Terörle Mücadele Yasası'nı savunurken, "Şimdi, bir terör örgütünün amacının propagandasını yapanları tartışacak mıyız?" diye konuşan Çiçek'e tepki gösteren Hukukçu Özkan, Türkiye'nin birçok kez "bölücülük propagandası" cezaları nedeniyle AİHM'de mahkum edildiğini hatırlattı.
Çiçek : Örgütün amacının propagandasını tartışmayalım
NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün terörle mücadele konusundaki sorularını yanıtlayan Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, terör konusunda askerle hükümetin aynı tarafta yer aldığını, bunun tersinin düşünülemeyeceğini ifade etti.
Adalet Bakanı, 10 Ağustos'a kadar ilgili kurumlardan görüş beklenen, 2 Eylül'de ise Meclis gündemine alınması beklenen yeni Terörle Mücadele Yasası'nı savunurken, "Şimdi, bir terör örgütünün amacının propagandasını yapanları tartışacak mıyız?" diye konuştu.
Terörün çok boyutlu olduğunu açıklayan Çiçek, Terörle Mücadele Yasası'nda nelerin değişeceği sorusunu yanıtlarken de, ilgili devlet birimlerinin katılımıyla oluşturulan komisyonun bugüne kadar 5 toplantı gerçekleştirdiğini belirtti.
Özkan : 7. madde zaten var, 8. madde ceza getirir
Noyan Özkan, Çiçek'in terör propagandası ile ilgili ifadesine dair, Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde, Temmuz 2003'te yürürlükten kaldırılana kadar birçok gazeteci, yazar, sanatçı ve sadece düşünce özgürlüğü çerçevesinde tartışma ortamına giren kişilerin başını yakan, TMY'nin "bölücülük propagandası"nı konu alan 8. maddesine değindi.
"Çiçek'in işaret ettiği, terör eylemlerini öven veya propagandasını yapan kişilerle ilgili olarak zaten 7. madde ile ilgili hüküm var" diyen Özkan, kaldırılan Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin (DGM) yerine de özel yetkili savcılık ve Ağır Ceza Mahkemeleri kurulduğunu açıkladı.
Özkan : Yetkililer son 5 yılın AİHM kararlarına baksın
AİHM'nin söz konusu kararlarını değerlendiren Av. Özkan, "Orada, Türkiye'de hem geçmişteki anayasal ve yasal mevzuatın hem de uygulamacıların muhafazakar politikaları yüzünden, insanların nasıl eziyet ve işkence çektikleri, faili meçhul cinayetlerin neden aydınlığa çıkarılmadığı, yargısız infazların neden önlenemediği görülecektir" dedi.
AİHM'nin son olarak Halkın Demokrasi Partisi (DEHAP) yöneticileri Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'le ilgili verdiği karara değinen Özkan, bu gibi kararlarda sadece güvenlik kuvvetlerinin değil, hazırlık soruşturmasını doğru düzgün yürütmeyen savcılıkların yanı sıra, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan anayasa ve yasaların defalarca eleştirildiğini belirtti.
"Devlet AİHM cezalarını memurundan rücu etmiyor"
"Temel hak ve özgürlükleri tekrardan rafa kaldıran bir paket" hazırlanırken, yalnızca İngiltere'den terörle mücadele kanunundan örnek gösterilerek hiçbir çözüme ulaşılamayacağını savunan Hukukçu, İngiltere'nin yanlış örnek olduğunu şu sözlerle açıkladı:
"İngiltere'nin temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı yasa ve uygulamaları da yakında AİHM'nin önüne gelecek. Örneğin AİHM, gözaltı vakalarında içtihat oluşturan kararlarında, ister terör isterse adi suçlarla ilgili olsun, şüphelinin derhal avukatla teması sağlanması ve de gözaltı süresinin 4 gün 6 saati geçmemesine karar vermiştir. AİHM bu kökleşen kararlardan vazgeçmeyecektir."
TMY gibi yasalardan doğan mağduriyetlerin AİHM'de cezalandırılmasının etkili olup olmadığı sorusuna, Özkan, "Devletin, bu tazminatların ödenmesine neden olan savcı, kaymakam, Emniyet veya Jandarma görevlisinden ödediği cezayı rücu etmesi lazım. Ancak burada gizli bir muafiyet politikası uygulanıyor. Yasal değişikliklere rağmen bugüne kadar devlet görevlilerinden beş kuruş para geri alınmamıştır" dedi. (EÖ/TK)