Şairin "gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüz" dediği yüzlerce yerleşim yerimizden biri...
Ve, bir okul...
İnlice İlköğretim Okulu: 350 öğrencinin sabah-akşam ders görmeye çalıştığı bir okul...
Aslında Adıyaman'daki bir çok okulla.aynı kaderi paylaşıyor...Özetle eğitim merkezi olması gerekirken, sorunların merkezi durumunda bir okul...
Okuyucumuzun birisinin ilettiği sorunları yerinde görmek üzere yola koyulduk...
Kısmen asfalt, kısmen tozlu-topraklı 45 kilometrelik yolculukla ulaştığımız okulun Müdür Vekili Uğur Ç. Bilgiç ve diğer öğretmen arkadaşlar tarafından sıcak bir ilgiyle karşılaştık.
Tabi bu karşılamaya çocuklarının sorunlarını yetkililere yazmak üzere beldelerine gelmiş gazeteciyi bağrına basan bazı veliler de var.
Uzatmaya ne gerek var, işte Okul Müdür Vekili Uğur hanımla yaptığımız sohbet, yorum ve gerekenin yapılmasını yetkililerin dikkatine sunuyoruz:
Sayın Bilgiç, bize okulun personel sayısı, sınıf , laboratuar ve demirbaş eşyası hakkında bilgi verir misiniz?
Okulda toplam 8 öğretmeniz ve 6 şubemiz var, sabah ve öğlen eğitim veriyoruz. Şu an acilen üç sınıf öğretmenine, bir İngilizce, bir resim, bir müzik ve bir bilgisayar öğretmenine ihtiyacımız var.
Okulda yeterli miktarda bilgisayarımız yok. Bir idari üç tane de öğrenciler için toplam dört bilgisayarımız var. Bilgisayar laboratuarımız yok ve İnternet bağlantısı da kuramıyoruz.
Üç bilgisayarı, 350 öğrenciye böldüğümüzde yaklaşık 120 öğrenciye bir bilgisayar düşüyor. Biz sekiz öğretmen ise bir idari bilgisayarla idare ediyoruz. Fakat öğrenciler için üç bilgisayar çok az ve idare edemiyoruz.
Mecburen guruplar halinde bilgisayar eğitimine götürüyoruz. Boş geçen derslerimiz var. İkinci kademeden öğretmenlerimizi boş geçen ve branşı olmayan bu derslere yönlendiriyoruz. Yine de boş geçen dersleri tamamlayamıyoruz.
Bize okulun geçmişi Ve şu andaki fiziki yapısı hakkında bilgi verebilir misiniz?
Okulun 1980'lere dayanan uzun bir geçmişi var. İlk önce ilkokul olarak açılmış. Zorunlu eğitim 8 yıla çıkınca ek bina yapıldı. Fiziki yapısı sizlerin de gördüğü gibi, önümüz kış sobalarımız çürümüş.
Ayrıca okulda hizmetli yok. Öğretmen arkadaşlar arasında kendi bütçemizle bir görevli tutup okuldaki işleri yürütmesini sağlayacağız. Okul yıllardır hiç boyanmamış, her tarafı dökülmüş, bazı camlar kırılmış, çatısı yok. Onun için her taraf nem, rutubet oluyor.
Yağışlı ve soğuk havalarda burada eğitim vermek adeta imkansızlaşıyor. Okulun topyekün bir tadilata ihtiyacı var. Ek binanın bulunduğu sınıfın bir tanesinin kapısı hem kırılmış hem de dökülmüş. Sınıfın yerdeki beton kısmı da artık çürümüş ve kendiliğinden kalkıyor.
Çocuklar sınıfta iken öğretmen tozun içinde ders işlemek zorunda kalıyor. Sınıf her süpürüldüğünde bir sürü toz kalkıyor. Sınıflarımız çok kalabalık olduğu için kapısı çürümüş ve yer zemini dökülmüş bu sınıfı da kullanmak zorundayız.
Çünkü sınıflarımız 60 kişilik sınıflar.Sıralara da üçer öğrenci oturuyor yinede yemediği için sandalye getiriyoruz.Bu şartlarda çocuklara temizlik eğitimini ne kadar verebilirsiniz ki.
Okula gelmeyen ya da gelemeyen veya zor şartlarda okuyan öğrenciler var mı?
Çok. Tamamına yakını. Burada köylünün temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktı. Fakat o da öldü. Tamamına yakını ırgatlığa gidiyor. Halen çalışan ve bu yüzden okula gelemeyen öğrencilerimiz var.
Maddi durumu çok kötü olduğundan, çocuğun okul ihtiyacını karşılayamayacak aileler var. Bu çocukların ihtiyacını çoğu zaman biz öğretmenler üstleniyoruz. Ekonomik şartlardan (kaynaklı dışarıda olup da 'okula gelemeyen öğrencilerimiz var. Gelenlerin içinde de önlüksüz,çorapsız olan, yırtık lastik ayakkabılarla okula gelen öğrencilerimiz var. Önümüz kış ve bu çocukları ne yapacağız biz de kara kara düşünüyoruz.
Okul ve öğrencilerin sorunları anlattığınız ve gördüğümüz kadarıyla çok, peki siz ve öğretmen arkadaşlarınızın herhangi bir problemleri var mı?
Çok. Öğretmen arkadaşlarımızla talikte barınma konusunda büyük bir sıkıntı içindeyiz. Milli Eğitim iki tane lojman yapmış. Bu lojmanda da evli öğretmen arkadaşlarımız oturuyor.
İki lojman 8 öğretmene nasıl yeterli olabilir ki. Şu an belediyenin daha önce yaptırdığı fırında barınıyoruz. Kışın burada barınmak imkansız olacak. Hem çok soğuk hem de küçük. Banyo, mutfak gibi konularda da sıkıntılar şurada kalsın. Öğretmen istiyoruz ama gelecek olan sınıf ve branş öğretmenlerimiz için nasıl bir çözüm bulacağız oturup onu düşünüyorum.
Burada köylünün de boş evi yok. Desek ki köylünün evinde kirada oturalım. İnlice'nin kış şartları çok ağır. Burada kışın çok kar yağıyor. Dağlık bir bölge. Adıyaman'a 45 km. uzaklıkta.
Yolların yansından fazlası topraktır ve yağmur yağdığında hep çamur oluyor. Kar yağdığında uzun süre kapalı kalıyor. Burada kışın elektrikler de sık sık kesiliyor.
Şimdiye kadar havalar iyiydi. En azından hafta sonları gidiyorduk. Fakat bundan sonra onu da yapamayacağız. Ayrıca su sıkıntısı çekiyoruz. Okulda suyumuz çok az.
İnlice dağlık bir bölge dediniz ve gördüğüm kadarıyla İnlice dağınık ve dağlık bir bölge. Uzak yerlerden gelen öğrenciler var mı? Eğer varsa bunlar naşı! okula geliyorlar?
Bağlı köy ve mezralardan yaklaşık 200 öğrenci geliyor. Toplam 350 öğrencimiz var. 5 km'lik uzaklıkta gelen öğrencilerimiz var; Devlet taşımalı sistemi getirmiş ama buralarda pek işleyemiyor.
Kışın çoğu zaman bu köylerimize yollar kapalı oluyor. Araba naşı gelecek Öğrencilerimizin! km.lerce yolu yayan geldiklerini biliyoruz. Ayrıca taşıma verilmeyen 2 km.lik bir köy var.
Bu yolu çocuklar yayan yürümek zorunda, kalıyor. Önümüz kış ve bu küçücük çocuklar, bu kadar yolu nasıl yürüyecekler. Havanın soğuk, yağmur ve kar yağışlı olduğu zamanlarda büyükler bile yürüyemiyor.
Üstelik bunların çoğu henüz birinci sınıftır. Bir an önce bu çocuklara bir taşıma aracın ayarlanması gerekiyor. Yetkililerden bunu da rica ediyoruz. Lütfen bütün imkanlarınızı zorlayın.
Günlük hayatta gerek siz ve diğer öğretmen arkadaşlarınız ve gerekse öğrencileriniz, nasıl bir psikoloji içinde yaşıyorsunuz?
Bu kadar olumsuzluğun içinde her zaman güler yüzlü olabilmek imkansızdır. Fakat biz, bütün zorluklara rağmen sınıflara güler yüzle girmeye çalışıyoruz. Çocuklar da kendilerinin yaşadığı olumsuzluklar yetmiyormuş gibi bizim yaşadığımız olumsuzluklardan da etkilenmemeleri mümkün değil.
Biz de, hem onların yaşadıklarından etkileniyoruz, hem de kendi yaşadıklarımızdan. Bütün idealistliğimizi ve eğitime olan inancımızı kullanıyoruz. Fakat yine de yokluğun içinde bir yerlerde tıkanıyoruz.
Son olarak gerek İl Milli Eğitim Müdürlüğü gerekse Adıyamanlı ve duyarlı iş adamlarımıza bir mesajınız var mı?
Buraya kadar geldik bari bir işe yarasın. Ben bir eğitimciyim ve her şeyden önce bir insanım. Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Milli Eğitim Müdürlüğüne defalarca başvurdum. Yardım eli uzatacağınıza inanıyoruz. Yetkililerden ve siz erden rica ediyoruz ki bunlar bizim çocuklarımız sizin çocuklarınız.
Onları önlüksüz, çorapsız, yırtık ayakkabılarla ve soğukta sobasız bırakmayalım. Onları giyinmiş ve temiz bir vaziyette okula kazandıralım. Okulumuza boya yapalım. Kırık camları takalım. Bu oku! bu çocuklar hepimizin. Ve onlar bizim yarınlarımız. Yarınlarımıza sahip çıkalım.
Bize derdinizi döküp sorunlarınızı anlattığınız için teşekkür ediyoruz. İdealist eğitimci anlayışınızdan dolayı sizi ve bütün öğretmen arkadaşları kutluyoruz.
Asıl biz teşekkür ediyoruz. Buraya kadar gelip sorunlarımızı yakından gördüğünüz ve dinlediğiniz için ben şahsınızda Adıyaman'da Bugün Gazetesine çok teşekkür ediyorum. (MO/BA)