İmhasına karar verdik, yakılmasına değil
Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM), basın yasaları, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) cezaları ve siyasi kararlarla Türkiyede basına yönelik cezalandırma politikalarının sürdüğünü vurgulayan İHD açıklamasında, yazar Erje Aydenin Hauptbahnhoftan Bir Trene Bindim kitabının toplatılması kararını veren Hakim Sevim Efendilerin Kitabın müsaderesine ve imhasına karar verdik. Yakılmasına değil şeklindeki sözleri de yer aldı.
DGMlerin ayda ortalama 30 yayının toplatılmasına karar verdiğini, asliye ve diğer mahkemelerin dergi ve kitapları toplatıp imhasına karar verebildiğini hatırlatan İHD açıklamasında, RTÜKün basın kuruluşlarıyla ilgili para ve kapatma kararları da vurgulandı.
Türkiyede yazıları ve düşünceleri nedeniyle öldürülen birçok gazeteci ve yazarın faillerinin yargı önüne çıkarılamadığını hatırlatan İHD açıklamasında, Türkiyede medya-sermaye ilişkisine de dikkat çekildi.
Muhalifseniz, cezalar daha ağır
Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
* Birçok televizyonun ve radyonun, RTÜKün siyasi kararlarıyla sesleri susturuluyor, ekranları karartılıyor. RTÜK, sansür ve susturma kararlarında çifte standartlı davranıyor. RTÜK, muhalif radyolarda yayınlanan şarkıların sözlerini gerekçe göstererek, bu radyoların aylarca dinleyicisine ulaşmasına engel oluyor. Oysa aynı şarkılar ve haberler ulusal kanallarda yayınlanabiliyor.
* RTÜKün aldığı çifte standartlı kararlardan biri de Genç Parti lideri Cem Uzanın Bursa konuşmasının gerekçe gösterilerek Cem Uzanın sahibi olduğu Star, Kanal 6 gibi televizyon kanallarının yayının 6 ay süre ile durdurulmasıdır. Oysa aynı konuşma diğer ulusal kanallarda da aynen yayınlanmıştı.
* DGMlerin; dergilerin yayınlarını durduğu, yazı işleri müdürlerine çok ağır para cezaları verdiği, RTÜK gibi anti demokratik ve siyasi kurumların var olduğu bir ülkede basın özgürlüğünden söz etmek mümkün değildir. Sansür, varlığını sürdürüyor.
* Yazıları ve düşünceleri nedeniyle öldürülen Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Musa Anter, Metin Göktepe, Sayfettin Tepe ve adları sayamadığımız onlarca gazetecinin öldürülmesinde payı olanlar halen açığa çıkarılmış değildir. Gazeteci öldüren tetikçilerin çoğu yakalanmış ve gerçek anlamda yargı önüne çıkarılamadı.
Basın çalışanlarının durumu
* Türkiyede basın özgürlüğünün gelişmemesinin bir diğer etkeni, medya ve sermaye ilişkisidir. Medya ekonomik ve siyasi rakiplerin yok edilmesine araç olarak kullanılmakta, halkın bilgilenme ve haber alma hakkı göz ardı edilmektedir.
* Basın çalışanları, basın sektöründeki tekelleşme nedeniyle her türlü sosyal güvenceden yoksun çalıştırılmakta ve rahatlıkla işten çıkarılabilmektedir. Basın kuruluşları arasındaki gizli anlaşmalar nedeniyle bir gazeteden veya televizyondan çıkarılan bir basın mensubu iş bulamamaktadır.
* Böylelikle gazetecinin özgürce üretmesi engellenmekte ve patronuna bağımlı hale gelerek patronun istediği haberleri yapmasına neden olmaktadır. Bu bile başlı başına iletişim özgürlüğünün engelidir ve sansürdür.