Cumartesi Anneleri/İnsanları, Hakkari Yüksekova’da 17 Ocak 1996 yılında gözaltına alındıktan 32 gün sonra işkence görmüş cansız bedeni bulunan Abdullah Canan için 461. kez Galatasaray Meydanı’ndaydı.
"Evrensel hukuka uygun yargılama istiyoruz"
Canan “Bir insanın babasının katlediliş ve zulüm hikayesini anlatması çok zordur.” dedi
“Bizim talebimiz, AİHM’in Türkiye aleyhine verdiği karar doğrultusunda yeniden evrensel hukuka uygun yargılamanın yapılması.”
“Siz hiç eşinizin, babanızın, kardeşinizin veya akrabanızın evden sağlam çıkıp bir daha eve dönmediğini, sonra işkencelerden geçirilerek yüzündeki beni bile kesilip tanınmasın diye Bayram’ın ilk günü babanızın cenazesini bir Jandarma Karakoluna yakın bir yere atıldığını yaşadınız mı?
Dişli: Dünün hukuksuzluğu sürüyor
Basın açıklamasını okuyan Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Ümit Tekay Dişli “Dünün hukuksuzluğu bugün de sürüyor. Geçmişin insanlık suçlarının inkârı, bugünün insanlık suçlarına yataklık ediyor” dedi.
“Abdullah Canan'ı gözaltına alanlar, işkence ile sorgulayanlar, katledenler bellidir. Savcılık ifadelerinde, mahkeme tutanaklarında, AİHM kararında isimleri yazılıdır. Onlar yargılanmadan, işledikleri insanlık suçlarının hesabını vermeden hukuktan, adaletten bahsedilemez. İktidarlar, bu failleri korumaya devam ettiği sürece demokratikleşmeden bahsedilemez.”
Abdullah Canan’a ne oldu?
Abdullah Canan, ölümü öncesinde; 23 Kasım 1995 tarihinde Yüksekova Dağ Komando Tabur .Komutanlığı’na bağlı askerlerce düzenlenen Yüksekova/Bezircan köyüne baskın için, bu olaydan sorumlu tuttuğu Yüksekova Dağ Komando Tabur .Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.
17 Ocak 1996 sabahı Hakkari’ye gitmek üzere evinden ayrılan Canan, Yüksekova-Van karayolunda gözaltına alındı. Ailesinin bütün çabalarına rağmen, gözaltında olduğu inkar edilmişti.
32 gün sonra 21 Şubat 1996 tarihinde Abdullah Canan’ın işkence görmüş cansız bedeni, elleri, ayakları ve ağzı bağlı bir şekilde köylülerce bulunmuş; Canan’ın ailesi olaydan sorumlu tuttukları Binbaşı Yurdakul hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. İdari tahkikatı reddedilen olayla alakalı olarak, sonrasında üç CHP milletvekilinden oluşan heyet bir rapor düzenledi; lakin o dönemde hiçbir hukuki sonuç alınamamıştı.
Yüksekova taburunda görev yapan Kahraman Bilgiç ifadesinde, Abdullah Canan’ın işkence edilerek Binbaşı Emin Yurdakul’un emriyle Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü detaylarıyla itiraf edince, Binbaşı Yurdakul ve Yüzbaşı Yiğiter hakkında Diyarbakır DGM Savcılığı’nca soruşturma açılmış ama mahkeme, Canan’ın ‘terörist’ bir çatışmada veya aşiretler arası çatışmada öldüğü kanaatine vararak sanıkların tahliyesine karar vermişti.
Müdahil avukatların AİHM’e başvurusu, AİHM’in aldığı yerel mahkemeyi ‘iddiaları araştırmaya istekli olmama’ kararıyla oy birliğiyle Türkiye aleyhine sonuçlanmıştı. (IK/EA)