Borçların konsolidasyonunun , hatta moratoryumunun kaçınılmaz duruma geldiğini birkaç kez, lafı evirip çevirmeden yazdığım doğrudur. Hatta 2001 ortalarında, Uluslar arası Para Fonu (IMF), parayı kesip "Önce Telekom'daki pürüzü giderin" diye sıkıştırdığında dayanamayıp, "Moratoryum, evet, hemen, şimdi!" diye yazmıştım da Cumhuriyet de bu yazıyı yayımlayınca, medyanın demirbaş muhafız yorumcularından birçok örtülü tepki almıştım.
Ekonomik gidişatı eleştirdiğimde,"Peki ne yapmalı?" sorusunu soranlara da "Önce borçları masaya yatırmalı" diye başlarım; adına ister konsolidasyon, ister moratoryum denilsin, borçları daha uzun vadeye yayıp borç takvimini nefes alacak bir biçime sokmadıkça, fasit bir dairede vakit kaybı yaşadığımızı söylerim.
Söylerim de kendim ve kendim gibilerin iç dökmesinden öteye bir şey ifade etmez söylediklerim. Çünkü ne konsolidasyon vardır ortalıkta, ne de moratoryum!
Öyle mi sanıyorsunuz?
Hiç de öyle değil! Farklı bir görüntü altında daha yeni bir moratoryum yaşandı IMF ile. Duymadınız değil mi ? Bakın bu sessiz, hatta zoraki moratoryum nasıl yaşandı.
Kasım 2004 sonunda Türkiye'nin IMF'ye karşı borç yükümlülükleri şöyleydi: 2008 sonuna kadar Türkiye IMF'ye 23 milyar doların biraz üstünde borç servisi yapacak, yani anapara ve faiz ödeyecekti. Üstelik bunun 20 milyar doları 2005 ve 2006'ya yığılmıştı. IMF'ninkilerin dışında kalanlarla bu borç servisi Hazine istatistiklerinde 2005 için 32, 2006 için 28 milyar doları buluyordu. Nasıl ödenecekti bu borç? Bakın ne oldu?
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı IMF'ye bu ödemeyi yapamayacağını bildirdi.
AKP iktidarı,"Bana üç yıllık yeni bir anlaşma lazım. 2005 ve 2006'da benden bir şey istemeyin. Gelin yeni bir anlaşma ile ödeme takvimini üç yıl daha uzatın" dedi. Bu açıkça, bağırtısız, gürültüsüz bir moratoryum ilanıydı. Evet sessiz bir moratoryum yaşanmıştır!
IMF'nin yanıtı
IMF, ortadaki manzarayı görmüş ve "tatsızlık çıkmasın" diyerek bu sessiz moratoryumu kabul etmiş görünmektedir. Neden? Destek vermeyip ne yapacaktır?
Birincisi, IMF, Türkiye'nin en büyük alacaklılarından biri durumuna gelmiştir. 1999 yılında 1 milyar doları bulmayan IMF kredileri, 2001'de 14, 2002'de 22 ve 2004'te de 24 milyar doları bulmuştur. Bu, toplam IMF kredilerinin beşte biri demektir. Türkiye, Brezilya'dan sonra IMF'nin en borçlu müşterisidir. IMF, örtülü moratoryumu kabullenmekten, birincisi bu nedenle kaçamamıştır.
İkincisi, Türkiye, IMF laboratuvarında yaşama döndürülmüş görünen bir örnektir. Bunca yıllık tedaviden yine bir maraza çıktığı duyulursa, IMF'nin tutunacak dalı kalmayacak, kötü imajına yeni bir darbe yiyecektir.
Dolayısıyla Türkiye'ye yeni stand by ile ek destek sağlanması olağan olmamakla beraber, IMF buna zorlanmıştır. Şimdi ne olacaktır? Türkiye'ye 2005-2007 yılları arasında 10 milyar dolarlık yeni bir IMF kredisi açılacak ve borç takvimi yeniden düzenlenecektir. 2005 ve 2006'nın borç servisi yükü hafifleyecek; ödemeler 2011'e kadar yayılacak, faizlerle birlikte 34 milyar dolarlık anapara ve faiz ödemesi bu 6-7 yıla yayılacaktır. Ama karşılığında da IMF'nin sözünden çıkılmayacaktır!
Erken seçim iklimi
IMF ile yeni bir stand by "2005 ve 2006'yı kurtarmaya" yarayacaktır. Şimdi, Hasan Cemal gibi yazarlar bu hamleyi olumlamakta, 2004'ün başarılı işleri arasında saymaktadırlar. Oysa, hadise tamamen bir iflasa IMF'nin ortak olması ve rezaleti halının altına süpürmekten ibarettir. Bu vitrin ile sıcak para girişi bir süre için daha sürdürülür.
Zaten düşmekte olan dolar fiyatına, cazip reel faiz eşlik edince, sıcak para girişi yine sürer. Fren tutmayan dolar fiyatı ithalatı kamçılamaya devam eder. İthalat sürdükçe, ithalata dayalı üretim ve ona bağlı sınai üretimi ve dolayısıyla hizmet üretimi sürer.
Sıcak paraya dayalı büyüme, soğuma beklentilerine rağmen temposunu koruyabilir. Bu, yeni bir sanal büyümeyi, balonun şişmesini getirir ama balonun patlama tarihi biraz daha ertelenirken AKP, 2005 Ekim müzakerelerine başlamasının akabinde, ya 2005 sonunda ya da 2006 başında bir erken seçimi patlatıp ömrünü bir dönem daha uzatır.
İster, "IMF mecbur bırakıldı" diye yorumlayın, ister, "AKP, IMF için (hatta ABD için) en uygun partner olduğu için bu kıyak yapıldı" deyin, örtülü bir moratoryum ile AKP yeni bir hamle imkanına kavuşmuş görünüyor. Ekonomide sağlanan bu nefesle yeni bir seçim ve akabinde yenilenmiş bir iktidarın şartları şimdi daha mümkün görünüyor. (MS/BB)