suçlarla ilgili olarak içerik sağlayıcıları engellemeye ve cezalandırmaya çalışmak yeterli olmaz. Servis sağlayıcıları, bilgisayarlarına başkasının yüklediği fiillerden sorumlu tutabilmek için ceza hukuku açısından yeni düzenlemeler yapmak gerekir.
Basın Kanunu eskimiştirdir
Basın Yasasının 1.maddesinde açıklandığı gibi " Basılmış eserlerle bunların neşri bu kanunda yazılı hükümlere tabidir." Bu durumda amacı 1.maddede belirtilen basılmış eserlerle ilgili bu yasaya "Ek Madde 9" şeklinde ekleme yapılması yasayı yamalı bohçaya çevirir. 1950 yılından beri yürürlükte bulunan ve artık temel insan hak ve özgürlüklerine göre yeniden gözden geçirilmesi gereken Basın Kanununu hiç kimsenin yamalı bohça yapma hakkı yoktur.
Basın Yasasının içerik ve amacına uygun olmayan ve yasada tanımlanmayan "İnternet ortamındaki WEB sayfası" ile gazete, dergi, kitap romanı karıştırırsanız asıl o zaman kaos yaratırsınız. Yasa yapılması için gereksinim doğması gerekir. İnternet ortamındaki yayınlar için gereksinim vardır. Ama gereksinimler bilgisizlikle giderilmez. İşi yapanlara ve işin içinde olan gazetecilere sormadan ve bilmediğinizi biliyormuş gibi davranıp yasa önerirseniz, yapacağınız yasayla kargaşa yaratmış olursunuz. Aynı yasanın tanımlamadığı ve yasanın içeriği ile çatışan bir yasal düzenleme hukuka aykırıdır.
Bilmiyorsunuz, bari sorun
Uygulamada beklenmeyen sonuçlar doğuracak nitelikteki bu Ek Madde Basın Yasası içeriğine aykırıdır. Basın Yasası tarafından düzenlenen yayın, neşir ve basılmış eser kavramı ile bağdaşmayan WEB sayfasının oluşum ve yayın biçimi kendine özgü özellikler taşır. İnternet Servis Sağlayıcıları, internet ortamında yayınlanan gazete, gazetecilerin haberleri veya gazete sahipliği gibi kavramlar ifade özgürlüğü hakkına göre hukuki temeline oturtulmalıdır. "İnternet Ortamında Yayın" çağcıl hukuk ilkelerine göre yasalaşır.
Olsun da, nasıl olursa olsun ama bir yasa olsun... Hukuk, bu yaklaşımı reddeder. Bu mantık internet ortamındaki yayıncılık bakımından hiç geçerli değildir. Türkiye bunun örneğini radyo ve televizyon yayınlarındaki yasa yapma çalışmaları sırasında yaşamıştır. 3984 sayılı yasa çıkarılırken, "en kötü yasa yasasızlıktan daha iyidir" mantığı benimsendi. Sonuçlarını gördük ve yaşadık. Bu gün gelinen nokta da böyle bir yaklaşım demokratik toplum düzenine aykırıdır. Hukukun üstünlüğü veya hukuk devleti olmak ve yasa yapmak çocuk oyuncağı değildir.
İnternet ortamındaki yayınlar için 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Yasası, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Yasa ve 5680 sayılı Basın Kanunu hükümlerinden yararlanmak mümkündür. Web sayfasının sahibi, sayfada yayınlanan yazıyı yazanlarla birlikte kimlerin sorumlu sayılacağı tıpkı Basın Yasasının 16.maddesine benzer bir düzenleme ile düzenlenebilir. İnternet Servis Sağlayıcılarının hukuksal sorumlulukları ile içerik sağlayıcıların hukuksal konumu yapılacak yasada açıkca gösterilmelidir.
Hukuk terkedilmesin
Yayından sorumlu olanların kimler olduğu belirlendiğinde, Basın Yasasında olduğu gibi düzenlenecek bir beyanname verilmek suretiyle "kimin neden sorumlu olduğu" açıklığa kavuşturulabilir. Aksi takdirde sansür kapıları açılır. Denetim yolları siyasal iktidarın isteklerine göre şekillenmiş olur. Hukuk terkedilir.
"Suç duyurusunda" bulunmak isteyen kişilerde herhangi bir başvuru yaptığında kimi şikayet ettiğini ve savcılık kurumuda kimin hakkında hangi davayı açacağını bilir hale gelir. Devletin kendi sitesinde adres göstererek internet ortamında yapılan yayınlarda yasaya aykırılık veya kişilik haklarına saldırı görüldüğünde "ihbar" edilmesini istemesine gerek kalmaz. Aksi takdirde kimin kimi ihbar ettiği belli olmayan ve yapılan ihbarlardan kaynaklanan başka hukuki uyuşmazlıklar, çatışmalar yaşanır. Denetim olmalıdır. Yasa ile düzenlenmelidir. Denetimin adresi de hukuk yoluyla "yargı"dır. Ancak yasası bulunmayan "internet", hiçbir yasanın da bohça yaması yapılmamalıdır.
(NA)